Anson tradutor Turco
382 parallel translation
Mr. Anson, break out the weapons, mister, and stand by.
Bay Anson, silahları çıkarın ve beklemede kalın.
- I'm checking Anson Harris.
- Anson Harris'i denetliyorum.
Hi, Anson.
Merhaba, Anson.
My name's Karen Anson.
Ama adım Karen Anson. İyi.
To the exception of the hydroplanes Sunderland, that was few, e of the Anson, all the others aircraft were palliative.
Az sayıdaki Sunderland deniz devriye ve bombardıman uçağını saymazsak Anson uçağı haricindeki uçaklar, alelacele biraraya getirilmişti.
Anson Parker.
Anson Parker.
Honus Wagner, Cap Anson...
Honus Wagner, Cap Anson...
The younger man, Anson, was just startin'to enjoy life having recently left hospital after service in France.
Genç olan, Anson, hayattan daha yeni lezzet almaya başlamıştı, Fransa'daki hizmetinden sonra gittiği hastaneden daha yeni çıkmıştı.
Right, Anson.
Doğru, Anson.
Well, if this isn't a mountain, then Anson might just as well redraw the border and put us all in England, God forbid.
Burası dağ değilse, sınırları yeniden çizmek gerekir... Bizi de İngiltere'ye dahil edin, Allah korusun.
This is Mr. Garrad, and my name's Anson.
Bu Bay Garrad ve adım Anson.
And what is science, Mr. Anson?
Bilim nedir, Bay Anson?
- Mr. Anson.
- Bay Anson.
For God's sake, Anson, crank harder.
Allah aşkına, Anson, takıntılı.
I'm surprised at you, Mr. Anson, makin'a mistake like that.
Asla! Bay Anson, şaşırttınız beni, böyle bir hata ile.
Thank you anyway. Reginald Anson.
Neyse teşekkürler, Ben Reginald Anson.
Have you been to Aden, Mr. Anson?
Siz Aden'e hiç gittiniz mi Bay Anson?
You all right there, Mr. Anson?
Siz Bay Anson?
And one for Mr. Anson.
Bay Anson'a da bir tane.
Good night, Mr. Anson.
İyi geceler Bay Anson.
Right, Anson, the order of the day :
Doğru, Anson, günün düzeni :
Anson! - Yes.
Anson!
Well, come on, Anson.
Gel, Anson.
Oh, God. Anson.
Allah'ım.
- We'd like to send a telegram, please.
Anson. - Bir telgraf çekmek istiyoruz.
- Shut up, Anson.
- Kes sesini, Anson.
It's Anson, George.
Ben Anson, George.
It was touch and go to finish while there was still light for Mr. Anson to measure.
Haydi bitirmeye git... Hala ölçmek için ışık varken Bay Anson.
And so it was that Betty and Anson stayed a night on Ffynnon Garw.
Ve Betty Anson'la Ffynnon Garw'da sabahladı.
Well what do I do if Anson calls about substantiation procedure?
Peki Anson, gerçekleştirme prosedürü için ararsa, ne yapayım?
Someone's got to fly to Seattle and drive a stake through Anson's heart...
Birilerinin Seattle'a uçup, Anson'ın kalbine kazık saplaması gerek...
- So you're gonna deal with Anson?
- Yani Anson'la anlaşacak mısın?
You promised to meet the projections, Anson a dollar sixty per shares is what you said.
Hedeflere ulaşmaya söz vermiştin, Anson hisse başına bir dolar altmış demiştin.
Today is what counts, Anson.
Mühim olan bugün, Anson.
There's no Baer / Grant Publishing no Baer / Grant Publishing without Anson Baer.
Baer / Grant Yayıncılık yok Baer / Grant Yayıncılık yok Anson Baer yoksa.
He's probably out there sailing and enjoying his golden years, wondering where the hell you are, Anson.
Muhtemelen denize açılmış senin ne cehennemde kaldığını merak ederek, emeklilik günlerinin tadını çıkarıyordur, Anson.
Think it's in your best interest, Anson.
Bunun iyiliğin için olduğunu farzet, Anson.
- Anson Baers in town at the Ritz Carlton.
- Anson Baers, şehirde, Ritz Carlton'daymış.
- Is Anson Baer the game?
- Oyun, Anson Baer mi?
Anson?
Anson?
Anson? Where are you, Anson?
Neredesin Anson?
Anson. Come back, Anson.
Cevap ver.
Calling Anson.
Anson'ı arıyorum.
Where are you, Anson?
Neredesin Anson?
- Shut it!
- PC Anson.
- Mr. Anson!
- Bay Anson!
- Anson?
Anson?
Anson.
- Anson.
- Anson!
- Anson!
Anson.
Anson.
Anson. Morning.
Oh, Anson.