And it's done tradutor Turco
2,481 parallel translation
And when it's done... all you can do then is carry on with the operation... knowing that it's your job to repair the hurt you're about to cause... and the damage you're about to do... or die trying.
Her şey sona erdiğinde ise yapabileceğiniz tek şey harekatı sürdürüp neden olduğunuz hasarı onarmanın ya da bu uğurda ölmenin vazifeniz olduğunun bilincinde olursunuz.
For us, what happened was over and done... but for them, it only just began.
Bizim için olup biten herşey... onlara göre hiç yaşanmamış ve yeni gibi gözükebilir.
You just need to go meet her and it's done.
Sadece onunla tanışman gerekiyor ve bu iş tamam.
you take your place at the head of this table... And when it's done... where a Teller belongs.
Onu öldürdükten sonra, bir Teller'a layık olan bu koltuğa otur.
What Mugen have done then, is they've taken the brown rice and smothered it in pepper sauce
Mugan'ın bundan sonra yaptığı şey, esmer pirinci alıp... onu acı biber sosuna batırmış.
Jackson himself, I believe, has said that this was all done to tty to ruin his new CD that was coming out or whatever it is he's doing, like the sheriff and I really are into that kind of music.
Jackson bildiğim kadarıyla, bütün bunların yeni çıkan CD'sini ya da yaptığı şeyi mahvetmek için yapıldığını söyledi. Şerif ve ben bu tür müziği gerçekten severiz. Ama...
And when they're done, it's up to the women whether the men stay or go.
İşleri bittiği zaman, adamın gideceğine ya da kalacağına kadınlar karar veriyor.
And that is how it's done.
Bu iş böyle halledilir.
And that's how it's done.
İşte böyle oynanır.
That's in Févre hands, and I think it's almost done and dusted.
Her şey Fevre'nin ellerinde ve sanırım sonuçlanmak üzere.
And from that difference, we know what it's done to the ice, how much ice has been melted, because it's that melting of ice that thins the ice shelf and that ice shelf...
Aradaki farktan, suyun buza ne yaptığını anlayacağız. Ne kadar buz eridi göreceğiz, çünkü eridikçe buzla tabakası incelir ve incelen buzla, arkasındaki buzul örtüsünü tutamaz.
- Ok. - And it's done
Tamam.
Just say it's something that the kids should probably work out and be done with it.
Bunu çocukların halletmesi gerektiğini, hallolacağını söylersin.
But the truth is, Lisa, when all is said and done, it's not a very good case.
İşin aslı şu ki Lisa, tüm bu söylenen ve olanlar...
And we'll show you how it's done.
... sana göstericez.
It's what I've always done. I went to journalism school, I interned, and I got a job.
Gazetecilik okudum, sonra stajyer oldum en sonunda da işe girdim.
Well, Robert, go upstairs and ask her what she's done with it.
Robert, yukarı çık ve sor ona
And that's how it's done.
Bu iş böyle yapılır.
No, I have never done it before and it's really stupid...
Hayır, daha önce hiç yapmadım ve bu gerçekten çok aptalca...
I like it when something's clean'cause you, you see it dirty and then you clean it, and then it's...... clean and you wash it and it's clean and then it's done. But I...
Ama ben...
And tell me when it's done.
Ve bu olunca bana söyle.
A few bombs and it's done with.
- Birkaç bombayla iş biter.
And call me when it's done.
İş bitince haber ver.
Yeah, it's just mostly just kind of, you know, them getting it done and me just... wanting to get mine done, really.
Yani ; aslında sorun onlar işlerini hallederken benim öylece beklememdi.
Obviously, we've never done this before and it's a Iittle...
Açıkçası, bunu ilk defa yapıyoruz ve...
And now it's done with.
Ve şimdi bitirdiniz.
It's all straight and done.
Her şey usulüne uygun tamamlandı.
Go to the blackboard and show us how it's done.
Kalk da tahtadaki soruyu çöz bakalım.
And look what it's done for you.
Seni ne hâle getirdi, baksana.
And after it's done that will be the end of it.
Ve bittiğinde her şey sona erecek.
You're a kid, this is how it's done, and you're welcome.
Sen bir çocuksun, bu böyle yapılır ve bir şey değil.
It means that no matter what you've done, who you've become, or how far you've strayed... - that our heavenly Father and our earthly father will always welcome us back with open arms.
Yani ne yapmış olursanız olun, kim olursanız olun ya da ne kadar uzun başıboş kalmış olursanız olun cennetteki babamız ve yeryüzündeki babamız dönüşümüzde her zaman bize kollarını açacaktır.
