Already there tradutor Turco
3,888 parallel translation
It was already there, trust me.
O mesafe hep vardı, inan bana.
I'm already there, kid.
Çoktan girdim bile evlat.
- Oh, I'm already there.
- Ben zaten oradaydım.
Was somebody already there?
Gittiğinde birileri mi vardı?
Just so you know, I'm already there.
Bilesin, şimdiden hazırım bile.
The French army is already there in the Romagna forests.
Fransız ordusu çoktan orada Romagna ormanlarında.
I can not go to work because I'm already there.
İşe gidemiyorum çünkü zaten oradayım.
- You know he's already there.
- Zaten orada olduğunu biliyorsun.
My man has already gone there!
Adamlarım zaten oraya gitti!
We figured that since she was away at college, Rachel was probably already cheating on Jimmy, but we had to go up there and get proof.
Üniversiteye gittiği için, Rachel muhtemelen zaten Jimmy'yi aldatıyordu ama kanıt bulmalıydık.
Well, there must be a reason why God let you go to the carnival already.
Evet. O zaman Tanrı'nın karnavala gitmene izin vermesinin bir nedeni olmalı.
There's no cell reception, and I'm out here looking for one guy missing already.
Burada telefon çekmiyor ve çoktan biri kayboldu ve onu arıyorum.
Hell, I'm already halfway there.
Zaten o yolu yarıladım bile.
We've had a match at the hut on the cliff for her DNA and prints, but the owner has already confirmed she does clean there.
Kayalıktaki kulübedeki DNA ve izler onunkilerle eşleşti ama sahibi zaten onun orayı temizlediğini teyit etmişti.
Apparently there's hundreds of these leaflets already in the wild.
Muhtemelen bu bildirilerden kullanımda yüzlerce vardır.
Listen, I'm already in the city, so I'll see you there?
Dinle, ben zaten şehirdeyim yani seninle orada görüşür müyüz?
I think I'd got there already (! )
Anlamak pek zor değil.
The guy's halfway there already.
Zaten benziyor.
There's already a character called Thomas on the show.
Şovda adı Thomas olan bir karakter zaten var.
I was hoping there might be an ambulance outside when I came home and they would've already loaded you in.
Buraya gelirken dışarıda içinde seni çoktan yükledikleri bir ambulans olur diye umut ediyordum.
I thought there already was a Thomas on that show.
O şovda zaten bir Thomas var sanıyordum.
He's already proven he means business with the ear, and it's a cleaner getaway if there aren't any witnesses
Gönderdiği kulakla ne kadar ciddi olduğunu gösterdi.
There is no support, since all reserves are already engaged in combat.
Destek gelmeyecek, zaten tüm birimler taarruz halinde.
Forensics are there already.
Evi inceleniyor.
There's 12 of us with you already.
Yanında olan 12 kişi var.
Do you think Cynthia's already in there?
Sence Cynthia içeri girmiş midir?
But Gottlieb is already late, and someone in there is waiting for him.
Ama Gottlieb çoktan geç kaldı ve mutlaka orada biri onu bekliyor.
Is he there already?
Bu kadar erken mi geldi?
I've been wearing mine two days already and I can barely even notice it's there anymore.
Benimki iki gündür kafamda orada olduğunu fark etmiyorum bile.
Your boy Flight rootles around out there already.
Sizin çocuk Flight, çoktandır çevreyi araştırıyor.
There's not a lot more I can share with you guys beside the information Angela's already given you.
Angela'nın anlattıklarından başka bir bilgi verebileceğimi sanmıyorum.
And the administration is already rumbling there's insufficient funding for my proposal.
Ve idare, teklifim için yetersiz fon olduğunu şimdiden gözüme sokmaya başladı bile.
The Embassy already said there's no Korean living there.
Elçilik çoktan orada yaşayan bir Korelinin olmadığını söyledi.
And with his son already doing a year, there's no way he's gonna come after you again.
Oğlu da bir yıla çarptırılmışken asla senin peşinden gelmeyecektir.
I considered releasing rats in there, but you already had rats in there way bigger than mine.
Oraya fare bırakayım birkaç tane dedim, ama zaten fareler yaşıyordu, üstelik benimkilerden de büyüktüler.
She has been there already and used all three ribs groupons herself.
Oraya çoktan gidip üç indirim kuponunu da tek başına kullanmış.
There's no way we can break the connection between her and Nick if it's already been established, at least not with anything I can do.
Aralarında ilişki kurulmuşsa benim yapabileceğim bir şeyle Nick'le arasındaki bağlantıyı kırmamız mümkün değil.
There are already Jo Kwon Woong's men chasing after us and you're revealing your identity to a stranger.
Jo Kwon Woong'un adamları senin ve bizim peşimizdeyken sen kim olduğunu bir yabancıya mı söyledin?
I already told you, there's no meta-human that fits that description in this reality.
Daha önce de söyledim, bu gerçeklikte tarifine uyan bir meta insan yok.
No, I mean that thing in there is probably already dead.
Onu demiyorum, bu şey muhtemelen öldü.
But by the time Tony and I get there, along with every other agency, Bodnar will have already reached his final destination.
Ama diğer tüm teşkilatlar gibi, Tony ile ben oraya vardığımızda Bodnar çoktan son durağına varmıştı.
- CIA and Interpol are already in Italy ; I have a team there also. I could put you in touch, if you wish.
İsterseniz onlarla bağlantı kurmanızı sağlayabilirim.
I already know everything there is to know about you, and, uh, I'm not the only one.
Senin hakkında bilinecek her şeyi biliyorum ve ben tek değilim.
No, we don't, because there's already a provision in the law that works for us.
Hayır, yok. Çünkü kanun hükmü zaten bizim lehimize.
Have you already been to the woods back there?
Hiç korunun oraya gittin mi?
There is no need for those who have already undergone the rite of passage.
Onların tekrar ergenliğe geçiş törenine ihtiyacı olmadığından.
You were gonna wait and tell her after we had already been living there for six months?
O kadar zaman bekleyip, orada altı ay yaşadıktan sonra mı söyleyecektin?
The NICU's just understaffed, and I should be there already.
Yenidoğan ünitesinde yeterince personel yok ve çoktan orada olmalıydım.
We've already been there.
Oraya gittik bile.
There's already 5 of us here, da
Zaten 5 kişiyiz burda
There's been quite enough of that already.
- Zaten yeteri kadar var.
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there 14012
theresa 292
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing to it 48
there's nothing here 275
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing to it 48
there's nothing here 275