English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ A ] / And he's

And he's tradutor Turco

116,176 parallel translation
He's cute, he's lonely, and his cock works great.
- Ne? Tatlı, yalnız - ve siki harika çalışıyor.
And he's like, "Who?"
"Kim?" derse.
It started when Mr. Monopoly closed down the factory in Steel Horse's town, and he and all of his friends lost their jobs.
Bay Monopoly, Demir At'ın kasabasındaki fabrikayı kapattığında başladı, o ve arkadaşları işlerini kaybettiler.
And then, he kidnapped Crystal, Steel Horse's woman, and brainwashed her.
Sonra Demir At'ın kadını Crystal'ı kaçırdı ve beynini yıkadı.
This is Rob, and he's coming.
Bu Rob ve o geliyor.
And he's bringing his entire coven.
Diğer cadıları da getiriyor.
So, he builds a time machine to go into the future where she's old and hideous so he can escape his Oedipal impulses.
Bu Oedipal dürtülerinden kaçmak için annesinin yaşlı ve çirkin olduğu geleceğe gitmek üzere bir zaman makinesi yapıyor.
Here's the "but." He puts the wrong date in the machine, and he goes back in time instead to the 1950s, where she's just a horny teenager, and she spends the rest of the movie
"Ama" kısmı şu. Zamanı yanlış ayarlıyor ve zamanda geri gidiyor, 1950'lere. O genç, azgın bir kız ve filmin geri kalanında babası yerine onunla düzüşmeye çalışıyor.
He's powerful, and he wants to kill my daughter.
Güçlü birisi ve kızımı öldürmek istiyor.
He said a true woodcarver must always be in conversation with his tool and his materials.
Gerçek bir tahta oymacısı her zaman aletleri ve... malzemeleriyle iletişim içinde olmalıdır, derdi.
He's confused and...
Kafası karışık ve...
Your husband's been charged with Tim Ifield's murder and he's going to be remanded.
Kocanız Tim Ifield cinayeti ile suçlanıyor... ve gözaltına alınacaktır.
The boyfriend always denied involvement and it was looking like he was going to get away with it due to lack of evidence, until his bloodstained clothing was found in this area.
Oğlan her zaman suçu reddetti ve kanıt eksikliği yüzünden kurtulacakmış gibi görünüyordu, Ta ki bu bölgede kan lekeli kıyafeti bulunana kadar.
He must have tried to find a pulse and, when he failed, he jumped to the conclusion that it wasn't there.
Bir nabız bulmak için uğraşmış olmalı ve başarısız olduğunda, öldüğüm sonucuna vardı herhalde.
And he's been told he has little time left.
Çok az zamanı kaldığı söylendi.
Every day he puts a fresh red rose and white rose into the Queen's rooms for me.
Her gün benim için Kraliçe odasına kırmızı ve beyaz gül bırakıyor.
He sailed from Scotland to Land's End and
İskoçya'dan Land's End'e giderken
He confirms that what I do is God's work and my calling is to be the guardian of his reign.
O, yaptığım şeyin Tanrı'nın eseri olduğunu teyit eder. Benim çağrım Saltanatının koruyucusu olmaktır.
This thing... burrowed into David's brain when he was a boy, maybe even a baby, and it has been there, feeding on him, ever since.
Bu şey David daha bir çocukken onun zihnine bir yerleşmiş hatta belki bir bebekken ve o zamandan beri oradaymış ve ondan besleniyormuş.
Well, that would make him God and he's crazy, so...
Çünkü bu onu burada tanrı yapardı, ve o da bir deli, yani...
Once upon a time, there was a fuzzy little rabbit named Frizzy-Top who went on a quantum, fun adventure only to face a big setback, which he overcame through perseverance and by being adorable.
İsmi Kıvırcıkmış. Büyük ve eğlenceli bir maceraya atılmış. Çok büyük bir aksilikle karşılaşmış.
He's always tossing and turning, and sometimes, he talks in his sleep.
Sürekli dönüp duruyor. Bazen de uykusunda konuşuyor.
If I were sitting here right now telling you how my husband died 20 years ago and I haven't touched a thing, and not only, but I keep this fantasy alive that he isn't dead.
