English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ A ] / Ankles

Ankles tradutor Turco

1,008 parallel translation
Andy got a 7.7 through both ankles.
Andy'nin ayak bileklerinin arasından 7.7 geçmiş.
Wrists first, then ankles and a few loops hooking them together.
Önce bilek, sonra ayak bilekleri. Birkaç düğümle de birleştir.
Of course, you must get her the best. Their little ankles want protecting.
Ama şüphesiz ki, O'na en iysini almalısın... çünkü O'nun küçük bilekleri koruma ister.
It points, if I may say so, to your ankles.
Tabiri caizse sadece ayak bileklerinizi gösteriyor.
- They've all seen a pair of ankles before.
Daha önce de ayak bileği görmüşlerdir.
Just from the ankles down.
- Sadece ayak bileklerim.
Raphaële, mind your ankles with those high heels
Raphaële, o yüksek topuklularla bileklerine dikkat et.
Give me your ankles.
Ayanlarını uzat buraya.
Some day you'll strip your arms of honors for me... your ankles, and your neck.
Onur bir gün benim kollarımda, senin de boynun ve ayaklarında olacak.
Even when the snow was up to our ankles.
Diz boyu kar varken bile.
Sort of cools the ankles.
Bileklerini serinletiyor.
Split the chain on my ankles.
Ayak bileklerimdeki zinciri kır.
If I wasn't holding Harry's ankles, she'd have never mentioned him.
Harry'yi bileklerinden tutuyor olmasam, ondan hiç bahsetmezdi bile.
Imported a troupe of Balinese dancers with those bells on their ankles and long fingernails.
Ayak bileklerinde ziller olan Balili dansözlerden oluşan bir grubu davet ettiler.
My ankle bit. See, I stand up and I walk around on my ankles.
Görüyorsunuz, kalkıp ayak bileklerimin üzerinde yürüyorum.
- Now you gotta turn your ankles...
- Şimdi ayak bileklerinizi döndürmelisiniz...
If her ankles are good... you could be sure an arrangement was made!
Eğer bilekleri iyiyse... özel düzenleme yapıldığından emin olabilirsin!
YOU MOVE OUT AND UP, LIKE SOME KIND OF GHOSTLY BILLY CLUB WAS TAPPING AT YOUR ANKLES
Kayalıklara ve tepeler tırman ve her attığın adımda ayağının altındaki sıcak kumları hisset.
Lie down and bow from the ankles?
Uzanıp önünde tapınayım mı?
She sweeps my ankles from under me.
Bileklerimden çekiyor.
Her ankles are a little thick... but she's more your type.
Bilekleri biraz kalın ama senin tipine benziyor.
All of a sudden, stomach aches and twisted ankles and broken legs... just stopped seeming so important.
Birdenbire, mide ağrıları, burkulan bilekler ve kırık bacaklar önemini yitirdi.
And look to his ankles.
- Eklemlerine bak.
You like my ankles?
Ayak bileklerimi beğeniyor musun?
with swelling of the ankles and bleeding into the joints of your body.
Bunu bileklerde şişme ve... eklem yerlerinde kanamalar ile kendini gösteren... iskorbüt hastalığı izleyecek.
Ankles good.
Bilekleri güzel.
Ankles take more energy.
Ayak bilekleri daha fazla enerji almalı.
They're chained together at the ankles.
Bileklerinden birbirlerine zincirliler.
- That was not nice. I have two friends who have twisted ankles.
Memnun oldum, iki arkadaşımın ayak bilekleri sargıda şu an bayım.
I have weak ankles.
- Ayak bileklerim narin.
He has fragile ankles.
Ayak bilekleri naziktir.
- On their ankles.
- Ayak bileklerinden.
- On their ankles, shoemaker!
- Ayak bileklerinden kunduracı!
You know I have weak ankles.
Bileklerim zayıf, biliyorsun.
You know I have weak ankles.
Zayıf bileklerim var, biliyorsun.
I don't wanna complain, but my ankles are buckling.
Şikayet etmek istemiyorum, ama bileklerim burkuluyor.
My wife is shivering with weak ankles.
Karım, zayıf bilekleriyle titreme halinde.
My ankles were giving out.
Bileklerim tutmuyor.
You can rob me, starve me, break my teeth and my wife's ankles!
Beni soyabilir, aç bırakabilir, dişimi ve karımın bileğini kırabilirsin ama...
You're gonna get hot food and tape for your ankles.
Sıcak yemek ve ayağın için bant gelecek.
One more word and you're chopped off at the ankles.
Bir kelime daha ederseniz, sizi askıya alırım.
Look at that, his ankles are busted.
Şuna bak, bilekleri mahvolmuş durumda.
He was hung by the ankles.
Elleri ve ayakları bağlı bir çukura asıldı.
A 400 pound Turk walks in his office... hangs him out a 13 story window by his ankles... and says, "Next time I let go."
180 kiloluk bir Türk odasına girmiş... 13. katın penceresine ayaklarından asmış... ve "Gelecek sefere tutmam" demiş.
Put them on his ankles or his ass or something. "
Κelepçeyi ayak bileklerine ya da kιçιna falan tak. "
You tie balloons to your ankles in the evenings.
Akşamları bileklerine balon bağlıyorsun.
Her ankles were chained tightly... giving an excellent view of her rear.
Ayak bileklerininde sıkıca zincirlenmiş olması poposunun mükemmel görünmesini sağlamış.
Skating's kind of bad for the ankles, you know?
- Kaymak ayak bileklerine iyi gelmiyor.
His ankles?
- Eklemleri mi?
♪ Pretty little Sally Goes walking down the alley ♪ Displays her pretty ankles for all of the men ♪ They can see her garters But not for free and gratis
güzel Sally sokaklarda bacaklarını erkeklere gösterir... ama fazlasını istersen para ödenir eteğini kaldırırken nerede duracağını bilir... um-pa-pa, bu işler böyledir um-pa-pa, bunu herkes bilir... ister gizli olsun isterse açık... hiç fark etmez um-pa-pa... saf bir genç kız hamile kalmış bir erkeğin evine sığınmış, o da onu ayartmış... sızlanmanın alemi yok, bu yola girmiş bir kez o da paralarını sayar ve şarkı söyler...
I was up to my ankles in panic.
Önce öyle düşündüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]