And when the time is right tradutor Turco
129 parallel translation
And when the time is right, we will tell him where he's buried.
Ve doğru zaman geldiğinde, nereye gömüldüğünü de söyleyeceğiz.
You can all go and play your little undercover games... and when the time is right, I will arrest Konali.
Aptal kılık değiştirme oyunlarınızı oynayın bakalım ama zamanı gelince Konali'yi yakalayan ben olacağım.
We'll find an opening, Pete, and when the time is right, we'll make our move.
Bir açık bulup uygun zamanda harekete geçeceğiz.
If you reraise, I fold, and when the time is right, bluff my stack off to you.
Arttırırsan çekileceğim. Vakti geldiğinde blöf yapıp kaybedeceğim.
Yes, and when the time is right, maybe I'll finish it.
Zamanlaması doğru olursa, belki bitirebilirim de.
Oh, I am made of cruel passions, my lord! And when the time is right will so act on them as to astonish the world.
Ben, gaddarca tutkulardan yapılmışım, Lordum ve zamanı geldiğinde, öyle hırslanacağım ki, dünya şaşıracak!
And when the time is right, it'll get taken care of.
Ve zamanı geldiğinde, icabına bakılacak.
And when the time is right.. .. take all the time you need..
ve zamanı geldiğinde ihtiyacın olan tüm zaman senindir...
And when the time is right, he drives a knife into the thick muscles of the back.
Uygun an geldiğindeyse bıçağı sırtındaki kalın kaslara saplar.
He watches from the trees and when the time is right He grabs them.
Ağaçlardan kurbanlarını izliyor ve doğru zamanı bulduğunda onları yakalıyor.
He watches from the trees, And when the time is right, he grabs them.
Ağaçlardan kurbanlarını izliyor ve doğru zamanı bulduğunda onları yakalıyor.
I shall inform him about the poison when the time is right, and everyone shall know.
- Zehir hakkında o nu bilgilendireceğim o zaman haklı olduğunu herkes bilecektir.
I'll square it with Mom, that you're not seeing her before you leave and... I'll get a message to that girlfriend when the time is right.
Anneme, gitmeden önce görüşmenizin imkansız olduğunu anlatırım ve zamanı gelince de sevgiline bir mesaj yollarım.
We'll play along for now and pull out the aces when the time is right.
Şimdi ayak uyduralım, zamanı geldiğinde harekete geçeriz.
When the time has come and the moment is right remember use Ramses'Extra condoms.
Zamanı geldiğinde ve uygun olduğunda anımsayın R. Ekstra Koruyucuları kullanın.
You know, when I first took this job they told me that this position was only temporary, and that eventually, when the time was right I'd move up to news, which is really my forte.
Biliyor musunuz, işi ilk girdiğim zaman bana bu pozisyonun geçici olduğu söylenmişti, ve sonunda zamanı geldiğinde haberleri sunacaktım, ki bu benim uzmanlığımdır.
When things don't work out quite right and people have invested a lot of time, a lot of their energy, a lot of themselves management takes care of its own, Jorgy. It happens all the time.
İşler iyi yürümezse, insanlar da çok zaman ve para yatırıp kendilerini adamışlarsa iş kendi kendine yürür.
When a society reaches your level of technology and is clearly about to initiate warp travel we feel the time is right for first contact.
Bir toplum sizin teknoloji seviyenize eriştiğinde ve açık şekilde warp yolculuğuna başlayacağı zaman ilk temas için doğru zaman olduğunu hissederiz.
At least not yet but when the time is right we will deal with the Federation and Captain Picard.
En azından şimdilik. Ama zamanı geldiğinde Federasyon ile Kaptan Picard'ın üstesinden geliriz.
Then, when the time is just right... I'll play one off the other and... wham! - They won't know what hit'em.
Zamanı geldiğinde de onları birbirine düşüreceğim.
Only when the time is right, and only on special stories.
Sadece doğru zamanda ve sadece özel hikayelerde.
And I promise I'll do all I can to help when the time is right.
Müsait bir zamanda yardım etmek için elimden geleni yapacağıma söz veriyorum.
I want it to be, you know, when the time is right, I mean, you know? Because now everything is just too much and I just can't...
Her şeyin doğru zamanda olmasını istiyorum, o kadar çünkü şu an her şey çığırından çıkmış durumda.
And then when the time is right, you'll try and take over the government.
Ve zamanı geldiğinde hükümeti ele geçirmeye çalışacaksın.
When the time is right, throw her into the whirlpool and you and your men will be free again.
Doğru zamanda onu girdap at... - ve sen ve adamlar tekrar özgür olacaksınız.
When the time is right, you tell him... he bring you to me, and I make the wedding.
Zamanı gelince, ona söyle... seni bana getirir, ve ben de nikahı yaparım.
When the time is right, we make the bust... and pull the case right out from under them.
