And don't get me wrong tradutor Turco
128 parallel translation
Don't get me wrong, I never looked for it... but sometimes you're walking along and it falls in your lap.
Yanlış anlama, asla böyle bir şeyi düşünmemiştim ama bazen, fırsat insanın ayağına gelir.
Don't get me wrong, he seems like a nice guy, but my father's nice and he's not funny either.
İyi bir adam ama babam da iyi ve o da komik değil.
And here you are, sittin'on your butt, playin house with a - don't get me wrong, H. I. - with a fine woman, but a woman who needs one of them button-down types.
Buradaysa sen kıçının üzerine oturmuş bir kadınla - beni yanlış anlama, H.I. - iyi bir kadınla, ama sıradan birini isteyen bir kadınla evcilik oynuyorsun.
And don't get me wrong, I would be thrilled.
Beni yanlış anlamayın, çok sevindim.
Right, and don't get me wrong...
Bir başka deyişle keyfiniz yerinde değilse Cicely, muhtemelen iyi bir nedeni vardır.
And don't get me wrong.
Ama beni yanlış anlama.
Don't get me and Ferris wrong here, Mr. Jackson.
Ferris ile beni sakın yanlış anlamayın Bay Jackson.
When Georgia and I make love, don't get me wrong, it's fantastic.
Sakın yanlış anlama, olağanüstü oluyor. - Harika.
Don't get me wrong, I'm completely pro-nudity... but I think my dad might kill me, and I'm anti-being killed.
Beni yanlış anlamyın Ben tamamen soyunurum... Ama babam beni öldürür, ve ben öldürülmeye karşıyımdır.
And I'm grateful for it, don't get me wrong.
Ve sakın yanlış anlama, bunun için minnettarım.
Well, the end table is wrong, The couch looks bizarre and don't even get me started on the refrigerator magnets.
Sehpanın yeri yanlış, kanepe garip duruyor ve buzdolabının üstündeki mıknatıslara başlatma bile
Don't get me wrong, I really like Taylor but whatever happened to Elizabeth, Betsy and Claire? You hardly ever see them anymore.
peki, Taylor hos biri... ama Elizabeth, Besty ve Claire ne oldu artik onlari gormuyorum.
Don't get me wrong but in goes a man and a woman, they close the door you tell me, how does it look?
Beni yanlış anlamayın ama bir kadın ve erkek içeri giriyor üstlerine kapıyı kapatıyorlar söylermisiniz, bu nasıl anlaşılır?
I love my Grandpa- - don't get me wrong- - but he's got no idea how it works in here and I'm not sure you do, either.
Yanlış anlama, dedemi seviyorum. Ama burada işlerin nasıl döndüğünü bilmiyor. Senin de bildiğini sanmam.
Yeah, sure. And, hey, don't get me wrong, I am so happy for you guys.
- Beni yanlış anlama, sizin adınıza çok mutluyum.
Now, don't get me wrong, I love watching the news on TV- - Dan and Tom and Peter and maybe a little Jim Lehrer if I'm feeling brainy.
Beni yanlış anlamayın, TV'de haber seyretmeye bayılıyorum... Dan ve Tom ve Peter ve belki biraz Jim Lehrer eğer kendimi zeki hissediyorsam.
I mean, he's cool and all that. Don't get me wrong.
Sakin ol ve yanılıyorsam beni düzelt.
I mean, don't get me wrong, the rest of the geezers in the squad, they're all right, lovely fellas and stuff and any single one of them could marry my marry my sister - - if I had one.
Yani, beni yanlış anlama, takımımdaki diğer adamlar da, hepsi çok iyi, sevecen dostlarım ve hepsi ayrım yapmaksızın benim öz kızkardeşimle evlenebilirler - - tabi eğer osaydı.
No, I mean... I love Cole, and, you know, don't get me wrong, this whole queen thing is kind of fun. It's just...
Hayır, yani Cole'u seviyorum ve beni yanlış anlama tüm bu kraliçelik olayı eğlenceli.
We just started having sex and I like him a lot, don't get me wrong, but the sex....
Seks yapmaya henüz başladık ve ondan çok hoşlanıyorum, sakın yanlış anlamayın, ama seks...
Don't get me wrong. Um... I like being around you and I'm not trying to pressure you, but... lt seemed like we were connecting more, physically, when we started going out.
Yanlış anlama senin yanında olmak hoşuma gidiyor ve seni zorlamaya çalışmıyorum ama çıkmaya başladığımızda fiziksel olarak daha iyi bir ilişkimiz vardı.
And don't get me wrong, you're cute, but... you're a nobody.
Ama beni yanlış anlama. Sevimlisin... ama sen bir hiçsin.
Don't get me wrong, it's not all white people's fault that black and brown people don't have any fucking wealth.
Fakat kimse görmez gününü, çünkü hepsi beyaz adamın ürünü.
And, and don't get me wrong.
Beni yanlış anlamayın.
I mean, don't get me wrong, I don't want to interfere, but everything and everyone's as close as it can be.
Yani, beni yanlış anlamada, Karışmak istemem, Ama burada herkes herşeye olabildiğince yakın.
And don't get me wrong, raising you was the best thing I ever did, but... it was work.
Ve sakın beni yanlış anlama, seni büyütmek yaptığım en iyi şeydi ama... Sorumluluktu işte.
- Don't get me wrong, they seem pretty cool but aren't they always checking out your boyfriend and stuff?