I wanna feel this moment though I can't control it if it's all I ever do. That's what I'm going in with for my audition. And then, when I cut my single, I'm done with all of this.
Seçmelere bu şarkıyla çıkıcam
Now considering you all have ridden a whole lotta miles, went to a whole lotta trouble, and done spread a whole lotta bull, to purchase this lovely lady right here, it would appear that Broomhilda is in fact the "Right Nigger"!
Çok uzun yoldan geldiniz çok belalar atlattınız. Bu sevimli bayanı almak için oldukça uğraştınız. Görülüyor ki, doğru zenci Broomhilda'ymış!
It's been hanging there for 19 years, and nobody's done anything about it.
Tam 19 yıldır orada asılı duruyor ve kimse bir şey yapmıyor.
- It's over and done with.
- Bitti ve sonuca varıldı.
The next time that your heart goes out to poor, poor Herman Howards, I want you to take a minute and I want you to imagine that it was your child that he brutally murdered for no reason. And then I want you to imagine what you would want done to that little maniac.
Gelecek sefere içinizden zavallı Herman Howards için ağlamak geldiğinde, sizden, bir dakika durmanızı ve hiçbir sebep yokken acımasızca öldürdüğü çocuklardan birinin sizin çocuğunuz olduğunu hayal etmenizi ve sonra aklını kaçırmış bu çocuğa sizin ne yapacağınızı düşünmenizi istiyorum.
Do you know this has been happening for years and nothing's been done about it?
Bunun yıllardır olduğu ve bu konuda hiçbir şeyin yapılmadığını biliyor musunuz?
Whaletooth : ♪ sick and tired, always wanting never satisfied ♪ ♪ now we'll see it like it really isn't ♪ ♪ very wide awake and done with faking ♪
â ™ ª Hasta ve yorgun, sürekli isteyen, asla tatmin olmayan â ™ ª â ™ ª Şimdi göreceğiz ki, o gerçekte... â ™ ª â ™ ª... büyük bir uyanış değil ve boş verip geçeceğiz.. â ™ ª
ALL WE NEED IS YOUR JOHN HANCOCK, AND IT'S A DONE DEAL.
Artık, tek ihtiyacımız john Hancock ve anlaşma tamamlandı.
Rather than taking action after the harm is done, and it's basically too late,
Zarar gördükten sonra, harekete geçmek yerine ve genelde çok geç olur,
You know, I get stuck doing it, and-I'm done.
Bu işi yaparak burada sıkışıp kalıyorum.
- And that's how it's done, ladies.
- Bu iş böyle yapılır, hanımlar.
What it's done for this community and what she's done for this company.
Bu topluma ve şirkete yaptıklarından dolayı.
She has really done her homework, Miss Riley, and it's things that only someone close to Sherlock could know.
She has really done her homework, Miss Riley, and it's things that only someone close to Sherlock could know.
I've only done it three times, and one time the girl didn't show up. I gotta tell Jillian about this.
- 3 Kez yaptım, 1 kez başarısız oldum
If the court doesn't rule in time, I want you to know that what you have done here, trying to save a life, it matters, and it will not go to waste.
Eğer mahkeme zamanında karar vermezse, bilmeni istiyorum ki burada yapmaya çalıştığın şey, bir hayat kurtarmaya çalışman, önemli bir şey ve bu boşa harcanmış bir şey olmayacak.
Instead of just block and then hit, it's done simultaneously.
Rakibi vuruş yaparken, defans yapacağına aynı anda vuruş yapardı.
And... look, he's done it before.
Ve bak, daha öncede yapmış.
And call me on this number when it's done.
- Emri aldığında bu numaradan beni ara.
Oh, and if you see like, a piece of paper or like an envelope or something with a drawing on it that I've done, you might think that that's o.K. To throw away'cause it's just on a scrap of paper, but it's probably the most important drawing I've ever done in my whole life.
Üzerine bir şeyler çizdiğim kağıt parçası ya da zarf gibi bir şey görürsen onu müsvedde kağıt sanıp atmakta sorun görmeyebilirsin ama hayatımda yaptığım en önemli çizim olabilir o.
and it's getting worse 25
and it's weird 29
and it's okay 46
and it's beautiful 32
and it's gone 41
and it's your fault 41
and it's only 22
and it's all because of you 31
and it's 505
and it's not fair 37
and it's weird 29
and it's okay 46
and it's beautiful 32
and it's gone 41
and it's your fault 41
and it's only 22
and it's all because of you 31
and it's 505
and it's not fair 37