And on the other hand tradutor Turco
625 parallel translation
Now, on one hand we have the sword of Damocles, and on the other hand we have...
Şimdi, bir elimizde Demokles'in Kılıcı var diğer elimizde ise...
And on the other hand, if you choose to stay in Bexar, I'm ready, willing and able to see that he don't bother you.
Bunu isteyerek yapacağım, eğer Bexar'da kalmak isterseniz sizi destekleyeceğim ve canınızı hiç sıkamayacak.
So, on the one hand, we've got a witchcraft kind of murder and on the other hand, a Black Mass-type desecration in the church.
Bir tarafta, sanki büyüyle işlenmiş bir cinayet var. Diğer bir tarafta da kara ayinlerde uygulanan yöntemlerle kiliseye saldırı.
On the other hand, on a world much colder than the Earth, water can only exist as ice, and we have another problem.
Diğer yandan, Yeryüzünden çok daha soğuk bir gezegende, Su sadece buz olarak var olabilir, Ve buda başka bir problem.
On the other hand, all work and no play...
Bu arada, bir sürü iş var hiç eğlence yok...
" Authorized representative of the Union of cities in the person of... on the one hand, and merchant of II Guild, Mikin, on the other hand.
" Bir tarafta, şehirler birliğinde yerleşik kişilerin yetkili temsilcisi diğer tarafta, esnaf birliği tüccarı Mikin.
On the other hand, we might be on the up-and-up with you.
Ama öbür taraftan, sende bize katılırsan işimiz daha kolaylaşır.
On the other hand, if we treat him with kindness and consideration, we might be able to convert him to our way of thinking.
Diğer yandan, nezaket ve saygıyla yaklaşırsak ona kendi düşünce tarzımızı aşılayabiliriz.
Canada, the linchpin of the English speaking world whose relations of friendly intimacy with the United States on the one hand and unswerving fidelity to the British Commonwealth and the Motherland on the other.
Kanada, İngilizce konuşan dünyanın, bir taraftan Birleşik Devletler ile samimi dostluk ilişkileri olan, diğer taraftan İngiliz ulusuna ve vatanına şaşmaz sadakatle bağlı dingilidir.
On the other hand, if we run off with the gold and leave you still alive... we've got sense enough to know that you'll keep looking until you find us.
Ya da, sizi burada canlı bırakıp biz altınlarla kaçabilirsek... bizi bulana kadar arayacağını çok iyi biliyoruz.
Your arrival, on the other hand, appears to me unseemly and tasteless in the extreme.
Senin ziyaretin, diğer taraftan, bana uygunsuz ve son derece tatsız geldi.
on the other hand, if you've just come for free advice on material and financial problems with which I can't help you...
Ama maddesel ve parasal sorunlarınızla ilgili bedava tavsiye almak için geldiyseniz size yardımcı olamam...
On the other hand, though... officials in the royal household fall more and more heavily in his debt.
Buna karşılık, saraydaki müşterileri gittikçe borçlarını ödeyemez hale geliyor.
On the other hand, a wife wouldn't... and couldn't testify against her own husband.
Diğer taraftan, bir eş, hiç bir zaman kocası aleyhine tanıklık yapamaz.
On the other hand, I have officers, Reeves and Hughes for instance who have built bridges all over India.
Diğer taraftan, bizde öyle subaylar var ki, örneğin Reeves ve Hughes bunlar Hindistan'da birçok köprü inşa etmişlerdir.
You put one hand over your heart, the other hand on the bartender's guide and swore you'd fly us to San Francisco.
Bir elini kalbinin üzerine diğer elini barmenlerin kılavuzuna koydun ve bizi San Francisco'ya götüreceğine söz verdin.
The guy who fights his way on a subway after a hard day's work... hangs onto a strap with one hand and a newspaper with the other... doesn't want to wade through a dull explanation...
Yorucu bir günün sonunda metroda evine dönmeye çalışan... bir eliyle tutunurken diğer elindeki gazeteyi okuyan adam... sıkıcı açıklamalara kafa yormak istemez...
