Android tradutor Turco
891 parallel translation
He's an android?
O da mı android?
I'm like Dr Brown, an android.
Ben de Dr. Brown gibiyim, android'im.
Christine, an android is like a computer.
Androidler bilgisayar gibidir.
This is how you make an android.
Android işte böyle yapılıyor.
The android will be so perfect, it could even replace the captain.
Adroid öyle mükemmel olacak ki, kaptanın yerini alabilir.
And now, meet an android.
Şimdi de, androidle tanış.
Androids don't eat.
Android'ler yemek yemez.
By continuing the process I could have transferred your very consciousness into that android.
İşlemi devam ettirerek bilincinizin tamamını o android'e transfer edebilirdim.
In android form, a human being can have practical immortality.
İnsanoğlu android formunda ölümsüzlüğe erişebilir.
A human converted to an android can be programmed for the better.
Android'e dönüştürülmüş insan iyi şeyler için programlanabilir.
They must be strongly infiltrated before the android existence is revealed.
Androidlerin varlığı açıklandığında onlar çoktan aramıza karışmış olmalı.
She killed the android.
Android'i öldürdü.
- An android.
- Hayli sofistike.
After having been taken over by an android, the Enterprise has been under way at warp 7 for four days.
Bir insansının geminin kontrolünü ele geçirmesinden bu yana, dört gündür Warp 4 seviyesinde yol almaktayız.
There must be a central control system which guides the entire android population.
Merkezi bir kontrol sistemi onlara rehberlik etmeli.
None of our android bodies has ever worn out.
Hiçbirimizin insanımsı bedeni bozulmaya uğramaz.
Our medi-robots are able to place a human brain within a structurally compatible android body.
Robotlarımız insan beynini uygun bir insansı bedenine yerleştirebilir.
Perhaps of more concern is the fact that this android population can literally provide anything a human being could ask for, in unlimited quantity.
Mudd'a sadıklar. Daha fazla endişe yaratan şeyse, bu insansıların bir insanın istediği her şeyi sınırsız miktarlarda sunabilecek olması.
Unless... To function as they do, each android mind must be one component of a mass brain, linked through a central locus.
Her insansı akıl büyük bir beynin parçaları olmalı, merkezi bir alan yoluyla bağlı olmalılar.
Because I want an android body.
- İnsansı vücudu istiyorum.
Yes, Mudd, you've been paroled to the android population of this planet.
- İnsansılara verildin.
We've programmed a special android attendant to take care of your every need.
Özel bir insansıyı sana her konuda yardım etmesi için programladık.
Scotty, I need your approval too, since you'll be working with them, furnishing them with all they need to make the android robots.
- Onayınıza ihtiyacım var. Onlara ihtiyaçları olan her şeyi vereceksin.
As planned, the construction of android robots is underway.
Plânlandığı şekilde android robotların yapımı devam ediyor.
Android, robot hands, of course.
Android, robot eller tabii. Hissiz eller.
And as androids we can move among the people who do live teaching them, helping them not to make the errors we did.
Android olarak yaşayan insanlar arasında hareket edebilir, onları bizim hatalarımızı tekrarlamamaları için eğitebiliriz.
You cannot love an android, captain.
- Bir android sevilmez.
An android?
- Android mi?
The hung-over writing.
- Android, yazı kötü.
- could be an android?
-... bir android olması mümkün mü?
Yes, it is possible to construct a lifelike android that would be most difficult to tell from a real human.
Evet, insandan ayırt etmenin güç olduğu android gibi bir canlı yapmak mümkün.
It's an android!
Bir android!
You're Mother Eliza's android!
Sen Eliza Anne'nin androidisin!
An android who has the human emotion of anger.
İnsani kızgınlık duygusuna sahip bir android.
It's because I'm an android.
Android olduğum için.
I'm an experiment, an android.
Bir deney, bir androidim ben.
- Are we taking the Paranoid Android?
Paranoyak Androyak da geliyor mu?
As I said, I am experimenting with a new type of android... which requires the seed of a specially like yourself to produce... a new race! Superior to these slower intelligence models.
Dediğim gibi yeni bir android tipi için deney yapıyorum... bunun içinde kendiniz gibi bir tohum üretmenize bağlı,... bunların yavaş zeka modellerinden üstün.
You said nothing about an android being on board.
Gemide bir android olduğundan hiç söz etmedin.
- And the android was mentioned, too.
- Ve androidden de bahsedilmişti.
An android. You mean, a robot?
Bardak büyük ihtimalle korunmamış bir enerji kaynağıyla temas etmiş.
There is a distinct difference between an android and a robot.
Bu da Atılgan'daki tüm güç sistemlerinin araştırılması demek.
I'm an android.
Ben bir androidim.
Our last assignment has taken us into the remote Omicron Theta star system, home of our android crew member, Lt Cmdr Data.
Son görevimiz bizi... uzaklardaki Omicron Theta yıldız sistemine, mürettebatımızın android üyesi Binbaşı Data'nın ana gezegenine getirdi.
An android alarm clock.
Bir android çalar saati.
Until they petitioned Soong to make a more... comfortable, Less... perfect android.
Taa ki onlar Soong'u daha rahat edebilecekleri, daha az kusursuz... bir android yapmaya zorlayana kadar.
- An android?
Bir android mi?
I am an android.
Ben bir androidim.
She's an android.
O bir android.
The paranoid android!
Uzay boşluğu adına!
Android?
Android mi?