All i want to know is tradutor Turco
524 parallel translation
All I want to know is...
Tek bilmek istediğim...
All I want to know is what belongs to me and what doesn't.
Tek bilmek istediğim, bana ait olan ve olmayanlar.
All I want to know is about the radio.
Tek bilmek istediğim telsize ne olduğu.
All I want to know is whether she'll have lunch with me tomorrow.
Tek bilmek istediğim, küçük hanımın yarın benimle öğle yemeğine çıkıp çıkmayacağıdır.
All I want to know is...
- Şunu bilmek isterim...
All I want to know is this :
Tek bilmek istediğim şu :
All I want to know is where they are.
Sadece nerede olduklarını bilmek istiyorum.
All I want to know is that.
Bütün bilmek istediğim bu.
All I want to know is if you're sure.
Tüm bilmek istedigim, emin olup olmadigin.
All I want to know is if you're with me or not.
Bütün bilmek istediğim benimle birlikte misin değil misin?
All I want to know is :
Tek bilmek istediğim şu :
All I want to know is... are you happy, Laurie?
Bilmek istediğim tek şey Laurie, mutlu olup olmadığın.
- All I want to know is how is he?
- Sadece durumunu öğrenmek istiyorum.
Now, all I want to know is did you call him?
Tek bilmek istediğim onu aradınız mı?
All I want to know is... Whose child am I anyway?
Tek bilmek istediğim gerçekte kimin çocuğu olduğum.
All I want to know is... if everybody was so smart, why didn't they know what would happen?
Tek bilmek istediğim, madem insanlar bu kadar zeki neden olacakların farkına varamadılar?
OPERATOR. THIS IS THE- - OPERATOR, LOOK, ALL I WANT TO KNOW IS WHERE I AM.
Operatör, bilmek istediğim tek şey nerede olduğum.
All I want to know is where you were last night.
Tek bilmek istediğim dün gece nerede olduğun.
All I want to know is -
- Bilmek istediğim şu...
Look, all I want to know is why. What's the motor?
Bak, tek bilmek istediğim şey, neden?
Great. Now, all I want to know is what is it worth in dollars and cents?
Şimdi bilmek istediğim bu kaç dolar ve sente mal olur?
All I want to know is why you helped.
Tek bilmek istediğim neden yardım ettiğin.
All I want to know is, who does he think he is?
Kendini ne sanıyor acaba?
All I want to know is what the hell this is all about.
Ne olduğunu bilmek istiyorum.
I know, but, Professor, all I want is to get Mina away from all of this.
Biliyorum. Ama, Profesör, tüm istediğim Mina'yı bunların hepsinden uzaklaştırmak.
All I know is that I want you to marry me right now.
Tek bildiğim, seninle hemen evlenmek istediğim.
All we want to know is whether we shall be paid
Öğrenmek istediğimiz tek şey bize ödeme yapıIıp yapıImayacağı.
You know, all I want to do is go West... not go broke.
Tek istediğim Batı'ya gitmek. İflas etmek değil.
That's all very well, but what I want to know is when and how?
Çok memnun oldum ama ne zaman ve nasıl oldu?
What I want to know is, if she's gonna chime all night long, how's a body gonna get any sleep?
Bütün gece çalarsa insanlar nasıl uyuyacak?
Yes, I know it's late and we're all tired and we want to go to dinner. We'll continue in the morning.
Evet, biliyorum, geç oldu ve hepimiz yorgunuz... ve aşkam yemeğine gitmek istiyoruz... bu yüzden yarın sabah ilk iş devam ederiz.
- I know. All I want is time to look the coat over.
Tek istediğim cekete şipşak bakmak.
- All I want you to do is... - I know.
- Tek yapmanı istediğim şey...
All I know is I can wake up in the morning and want to live again.
Tek bildiğim sabahları hayat sevinciyle kalkabildiğim.
Well, I guess all I'm trying to say is that - and I really mean this, Lloyd - if what you want is a family like our fathers have and promotion in the air force and position in society like our mothers have, and you marry me because I'm pretty and smart and have guts and know the ropes... then I don't think you want to marry me, Lloyd.
Aslında sana anlatmak istediğim şu, bu konuda çok ciddiyim, Lloyd eğer bütün istediğin babalarımızınki gibi bir hayatsa Hava Kuvvetleri'nde yüksek bir rütbeyse annelerimizin sahip olduğu gibi sosyetede bir pozisyonsa benimle sadece güzel ve akıllı olduğum, cesur olduğum için evlenmekse benimle evlenmek istediğini sanmıyorum, Lloyd.
What I know is that I've heard it... heard its terrible howl on the night before Sir Charles died... and I never want to hear such a sound again in all my life.
Bildiğim şey, duyduğum kadarıyla Sör Charles'ın öldüğü gece korkunç uluma sesleri duyduğumdur ve hayatım boyunca bir daha asla öyle korkunç sesler duymak istemediğimdir.
And all I want to do is save the children, not destroy them. Don't you know that?
Tüm istediğim çocukları kurtarmak, yoketmek değil.
I just want to know what this picture is about, that's all.
Sadece bu film ne ile ilgili, onu bilmek istiyorum, hepsi bu.
You know, looking around the party at everybody... all of them trying to be something they weren't in the first place... all I want to be is me, what I was before I met you.
Partidekilere bakıyorum da hepsi olmadıkları bir şey gibi olmaya çalışıyor. Benim tek isteğim kendim olmak. Seninle tanışmadan önceki gibi olmak.
I want to know if he is all right!
Kaza falan geçirdiyse, iyi olup olmadığını bilmek istiyorum!
You know this is the first time we've played this game, and I want you all to try it.
Biliyorsunuz bu oyunu ilk defa oynuyoruz, ve hepinizin denemesini istiyorum.
I've been lying in this bed for three weeks now thinking about it, and all I know is I don't want to go to prison, and I can't play Cathcart's game.
Üç haftadır bu yatakta bunu düşünüyorum ve tek bildiğim hapse gitmek istemediğim ve Cathcart'ın oyununu oynayamayacağım.
All right, now I want to know what this is all about!
Tamam, bunun ne için olduğunu bilmek istiyorum!
All I want is to know whether we have broken through or not!
Tek bilmek istediğim düşman cephesine girip girmediğimiz!
I know, but why is it so difficult when all I want to do is be happy?
Anlıyorum ama istediğim tek şey mutlu olmakken neden bu kadar zor?
I don't know, but I want you to go down there and tell everyone everything is going to be all right.
Bilmiyorum, ama senden gidip herşeyin yoluna gireceğini söylemeni istiyorum.
I want to know all there is to know about this cider.
Bu elma şarabı ile ilgili bilinmesi gereken her şeyi bilmek isterim.
I want to know once and for all what this Lieutenant is trying to say!
Bu Komiserin ne söylemeğe çalıştığını nihai olarak bilmek istiyorum.
I want to know what this is all about.
- Tüm olanları bilmek istiyorum
So, what I want to know is, how does a guy with all that luck have this happen to him?
Yani, bilmek istediğim, böyle bir şansı olan bir adamın... bu başına nasıl geliyor?
All I want from you is to know if it's the same car that killed the hitchhiker.
Bana sadece o otostopçuya da öldüren aynı araba olup olmadığını söyle!