Asl tradutor Turco
141,853 parallel translation
And it wasn't that she didn't recognize me.
Beni tanımadığı için değildi aslında, bu korkması.
Yeah, well...
Aslına bakarsanız...
Uh, I'm not...
Ben aslında...
Yeah, look, actually, I was just on my way...
Evet, bakın, aslında ben tam çıkmak...
They think I'm crazy, and if I say, " you know what?
Benim deli olduğumu düşünüyorlar ama ben " Aslında var ya...
Uh, I'm actually not joking.
Aslında şaka yapmıyorum.
And she's actually really sweet.
Ve aslında çok tatlı.
Well... you know, a lot of things don't feel right that you get used to.
Aslında birçok şey biliyorsun kötü hissetmene gerek yok. Alış.
The fact is I've finally gained Huntley's trust.
Aslında Huntley'in güvenini kazandım.
Actually, it's Jamie, not James.
Aslında, Jamie, James değil.
No, actually, I did go out, but I came home first because I forgot to bring a change of clothes.
Hayır, aslında, dışarı çıktım, ama önce eve geldim çünkü kıyafet değiştirmeyi unutmuştum.
Michael Farmer was actually admitted to City General Hospital on the night Leonie Collersdale disappeared.
Michael Farmer aslında Leonie Collersdale'in ortadan... kaybolduğu gece City General Hospital'a kabul edildi.
Actually it's evidence he might have been in contact with a black item of clothing, and as the jacket was never found, we have no definitive match to the one used in the abduction, added to which,
Aslında, ceket hiç bulunmadığı için, sadece siyah.... bir giysi ile temas halinde olabileceğinin kanıtı. Tek bir elyafın, kaçırılmada maktul tarafından giyilen elbiseye.... bulaşması için gerek duyulan, kesin bir tutarlı uyumluluk yok.
- very close indeed.
- Aslında çok zor.
In fact, two cases.
Aslında bu iki dava.
'In fact, she was instrumental in the charging of Hana Reznikova.'
'Aslında, Hana Reznikova'nın suçlamasında etkin davrandı.'
Actually, it's a wilful effort to bury allegations of wrongdoing, and, to cap it all, the only department that's trying to get to the truth, mine, is the one that's been recused!
Aslında, haksızlığa uğradığını ispat etmek için art niyetli bir çaba var, Ve teşkilatı korumak için gerçeğe ulaşmaya çalışan... tek bölüm olan biz de başaramadık!
The thing is, boss, the lab's put the images through the software and there's a decent chance Arnott's attacker is the same person captured in the original sighting, the night of Leonie Collisdale's disappearance.
İşin aslı şey, patron, laboratuvar görüntüleri yazılım aracılığıyla yerleştiriyor... ve Arnott'un saldırganının, daha önce kameraya yakalanmış... olan kişi olma ihtimali var, Leonie Collisdale'in ortadan kaybolduğu geceki kamera kaydı.
Actually, with all the files being recalled, it could've fallen through the cracks.
Aslında, tüm dosyalar tekrar incelendiğinde... sızıntı olabilirdi.
All we've actually got though is he's been caught out in a lie.
Aslında elimizdeki sadece bir yalan uydurmuş olması.
Actually, no.
Aslında hayır.
Obstetrics weren't really my specialty.
Doğum, uzmanlık alanım değil aslında.
Actually, know what?
Aslında, ne biliyor musun?
Actually, could you reenter?
Aslında, yeniden girer misin?
I've actually never lived with girls before, so, I'll probably stare sometimes,'cause you're basically just like an alien from another planet.
Aslında hiç kızlarla yaşamadım, yani muhtemelen bazen bakarım çünkü başka bir gezegenden bir uzaylı gibisin.
Actually, he wouldn't.
Aslında düzeltmez.
- Yeah, I like it. She's actually British, which is impressive.
Aslında İngiliz, bu çok etkileyici.
So, it's deeper than that, really.
Aslında çok daha derin. Tamam mı?
Uh, you know what, I am actually recently separated, so...
Aslında daha yeni ayrıldım...
You know what, why don't you just...
Aslında, neden...
- Actually, I do need a neck brace.
- Aslında bana boyunluk lazımdı.
It's wolf years, actually.
Aslında kurt yılı.
The duck was... always a swan.
Ördek, aslında hep kuğuydu.
Uh, actually, no.
Aslında, hayır.
As a matter of fact, my life's great.
Aslında bakarsan, hayatım müthiş.
Your memories seem clear to me.
Hafızan net gibi görünüyor aslında.
But it was really me.
Ama aslında bendim.
Well, not myself. The... the voices.
Kendi kendime değil aslında, duyduğum seslerle konuşuyorum.
Yeah, well, that's all very good, but it doesn't really tell us what either of them were doing next.
Evet, tamam, hepsi çok güzel, ama aslında bize ikisinin bir sonraki adımda ne yaptığını anlatmıyor.
Actually, it does, sir.
Aslında anlatıyor, efendim.
In fact, when DS Arnott informed Nick that he was going to interview him in connection with Tim's death, who was the first person that Nick called?
Aslında Müfettiş Arnott, Nick'le, Tim'in ölümüyle... bağlantılı olarak görüşme yapacağını bildirdiğinde, Nick'in ilk aradığı kişi kimdi?
I just... hate feeling so far away from her.
İşin aslı.. ... ondan uzakta olmaktan hiç hoşlanmıyorum.
Did I love you... Without ever knowing... Who you truly were?
Seni gerçekten, aslında kim olduğunu bilmeden körü körüne mi sevmişim?
God's ways are mysterious indeed.
Tanrı'nın yolu aslında gizemli.
We're not really touching.
Aslında gerçekten dokunmuyoruz.
She's actually got kind of a hot bod under all that tight ass house frau bullshit.
Aslında, şu sıkı ev hanımı saçmalığının ardında seksi bir vücut varmış!
In fact, the three of you.
Aslında üçünüz için.
We're looking for him, actually.
Aslında biz onu arıyoruz.
I'm starting to wonder if she's really the right girl for you.
Sana uygun biri olup olmadığını düşünmeye başladım aslında.
It's amazing, really.
Harika bir şey aslında.
A simple "I haven't seen her" was all I...
"Görmedim" desen yeterliydi aslında...