Yanlış anlama, gözüme hoş görünüyorlar, ama... ama her zaman gözleri senin erkek arkadaşın ve diğer arkadaşlarının üzerinde değil mi?
Don't get me wrong, we have the greatest legal system in the world, but it's becoming more and more discriminatory.
Beni yanlış anlama dünyanın en iyi yasal sistemine sahibiz, ama gittikçe daha ırkçı oluyor.
Don't get me wrong. I love the little buggers to death, but trust me... it makes going through a Stargate and facing alien bad guys look like nothing.
O küçük baş belalarını ölümüne seviyorum, ama güven bana geçitten geçip kötü uzaylılarla yüzleşmek, yanlarında hiç birşey.
See, that's what I'm looking forward to about being an artist... loving my job. And don't get me wrong.
Gördünmü, benim sanatçı olmak istememdeki beklentimde... işimi severek yapmak, istemeyerek yapmamak.
Don't get me wrong, Matthew is a tremendously talented individual and an extremely decent human being, however, beforeJeff took him on, he was a face.
Beni yanlış anlamayın, Matthew olağanüstü yetenekli biri. Ve son derece düzgün bir insan. Ancak, Jeff onu almadan önce, bir surattı.
And you know, don't get me wrong, I want the best for my kid.
Beni yanlış anlama çocuklarım için en iyisini istiyorum.
Don't get me wrong. I like the idea of love and closeness.
Aşk ve yakınlaşmak hakkındaki fikirlerimi yanlış anlamayın.
Thanks for what you did for me, but... Don't get the wrong idea and try to get sweet with me!
Benim için yaptıkların için çok teşekkür ederim ; ama yanlış bir düşünceye kapılıp başka şeyler denemeye kalkma!
And he's a delight, don't get me wrong. But you're the master of physical comedy.
Yanlış anlama o da harikadır ama fiziksel komedinin ustası sensin.
I mean, don't get me wrong, I want her to recover and everything, it's that...
Beni yanlış anlama ama, Ella'yı kurtarmak istiyorum, mesele şu...
And, don't get me wrong, it's a great profession.
Ama yanlış anlamayın beni, harika bir meslektir bu.
And don't get me wrong.
Beni yanlış anlama.
And don't get me wrong, it rattled me but then it hit me :
Yanlış anlama, sinirlerim bozulmuştu. Ama sonra gözlerimi açtı.
If anything goes wrong, I don't know ya, I've never met ya, and you didn't get this stuff from me.
Ters giden bir şey olursa sizi tanımıyorum. Sizinle hiç tanışmadım ve bu zımbırtıları benden almadınız.
Don't get me wrong, I think it's great that you and Julia are together, but do you really have to go ask her to marry you again?
Beni yanlış anlama, Julia ve senin beraber olmanız harika, ama ona tekrar evlenme teklif etmek zorunda mısın?
Drowning is horrific don't get me wrong, but once you give in and just let the water come into your lungs, there's a certain euphoria, I hear.
Beni yanlış anlama ama bir kere yuttun mu ve su akciğerlerine gelmeye başladığı anda çok belirgin bir mutluluk ve neşe oluyormuş. Yani duyduğum kadarıyla.
Now, don't you screw this up, Keith. Because if this goes wrong, then the wedding goes wrong, and then I'll get depressed and fat, and you cheat on me and I swear to God, I will chop it off!
Sakın yüzüne gözüne bulaştırma, Keith, eğer bu kötü giderse, düğün de kötü gider, bunalıma girerim, şişmanlarım, sen de beni aldatırsın, o zaman da Tanrı şahidim olsun ki, KÖKÜNDEN KOPARIRIM!
Don't get me wrong, I hope he's okay, but the Corporal's only been at our school a couple of months, and he's not made friends.
Beni yanlış anlama, Sarah Jane, umarım iyidir,... ama, Onbaşı sadece bir kaç aydır bizim okulda,... ve bu bizi arkadaş yapmaz.
Don't get me wrong, a piece of paper that tells me whether or not I'm gonna get lucky, you're not gonna say anything bad about, but... it's... it's like... watching a tape of a football game, and you know your team wins.
Beni yanlış anlama, bir parça kağıt bana şanslı olup olmayacağımı söylüyor bu konuda kötü bir şey söyleme ama bu şey... şey gibi banttan bir futbol maçı izliyorsun ve galip gelecek takımı biliyorsun.
Don't get me wrong, I like AA and being sober, it's just
Beni yanlış anlama, Alkolik Derneği'ni ve fazla içmeyen birisi olmayı seviyorum.
Please don't get me wrong. I have your lot and that of your sister at heart.
Lütfen beni yanlış anlamayın ablanızla beraber yaşadıklarınıza yürekten üzülüyorum.
Well, he was holding me in his arms... and Ollie's a good kisser, don't get me wrong.
Beni kolları arasında tutuyordu. Ve Ollie iyi öpüşür. Beni yanlış anlamayın.
Don't get me wrong, it's beautiful out here and everything.
Beni yanlış anlamayın etraf ve her şey çok güzel.
He's all : and if I don't get turned on tomorrow, then something is wrong with me.
Yarın tahrik olmazsam bende bir sorun vardır dedi.
Don't get me wrong, it's great that her family's Cuban and she enjoys my class.
Beni yanlış anlamayın, ailesinin Kübalı olmak çok güzel ve o dersimi seviyor.