Aren't you afraid tradutor Turco
596 parallel translation
Aren't you afraid here with all these dreadful characters?
O korkunç insanlardan korkmuyor musun?
Aren't you a trifle afraid, Monsieur? How do suppose those eyes will regard you when the brain is able to understand?
Akıl idrak ettiğinde, bu gözler size nasıl bakar sanıyorsunuz?
Aren't you afraid you'll burn out a tonsil?
Aman bademciklerini paralama.
Aren't you afraid of anything, Concha?
Hiçbir şeyden korkmuyor musun Concha?
You're afraid of me, aren't you?
Benden korkuyorsun ; değil mi?
You really like me, and you're afraid to admit it, aren't you?
Benden hoşlanıyorsun ve bunu kabul etmekten korkuyorsun, değil mi?
Aren't you afraid you're not strong enough yet?
Yeterince güçlenmediniz diye korkmuyor musunuz?
Aren't you afraid to leave?
Gitmekten korkmuyor musun?
You aren't afraid, are you?
Korkmuyorsun, değil mi?
Aren't you ever afraid of anything?
Şimdi herhangi birşeyden korkuyormusun?
Aren't you afraid you'll put your eyes out reading like that upside-down?
Tepe taklak okurken gözlerin şaşı olacak diye korkmuyor musun?
You aren't afraid for me, are you?
Benim için endişelenmiyorsun değil mi?
Aren't you afraid of that?
Bundan korkmazmıydınız?
I say, aren't you rather afraid that the prisoner, shall we say, might bolt?
Peki, mahkûm adayının tabanları yağlamasından hiç korkmuyor musunuz?
You'll see men who aren't afraid to look death in the face with pride.
Ölüme meydan okuyan erkekler göreceksiniz.
You're afraid, aren't you?
Korkuyorsun, değil mi?
Aren't you afraid you'll have a headache, working so long?
Çok çalışmaktan başının ağrımasından korkmuyor musun?
My uncle's opinions aren't average, and I'm afraid they wouldn't help you a bit.
Dayımın ortalama fikirleri yok ve korkarım sizin işinize yaramaz.
Aren't you afraid to stay here?
Burada kalmaktan korkmuyor musunuz?
Aren't you afraid to stay here alone with a criminal?
Burada bir caniyle yalnız kalmaktan korkmuyor musun?
Aren't you afraid of the police?
Polisten korkmuyor musunuz?
Aren't you afraid the others will think your playing inappropriate.
Diğerleri piyano çalmanızı uygun bulmaz diye endişe etmiyor musunuz?
- You aren't afraid of the bulls?
- Boğalardan korkmuyorsun, değil mi evlat?
You're afraid of the truth, aren't you, Ruth?
Gerçekler seni korkutuyor, öyle değil mi Ruth?
You aren't afraid of a little competition, are you, Brick?
Biraz rekabetten korkmadın değil mi, Brick?
Aren't you afraid I may be out of my depth?
Eminim. Benim boyumu aşacağından korkmuyor musun?
Aren't you afraid with the young general that you've let a cuckoo into your nest?
Yanınıza generalin oğlu gibi bir kaçığı aldığınız için endişe etmiyor musunuz?
Aren't you afraid to return, Tiko?
Geri dönmekten korkmuyor musun, Tiko?
- Aren't you afraid you'll lose your shirt?
Çamaşırlarına kadar kaybedersin diye korkmuyor musun?
Aren't you afraid if I go to the police?
Polise gitmemden korkmuyor musun?
Aren't you afraid I might not come back?
- Geri gelmem diye korkmuyor musun?
Aren't you afraid they might recognize me if I drive?
Ben kullanırsam beni tanıyacaklarından korkmuyor musun?
-... aren't you afraid?
- Korkmuyorum.
Aren't you afraid of the cops?
Polislerden korkmuyor musun?
Aren't you afraid of tomorrow?
Yarından korkmuyor musun?
Aren't you afraid of the life you are choosing?
Seçtiğiniz hayattan korkmuyor musunuz hanımefendi?
Aren't you afraid to turn the stoolie loose on the compound?
Pisliğin serbest kalmasından korkmuyor musun?
But aren't you afraid, Billy, that when our little party doesn't show up on the date you said, aren't you a teeny bit afraid that your friend might use that as an excuse to begin negotiations elsewhere?
Peki sen Billy, küçük grubumuz söylediğin tarihte ortaya çıkmadığında arkadaşının başka birileriyle anlaşmak için bunu bahane olarak kullanabileceğinden birazcık da olsa korkmuyor musun?
You aren't afraid of me, are you?
Seni korkutuyor muyum?
You're afraid of killing Attila's woman, aren't you?
Atilla'nın kadınını öldürmekten korkuyorsun, değil mi?
Grandpa, aren't you afraid of dying?
Dede, ölmekten korkmuyor musun?
Pardon my question, aren't You afraid of my "Rufle"?
Bu soruyu sorduğum için kusura bakmayın ama elimdeki sopadan korkan var mı?
I said, aren't You afraid of my "Rufle"? !
Sopadan korkup korkmadığınızı sordum size.
Aren't you afraid to come around here again?
Tekrar buraya gelmek seni korkutmuyor mu?
Aren't you afraid of... this thing?
Bu şeyden korkmuyor musunuz?
Aren't you afraid?
Korkmuyor musun?
- Aren't you afraid I might try to escape?
- Kaçmaya çalışabileceğimden korkmuyor musunuz?
Tell me, aren't you afraid you'll get it dirty... or that you'll fall and scuff those new shoes?
Elbiseni kirlenmekten veya düşüp yeni ayakkabılarını eskitmekten korkmuyor musun, tatlım?
Sasha, aren't you afraid of your life?
Derdin ne, Saşok? Gençliğine acımıyor musun?
Aren't you afraid of ambush?
Yolda pusuya düşmekten korkmuyor musunuz?
Aren't you afraid you might find me a bit rusty?
Paslanmış olmamdan korkmuyor musun?
aren't you 6426
aren't you sweet 50
aren't you clever 17
aren't you cold 71
aren't you hot 24
aren't you tired 48
aren't you eating 23
aren't you excited 41
aren't you curious 39
aren't you hungry 75
aren't you sweet 50
aren't you clever 17
aren't you cold 71
aren't you hot 24
aren't you tired 48
aren't you eating 23
aren't you excited 41
aren't you curious 39
aren't you hungry 75