Archbishop tradutor Turco
600 parallel translation
I wish I had your confidence, Archbishop.
Keşke sizin kadar emin olabilsem, Başpiskopos.
you, my Nobles... you, my gallant General... you, my Archbishop... and you, my hero cousin.
Siz, benim soylularım... Sen, benim yürekli generalim... Sen, benim başpiskoposum...
Will you slaughter all of contrary faith, Archbishop?
Tüm karşıt inançlıları kesecek misiniz, Başpiskopos?
My next production looked so disapprovingly at the other two that they made him an archbishop.
Sonraki ürünüm, diğer ikisinin yanında o kadar onaylanmayacak bir şeydi ki onu başpiskopos yaptılar.
Poor Archbishop.
Zavallı Piskopos.
Now imagine yourself standing before an archbishop.
Şimdi, bir başpiskoposun yanında olduğunu hayal et.
An archbishop, not the pope.
Başpiskopos, Papa değil.
- An archbishop.
- Başpiskopos.
Only the chief of justice can do that. Isn't the archbishop his brother?
Bunu sadece Adalet Reisi yapabilir.
I detest trials but our archbishop has made my existence unbearable with his appeals on behalf of this girl.
Davalardan iğrenirim aslında ama Başpiskoposumuz, bu kızın iyiliği için,... çok ısrarcı davrandı.
- Your Majesty, the archbishop has arrived.
- Majesteleri, Başpiskopos geldiler.
I, Clopin, king of the beggars summon you, Archbishop of Paris to give up the Gypsy girl.
Ben, Clopin, dilenci Kralı sana emrediyorum, Paris Başpiskoposu Çingene kızı teslim edin.
Open the door, Archbishop of Paris or we'll break into your church.
Kapıyı açın, Paris Başpiskoposu yoksa kilisenize zorla gireceğiz.
The Archbishop has gone to see the Tsar.
Başpiskopos, Çar'ı görmeye gitti.
We've been with the archbishop for half a century!
Yarım yüzyıldır başpiskopos'layız.
- But I couldn't very well before the girl had been examined by the archbishop and the officers of the church.
Başpiskopos ile kilise yetkilileri kızı imtihan etmeden içim rahat etmiyor.
My King charged the Archbishop of Reims and other loyal and learned priest to examine me before I was allowed to lead his army.
Kral, Reims Başpikoposu'nu ve diğer asil ve önde gelen papazları ordusuna komutanlık yapmama müsaade etmeden önce beni sorgulamaları için görevlendirdi.
The examination at Poiters by the Archbishop of Reims has no relevance.
Poiters'te Başpiskopos tarafınca yapılan incelemelerin bir geçerliliği yok.
"And even Stigand, the Archbishop of Canterbury, agreed to meet with William and offer him the crown."
- "Ve hatta,... Canterbury'nin Başpiskoposu Stigand, William ile görüşmeyi ve ona tacı sunmayı kabul etti."
But one must have permission from the archbishop.
Ama birinin başpiskopostan onay alması gerek.
The archbishop of Westminster has ordered - "
Westminster başpiskoposunun emriyle... "
Archbishop Alexis will bless our union.
Başpiskopos birleşmemizi kutsar.
The archbishop?
Başpiskopos mu?
I wish I could love you, and for that I wouldn't need an archbishop or a palace.
Keşke seni sevebilseydim, ki bunun için piskoposa veya saraya gerek yok.
He presents it to the archbishop, who turns it into a convent, and it's curtains for our cancan.
Kral, başpiskoposa hediye eder, başpiskopos manastıra çevirir, ve kankanda perdeler iner.
I wanted to hang it in the National Theater, but the director and the archbishop protested.
Ulusal tiyatroya asmak istedim onu da direktör ve baş piskopos protesto etti.
Suspend the manager, forget the archbishop and do as you like.
Müdürün işini askıya al baş piskoposu unut ve ne istiyorsan onu yap.
Hmm. Sir, my Lord Archbishop comes to greet you.
Efendim, Lord Kardinal size hoş geldiniz demeye geldi.
My Lord Archbishop... will Your Grace persuade the queen... to send the duke of York unto his princely brother presently?
Lord Kardinal lütfen Kraliçe'ye gidip York Dükü'nü derhâl ağabeyine göndermesini söyler misiniz?
My Lord Archbishop.
Sayın Başpiskopos?
Pimen, the Archbishop of Novgorod :
Novgorod'un başpiskoposu, Pimen :
What is Archbishop Pimen's man doing amongst the servants?
Başpiskopos Pimen'in adamının, hizmetçilerin arasında ne işi var?
As a representative of the Archbishop, I must ask you, Sister Luke... if you are doing this of your own free will?
Başpiskoposu temsilen, Size sormam gerek, Rahibe Luke... bunu özgür iradenizle mi yapıyorsunuz?
The archbishop's office, sir.
Başpiskopos'un ofisi, efendim.
Since the Archbishop explained it to me.
Başpiskopos bana açıkladığından beri.
The archbishop has also forgotten all the favors my husband did to him.
Başpiskopos da kocamın ona yaptığı onca iyiliği unuttu.
That belongs to His Beatitude... the Greek Orthodox Archbishop of Cyprus.
Ah, o. Kıbrıs'taki Yunan Ortodoks Başpsikoposu'na ait.
"These are nice fat ones, for this the archbishop will bless you."
Bunlar için psikopos seni takdis edecek. "
But that crucifix was blessed by the Archbishop himself.
Fakat o haç Başpiskopos tarafından kutsanmıştı.
The archbishop and others did.
Baş piskopos ve diğerleri gördü.
The Archbishop...
Başpiskopos...
The young sovereign is presented to the archbishop of Canterbury who asks her the ritual questions.
genç kraliçe Canterbury'nın başpiskopos'a tanıştırılmış, ona ayine ait soruları soruyor.
If Archbishop saw it, he would've thrown me into the bonfire.
Senin arkadaşın başpiskopos ne düşünecek acaba? Beni doğruca engizisyona yollayacaktır.
The Archbishop's guards are after me.
- Başpiskopos ve adamları peşimdeler.
- Where these Archbishop's men?
O muydu başpiskoposun adamlarımıydılar? - Hayır, kralın askerleri.
Archbishop himself was against the death penalty!
- Kendisi Toulouse Başpiskoposuf Ölüm cezasına karşıdır. Bourie çağırıyor!
Did you love Gwendolen, Archbishop?
Gwendolen'i sevmiş miydin, başpiskopos?
Just a moment, Archbishop.
Bir saniye başpiskopos!
He'll checkmate the lot of you, even you Archbishop.
Birçoğunuzu mağlup edecek, Seni bile başpiskopos.
Peyrac is locked in Bastille by the order of Archbishop.
Peyrac başpiskopos yüzünden Bastille'de
But Archbishop wanted a symbolic punishment.
Başpiskopos için sembolik bir ceza yeterli olurdu.