All you have to do is ask tradutor Turco
115 parallel translation
All you have to do is ask me.
Sorman yeter.
They give you matches when you buy cigars, you know. All you have to do is ask for them.
Puro alırken kibrit de verirler, Keyes.
All you have to do is ask me.
Gel demen yeter.
If we can do anything for you, all you have to do is ask.
Biz de, senin senin için birşeyler yapabilirsek eğer, sorman yeterli.
All you have to do is ask, Kanny.
Eğer kurtarılmaya ihtiyaç duyarsan, sadece sor Kanny.
All you have to do is ask.
Tek yapman gereken istemek.
- All you have to do is ask.
- Tek yapman gereken istemek.
Once again. All you have to do is ask.
Tekrar edeyim, tek yapman gereken istemek.
If you would like me to come with you, all you have to do is ask.
Mr. Monk. Eğer sizinle gelmemi istiyorsanız, tek yapmanız gereken sormak.
All you have to do is ask for it.
Tek yapman gereken istemek.
All you have to do is ask for a doctor and we can admit you right here.
Tek yapmanız gereken bir doktorla görüşmeniz böylece sizi kabul edebiliriz.
All you have to do is ask us.
- Sana göz koymuş. Hanımlar, takkelerimizi önümüze koymanın vakti geldi.
Well, all you have to do is ask.
Tamam, tek yapacağın istemek.
Now when you need me, all you have to do is ask.
Şimdi bana ihtiyacın olursa, sorman yeterli.
All you have to do is ask the T.A. He'll assign you one.
Hocanın asistanına söylemen yeter. Sana bir tane bulur.
All you have to do is ask.
Tek yapman gereken istemen.
- All you have to do is ask.
- İstemen yeterli. - Hayır.
So, if you ever want a favour, all you have to do is ask.
Yani eğer bir iyilik istersen sorman yeter.
All you have to do is ask
Aynı gün öğlen ve akşam yemeğe mi geliyorum?
Look, Karen, if--if you want me to stay all you have to do is ask
Karen, eğer kalmamı istiyorsan, sorman yeterli.
Sweetheart, if you want to feel my stomach, all you have to do is ask.
Tatlım, eğer mideme dokunmak istiyorsan, sorman yeterli.
Kate, if you wanna join the team, all you have to do is ask.
Kate, eğer takıma katılmak istiyorsan tüm yapman gereken sormaktır.
If you'd like to spend more time with him, all you have to do is ask.
Onunla fazladan zaman geçirmek istersen sorman yeterli.
In the future, if you want to reactivate one of my old projects son, all you have to do is ask.
Gelecekte, eski projelerimden birini tekrar çalıştırmak istersen tek yapman gereken sormak.
All you have to do is ask.
Tek yapman gereken, istemek.
If you want something, all you have to do is ask.
Bir ihtiyacınız varsa, istemeniz yeterli.
All you have to do is ask me.
Sormanız kafi.
All you have to do is ask.
Tüm isteğim bu.
All you have to do is ask!
Yapman gereken tek şey.. istemek!
All you have to do is ask your father to get a message to Russ.
Tüm yapmanız gereken babanıza, Russ'a bir mesaj iletmesini söylemek.
All you have to do is ask us for an advisory opinion.
Tek yapacağınız bizim fikrimizi sormak.
All you have to do is ask.
Tek yapman gereken sormak.
I... know that, under the circumstances, it's not much, but, um anything you want, anything you need all you have to do is ask.
Biliyorum olanları telafi etmeyecektir ama bir şeye ihtiyacın olduğu zaman ya da yardıma tek yapman gereken söylemek.
Is it really enough? If you need more all you have to do is ask.
Fazlasına ihtiyacın varsa, istemen yeterli.
If you need anything, all you have to do is ask.
Bir şey gerekirse, sorman yeterli.
If there's anything you require, all you will have to do is ask for it.
İstediğiniz birşey olursa söylemeniz yeterli.
All I can do is ask the army to let you have more guards.
Orduya, daha fazla koruma verip veremeyeceğini soracağım.
A letter of love composed in my mind to you... a lady so kind. My soul next to the paper I sit. All I have to do is copy it.
Yüzlerce kez tekrar tekrar yazdığım bu aşk mektubunun yanına koyduğum ruhumu, döküverdim sadece bu satırlara.
All you have to do, sweet viewers, is to ask,
Siz sevgili izleyicilerin hepsi, şunu sormak istiyorsunuzdur.
All you have to do is ask.
Sorman yeterli.
I got way to much to do, and all you have to do is go find chics.
İşim başımdan aşkın, sense sadece birkaç piliç bulacaksın.
All you do is ask them questions and listen to what they have to say and shit.
Tek yapman gereken onlara sorular sorup anlattıklarını dinlemek.
Now I'm gonna ask you some questions. All you have to do is answer yes or no.
Sana bazı sorular soracağım, tek yapman gereken evet ya da hayır demek.
If you would like me to come with you, all you have to do is ask. Mr. Monk.
Mr. Monk.
I mean, all you have to do is to ask him something, and he's there for you. Yeah, and I'm there for him.
Yani... demek istediğim, ondan bir şey istediğin an, hemen yanına koşuyor.
If you want the pill, all you have to do is to walk into any health clinic in jersey alone and ask for it.
Eğer hap istiyorsan tek yapman gereken Jersey'de bir kliniğe gidip istemektir.
Yeah. All you have to do is go to the person you owe money to and calmly ask them to reschedule the payments.
Tek yapman gereken borç aldığın kişiye gidip ödemeleri taksitlendirmesini istemek.
If you have questions, Ellen, all you need to do is ask.
Soruların varsa Ellen, tek yapman gereken sormak.
So now all you have to do is go home, admit that you're a frightened little man who doesn't deserve her love, and beg for her forgiveness.
Şimdi senin tek yapmamız gereken tek şey eve gidip içindeki küçük adamın onun aşkına layık olmadığını, korktuğunu söyle, o da seni bağışlasın.
All you have to do is just ask and she'll ride you to eternity.
Yapmanız gereken tek şey ona sormak ve sizi sonsuzluğa götürsün.
All you have to do is ask.
Sadece sorman yeterliydi.