As a matter of fact tradutor Turco
3,848 parallel translation
As a matter of fact, they were so busy fighting with one another to even care.
Aslına bakarsan, birbirleriyle kavga etmekle öyle meşguller ki, bununla ilgilenmiyorlar bile.
As a matter of fact, we know quite a few people who have it, no?
Aslına bakarsanız, buna sahip olan epey bir kişi tanıyoruz, değil mi?
As a matter of fact, it doesn't.
Aslına bakarsan getirmedi.
As a matter of fact he was happier than he'd been in a long time.
Hayır. Aslına bakarsan uzun zamandır olduğundan çok daha mutluydu.
As a matter of fact, before his wife was killed, he was my top suspect.
Aslında eşi öldürülmeden önce en büyük şüphelim oydu.
Well, as a matter of fact, cheekbones, I've got myself a proper job.
Aslına bakarsan elmacık kemikli, doğru düzgün bir iş buldum bile.
As a matter of fact, they've got a new world gas range.
Aslında, havagazı fırınları var.
As a matter of fact, I have given it a lot of thought.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bu ihtimali ciddi ciddi düşündüm.
Well, as a matter of fact...
Aslına bakarsak...
As a matter of fact, we do.
Aslına bakarsan var.
As a matter of fact, I do.
- Aslına bakarsan, geldi.
As a matter of fact, he never talked about much of anything with me.
İşin aslı, benimle hiçbir konu hakkında konuştuğu yoktu.
Can't write either, as a matter of fact.
Doğrusu yazmayı da bilmiyoruz.
As a matter of fact...
Doğrusu biraz...
As a matter of fact, they've already upped them to the negotiating position.
Aslına bakarsan, uzlaşma ihtimaline karşı suçlamalarını arttırdılar bile.
As a matter of fact, I am.
İşin doğrusu, özledim.
Oh, yes, I do as a matter of fact.
Evet. Aslına bakarsanız biliyorum.
As a matter of fact, it is about my tits, Dad.
Aslında sebebi memelerim baba.
As a matter of fact, this is gonna be Gribbletastic. Yeah! I don't know, Gribble.
Aslında bu Gribbleteşem olacak.
As a matter of fact, this is gonna be... Gribbletastic.
Aslında bu Gribbleteşem olacak.
Yeah, I do, as a matter of fact, Susan.
Evet, aslında sana bir şey sormak istiyorum Susan.
Yes, as a matter of fact he did.
Evet, aslına bakarsan bunu yaptı.
As a matter of fact, FLN uses the clandestine cell system.
Doğruyu söylemek gerekirse, FLN gizli hücre sistemini kullanıyor.
As a taxpayer, I'd like to lodge a complaint, as a matter of fact.
Vergisini ödeyen bir vatandaş olarak bu durumdan şikayetçi olabilirim. Şunu dinleyin.
Well, as a matter of fact, there is.
İşin doğrusu bir şey var.
Well, yes, as a matter of fact.
Evet, gerçekten de öyle.
As a matter of fact, so am I. What room are you in?
İşin aslı ben de! Hangi odadasın?
As a matter of fact, I think you'll start noticing a few more changes around here.
Aslında sanırım buralarda birkaç değişiklik daha görmeye başlayacaksın.
As a matter of fact, I don't even think I'm going home tonight.
İşin aslı akşama eve gidip gitmeyeceğimi de bilmiyorum.
As a matter of fact, he's not even here.
İşin gerçeği burada bile değil.
As a matter of fact, I do, smart guy.
Doğrusunu istersen var, zeki çocuk.
AS A MATTER OF FACT, I'M PRETTY DAMN HAPPY RIGHT NOW.
Aslında, Allah kahretsin ki şu an çok mutluyum.
As a matter of fact, yes.
Aslında evet.
As a matter of fact, I was.
Aslına bakarsan, onunlaydım.
Red oak, as a matter of fact.
Aslına bakarsan, kırmızı meşe.
As a matter of fact, I do.
Aslına bakarsan yaparım.
As a matter of fact, she showed him a large manila envelope full of papers from her lawyer that she was going to sign.
Aslına bakarsan ona avukatının imzalaması için hazırladığı evraklar bulunan büyük bir zarf göstermiş.
As a matter of fact, I did.
Aslında bahsettim.
Well, yes, Will, as a matter of fact, there was... there was one moment.
Aslında oldu Will, gerçeği söylemek gerekirse, bir... bir an vardı.
Yes, as a matter of fact, but while the New Directions!
Aslında evet, New Directions Ulasal yarışma için hazırlanırken,
As a matter of fact, yes.
Aslında evet, öyle.
Well, uh, as a matter of fact...
Aslına bakarsan...
I've been working in New York with Jon Batiste, as a matter of fact, yeah.
Doğrusunu istersen, New York'ta Jon Batiste'le çalışıyorum. - Ama akraba değiliz.
As a matter of fact, they owned slaves.
Hatta kendi köleleri vardı.
As a matter of fact, it is.
Gerçeği söylemek gerekirse, olacak.
As a matter of fact, I am.
- Aslına bakarsan, suçluyorum.
Well, as a matter of fact it is a little bit of an inconvenience, yes.
Evet, aslına bakarsanız biraz zorluk çıkardınız.
As a matter of fact...
Benle ilgili bildiğiniz birşey var mı
As a matter of fact I fired a few people over your projections.
Önerilerini görünce birkaç kişiyi işten çıkardım.
As a matter of fact, it was Damian who turned him in to the headmaster for stealing. No.
Hayır.
As a matter of fact, I do.
- Aslına bakılırsa evet.