Ve zamanı geldiğinde, baskını yaparız ve davayı onların elinden alırız.
When the time is right and the King can do no harm, I will let you have him.
Doğru zaman geldiğinde ve Kral'ın etkisi kalmadığı zaman. Onu almana izin vereceğim.
When the time is right and you're ready, we will find a husband for you who is suitable...
Doğru zaman geldiğinde, ve hazır olduğunda senin için... -... uygun bir koca bulacağız.
When the time is right, Wyatt will be sacrificed and the greater good will be served.
Zamanı geldiğinde, Wyatt feda edilecek ve daha iyi servis edilecektir.
The only time they think straight is when they have an erection, and it's usually pointed right at the trampiest woman.
Doğru düşündükleri tek an sertlik kazandıkları andır. O da genellikle en kaltak kadına karşı olur.
You should time it right, so that when he hears that you repeatedly screwed his best friend, he won't feel like the world is collapsing and there's no escape because you tricked him into marrying you.
Zamanı doğru ayarlamalısın. Çünkü o zaman, düzenli olarak en yakın arkadaşını becerdiğini duyduğunda... dünya üzerine çökmüş gibi hissetmez çünkü... onu evlilik için kandırmış olacaksın.
She was one of those victims... an innocent victim, that go to practice... that do everything that you supposed to do... and was at the wrong place at the wrong time... to say hi to somebody across the light... when the store is right there.
O da bu kurbanlardan biriydi... suçsuz bir kurban, alıştırma yapan... ondan beklenen herşeyi gerçekleştiren... ve yanlış biryerde yanlış bir zamanda... market orada dururken yolun karşısındaki birine merhaba demek için.
And when is the right time?
Ah? Peki doğru zaman ne zaman?
Sooner or later, the time comes when we all must become responsible adults and learn to give up what we want so we can choose to do what is right.
Er yada geç, zamanı geldiğinde hepimiz sorumluluk sahibi yetişkinler olmalıyız. İsteklerimizden vazgeçmeyi öğrenmeli böylece doğru olanı seçebiliriz.
When the time is right, and, gentlemen, you'll all know when that time is, carefully open the condom packet and roll it onto the banana.
Zamanı geldiğinde, beyler ki o zamanın ne zaman olduğunu biliyorsunuz kondomun paketini dikkatlice açın ve muza dikkatlice yerleştirin.
No, the time is right when you and I are both standing outside those walls.
Hayır, doğru zaman sen ve benim birlikte şu duvarladın dışında olduğumuz zamandır.
I introduce Burton to Ritchie, and then when I mention meeting his kid, he says, "When the time is right."
Ben Ritchie'yi Burton ile tanıştırdım ama ben onun çocuğunu görmek isteyince bana "Doğru zaman gelince" dedi.
I should probably stay out here on the porch and come in when the time is right.
En iyisi eşikte bekleyip doğru zamanda içeri girmek olacak sanırım.
No, the time is right when you and I are both standing outside those walls.
Hayır, sen ve ben ikimiz de bu duvarların dışında olduğumuzda doğru zaman gelecek.
When the time is right, want to come back and do tours, two shifts at a time, if you want.
Zamanı geldiğinde, eğer geri dönmek ve devriyeye çıkmak istersen, gerekirse çift vardiya bile çalışabilirsin.
- And I have to plug them in, but when the time is right, you look where you want to go, and then you blink.
Çalıştığında nereye gitmek istersen, bir göz kırpması yeterli.
And you'll know exactly when the time is right.
Ve bunu ne zaman yapman gerektiğini göreceksin.
And you'll know exactly when the time is right.
ve doğru anın ne zaman olduğunu anlayacaksın.
When the time is right, he's gonna come at you, and he's gonna come at you hard!
Zamanı geldiğinde peşine düşecek hem de çok kötü düşecek.
And I won't meet someone like her when the "time is right" because I won't.
"Doğru zaman gelince" onun gibi biriyle karşılaşmayacağım çünkü öyle biri yok.
And when the time is right, the north American union, the European union, the African union and the Asian union will be merged together, forming the final stages of a plan these men have been working on for over 60 years. A one world government.
Tek bir dünya devleti.
So all you gotta do is have fun, let me know I can have fun and then when the time's right, that's when you make your move.
Yapman gereken eğlenmek, eğlendirmek ve doğru zamanı kollayıp hamleyi yapmak!
Then when the time is right, knock it down and start building apartments.
Zamanı geldiğinde de yık ve konut inşaatına başla.
I'll come back and get you when the time is right.
Uygun zamanda geri gelip, seni çıkaracağım.
It is very important you safeguard the spell in your head and bring it back to us at the University in time for the Solstice, so when the moment is precisely right, we can be said.
Büyüyü kafanın içinde muhafaza etmen ve Gündönümü için onu bize, Üniversiteye vaktinde getirmen çok önemli, böylece... tam vakti geldiğinde, söylenebiliriz.