Real humility, on the other hand... passes unperceived between God and the soul.
Öte yandan, gerçek tevazu... Tanrı ve kul arasında fark edilmez.
But if, on the other hand, this final treatment has not achieved the desired result, please remember, miss tyler, that you can still live a long and fruitful life among people of...
Ancak bu son tedavi, beklenen sonucu vermezse, lütfen şunu unutmayın Bayan Tyler. Her şeye rağmen kendiniz gibi kişilerle uzun ve verimli bir hayat geçirebilirsiniz.
They, on the other hand, get around with their whip-rounds... and charity aids.
Onlara gelecek olursak...
In our country, on the other hand it's all red, green and white.
Bizim ülkemizi ele alalım, hepsi kırmızı, yeşil ve beyazdan ibaret.
Now, Charles, on the other hand, drives a Ferrari... enters with a key and resorts to collective bargaining.
Charles Ferrari kullanır, anahtar kullanır ve kadınlarını bir patron gibi yönetir.
To India, to Japan, to Afghanistan to God knows where, and it was also a life that he led for a long time... but you... You, on the other hand, have always lived in the city, just a stone's throw away.
Hindistan'a, Japonya'ya, Afganistan'a Tanrı bilir başka nerelere, bu uzun süredir aradığı hayattı ama sen her zaman şehirde yaşadın, bir taş atımı uzaklıkta.
On the other hand, a priest's duty is to assist his King with his prayers for Godliness and peace, he cannot maintain men at arms without violating the very essence of that sacred function, therefore he cannot be held liable for the tax.
Öte yandan, bir rahibin görevi, tanrının kurallarını uygulamak ve barış için... dualarıyla kralını desteklemektir. Bu kutsal görevinin ruhuna aykırı bir biçimde kralına zırhlı askerler hazırlayamaz. Bu nedenle de vergi ödemekle yükümlü tutulamaz.
Yes, Professor, it's started... er... on the other hand, because of the very problem addressed by the book, and which concerns all of us - the problem of hunger.
- Evet Profesör, başladı. ... diğer yandan, çok önemli ve herkesi ilgilendiren bir soruna, açlık sorununa, kitabında çözüm getirdiği için.
On the other hand, I'll work so hard for the next few hours that you'll wind up giving me time and a half.
Öte yandan, önümüzdeki birkaç saat öyle çok çalışacağım ki sonuçta bana, fazla mesai parası verdiğinizi göreceksiniz.
But you, on the other hand, claim full knowledge of the auto and its workings.
Ama siz, otomobil ve parçaları hakkında bilgili olduğunuzu iddia ediyorsunuz.
On the other hand. It you cooperate. I promise that you'll end this war alive... and on the winning side.
Diğer yandan, işbirliği yaparsan savaşın sonunda hayatta kalacağına ve kazanan tarafta olacağına söz veriyorum.
Not as pretty as the first... but anyway, I took her hand and stroked it on the other side this time, just for a change.
Onun kadar güzel de değildi zaten neyse, elini tuttum ve bu sefer değişiklik olsun diye diğer taraftan okşamaya başladım.
Mr. Beshraavi on the one hand, and Mr. Yussef Kasim on the other.
Bir elinizde Bay Beshraavi, bir elinizde Bay Yussef Kasim.
On the other hand, Your Majesty can already judge the effect produced by the balusters, vases and trophies.
Diğer taraftan, Majesteleri zaten korkuluk, vazolar ve... kupalar tarafından üretilen etkiyi değerlendirebilir.
And I, on the other hand, am extremely confident.
Öte yandan ben kendimden oldukça eminim.
On the other hand, repeated and well-founded complaints should not fail to a hearing. "
Ama, yinelenen ve iyi ifade edilen şikayetleri kimse duymazdan gelemez. "
We got Maximilian on one hand... and Juarez on the other and bandits in between.
- Bir elimizde Maximilian var, diğerinde Juarez ikisinin arasında da haydutlar.