Şu anda burada oturmuş, sana eşimin nasıl 20 sene önce ölmesine rağmen onun hiçbir eşyasına dokunmamış hatta ve hatta onun ölmediğine kendimi inandırdığımı söylesem...
He was 13 years old, and he wouldn't go to the bathroom unless all the lights were already on.
13 yaşındaydı ve tüm ışıklar açık olmadan tuvalete gitmiyordu.
It's just this guy... He's not good with strangers, and...
Ama bu adam yabancıları pek sevmiyor.
One moment he's normal, and the next...
Bir an normal, sonra bir bakıyorsun...
- Yes. He's brokenhearted, and he wants very much to forget the whole thing.
Kalbi çok kırık ve tüm olanları unutmayı çok istiyor.
What if he's Count Olaf and being a foreman's his new disguise?
Ya o Kont Olaf'sa ve şimdi de ustabaşı kılığına girdiyse?
So halfway through the beating, he is screaming, swearing up and down.
Yolun yarısına geldiğinde bağırıp yemin ediyordu.
He's feeding you hope. Three squares and a cot.
Üç metrekarelik bir kümeste seni ümitlendiriyor.
- His bedside manner and culinary skills are for shit, but he gave me directions out of here.
- Hastaya karşı tutumu, aşçılığı berbat. Çıkış rotasını gösterdi.
He's dead, and you did not fire up the machine to go and save him.
O öldü ve sen onu kurtarmak için makineyi ateşlemedin.
There's a barbarian out there, and he's got a gun, and he's robbing the place blind!
Barbar orada. Elinde silah var ve soygun yapıyor.
He's thieving... and "burglaring"... and pilfering.
Çalıyor soyuyor ve götürüyor.
Right now, he's alive and he can help us.
Şu an yaşıyor ve bize yardım edebilir.
And now he's here?
O şu an burada mı?
And damaged, and aware that he's both.
İkisinin de farkındaymış.
Cassie, if we're wrong, and he's not, this could be our last chance at 1899.
Cassie, yanılıyorsak ve o da değilse, bu 1899'daki son şansımız olabilir.
But he felt betrayed, and so he stranded me here, and only years later did I discover where he'd been.
Ama ihanete uğramış hissetti ve beni burada mahrum bıraktı, Ve sadece yıllar sonra nerede olduğunu keşfettim.
Got all the fluid out of his lungs, but if he moves around too much, his lung will collapse again, and it'll probably kill him.
Akciğerlerindeki bütün sıvıyı boşalttım. Ama kımıldayıp durursa akciğerleri tekrar iflas eder ve bu muhtemelen onu öldürür
He's gonna find another one soon and kill again.
Yakında yeni birini bulup öldürecek.
Yeah, but once Mary mentioned having to leave to go home and tuck her kids in bed, he basically became a jerk from that point on.
Ama Mary eve gidip çocukları yatırmaktan bahsetmiş ve o andan sonra kabalaşmış.
Turns out Michael was the source of those neglect complaints wherein he alleged that his mother had abandoned him and his sister.
İhmal ihbarlarını yapan Michael'mış, annesinin kendisini ve kardeşini terk ettiğini söylemiş.
His carotid is sliced upon, and he's been left out in the open.
Şah damarı kesilmiş ve açık alana bırakılmış.
He's sliced, gutted, bled out, and dismembered before being coated with black paint postmortem.
Kesilmiş, kan kaybetmiş, uzuvları koparılmış, ölüm sonrası da siyaha boyanmış.
I found Miguel, and he's dead.
Miguel ölmüş.
Zombie life doesn't agree with him and he's down.
Zombi hayatı ona uymadı ve çöktü.
He's got Mr. Boss off his back, his brain business is raking in dough since there's no cure for being a zombie, and...
Boss'tan kurtuldu zombi tedavisi yokken beyin işinden çok para yaptı ve...
I left Major my name and number and who I am, if he's confused, and no new messages, so he's probably fine.
Kafası karışırsa diye Major'a adımı ve kim olduğumu yazdım ve mesaj yok, muhtemelen iyidir.
What if he's lost his ID and he can't remember who he is.
Ya kimliğini kaybederse ve kim olduğunu hatırlamazsa.
Memory's back. He's human, and normal and fine.
Hafızası yerine gelmiş, insan formunda normal ve iyi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]