And I was given over to the S.S., with the other prison inmates, on July 2, 1944, by the French penitentiary administration, the only one in Europe that stooped so low as to give the Germans every inmate, bound hand and foot.
Bir Fransız hapishanesinde bir yıl geçirdim. Hapishanede arkadaş grubumdan yedi kişinin Fransız polisi ekiplerince kurşunlandığını gördüm. Fransız cezaevi idaresi tarafından 2 Temmuz 1944'te diğer hapishane mahkûmlarıyla S.S.'e teslim edildim.
So they indicted 8 cops on the one hand and 8 radicals on the other.
Böylece bir taraftan 8 polisi diğer taraftan 8 radikali suçladılar.
On the other hand, did Adam and Eve have a matchmaker?
Bir bakıma da, Adam ile Havva'nın da çöpçatanı mı vardı sanki?
Do you remember when you came with riksdalerne in one hand and your dick in the other - and asked me to lie on my back for you? Then you behaved.
Bir elinde para, diğerinde aletin bana gelip altına yatmamı istediğin günü hatırlamıyor musun?
On the one hand, affection and security, on the other adventure!
Bir tarafta kendimi güvende hissettiren şefkatli biri... Diğer tarafta ise maceranın ta kendisi.
On the other hand... they would have hated tears and wailing.
Diğer yandan, ağlayıp yas tutsaydık hiç hoşlarına gitmezdi.
We, on the other hand... and our friends.
Biz diğer taraftan ve dostlarımız.
Because I'm so happy on the one hand... and on the other, I can't bear it anymore.
Çünkü, bir yandan çok mutluyum... ama diğer yandan, artık katlanamıyorum.
On the other hand, Mrs Walker perhaps you and I have lived too long at Geneva.
Ama öte yandan, Bayan Walker siz ve ben belki de Cenevre'de gereğinden uzun yaşadık.
On the other hand, she feels a sort of instinctive sympathy for beggars, braggarts, liars and dogs, especially mangy ones.
Diğer taraftan dilencilere, palavracılara, yalancılara ve köpeklere içgüdüsel bir sempati besliyor bilhassa uyuz olanlara.
You say, on the one hand I have too many friends, and on the other, I have too many enemies.
Bir yandan pek çok dostum olduğunu söylerken öte yandan pek çok da düşmanım olduğunu söylüyorsun.
But on the other hand, I should warn you... that you are a killer and you are wanted by the police in every state... and I recommend that you, uh, be careful.
Ama diğer taraftan, sizi uyarmalıyım ki... siz bir katilsiniz ve her eyalette polisçe aranıyorsunuz... ve, aaa, dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
On the other hand, me and your mother are satisfied.
Diğer taraftan, bu annen ve benim için yeterli.
- On the other hand, you got two columns in Time magazine. For Charlie McVicker, and you got Lowell Thomas to mention Alben Barkley on the air : That's good :
- Diğer yandan, Time dergisinde Charlie McVicker için iki sütun kapladın, ve yayında Alben Barkley'den bahsetmek için Lowell Thoomas'ı seçtin bu iyi...
On the other hand, if we stayed on the odd channels, switched every time and started in the basement, that'd work, too.
Bir yandan da, tek sayılı kanallarda kalıp, kanalları sürekli değiştirirsek ve ilk kanaldan başlarsak, bu da işe yarar.
My colleagues and I, on the other hand, are on the tail of a high-stakes international conspiracy, which I'd be happy to tell you all about, if it weren't several levels above your pay grade.
Diğer taraftan meslektaşlarım ve ben, yüksek dereceli bir uluslararası örgütün peşindeyiz ki yetkimi aşmasaydım size anlatmaktan mutluluk duyardım.
The rings she wore on this hand he got off easily, but on the other hand, wearing the bigger more precious rings, he pulled and tugged and could not get them off.
Bu elindeki yüzükler kolayca çıktı ; ancak diğer eldeki daha büyük ve değerli olanı ne kadar çekiştirse de yerinden oynatamadı.