Até tradutor Turco
9,918 parallel translation
So we all ate chocolate dreidels while Phillip cleared up his stance on Santa.
Phillip noel babanın üzerindeki lekesini silerken tüm çikolata dredidellerini yedik.
He's gonna get ate by a coyote.
Çakallara yem olacak.
I ate it in Seoul for the first time.
İlk kez Seul'de yemiştim.
I ate pork.
Domuz eti yedim.
You ate pork.
Domuz eti yedin.
He ate bacon, Maggie!
- Domuz pastırması yedi Maggie!
Yeah. He ate too much. I drank too much.
Oğlun yemeği fazla kaçırdı, ben de içkiyi.
I ate one...
Bir tane yedim.
Do you remember what you ate today?
Bugün ne yediğini hatırlıyor musun?
I know you're angry with me, but the way you ate up all that crap she was spoon-feeding you when everyone else can see...
Bana öfkeli olduğunu biliyorum ama yediğin tüm nanelerde seni o şımartıyordu.
Yeah. I just, um, ate something at lunch. It didn't agree with me.
Evet, öğle yemeğinde yediklerim midemde durmak istemiyor da.
You ate three oranges from a tree.
Bir agaçtan üç portakal yemistin.
You usually ate alone, not because people wouldn't sit with you, but because you were disgusted by the sounds they made when they ate.
Genellikle yalnız yemek yerdin, insanlar yanına oturmadığı için değil. Yemek yerlerken ki çıkardıkları sesten iğrendiğin için.
English, when was the last time you slept or ate?
English, en son ne zaman uyudun veya yemek yedin?
Uh, junkie, a woman my mom's age... she OD'd, was in her house for about a week, and the cat ate her face.
Annem yaşındaki keş bir kadın aşırı dozdan ölmüş bir hâlde, evinde bir hafta öylece durmuş ve kediler yüzünü yemişti.
And it ate plants not from this region.
... ve bu bölgeden olmayan bitkiler yemiş.
- before she ate the entire couch.
- Korsak'ın sahiplerini bulduğu için şanslıyım.
So if he didn't eat it voluntarily, it would've been very easy to hide in an oyster shooter, which was the only thing he ate or drank last night.
Eğer bunu gönüllü olarak yemediyse, istiridye içkisine saklamak çok kolay olurdu, ki bu da geçen gece yediği ya da içtiği tek şeydi.
- She ate it.
- Onu yedi.
- and she ate it.
- ve o da yedi.
I mean, we didn't... we didn't hang out after school or anything, but we ate lunch together every day for two years.
Yani şey yapmadık... Okuldan sonra falan öyle takılmadık da iki yıl boyunca her gün beraber yemek yedik.
At that time we ate sushi and chat
Chobab yerken sandalyeler hakkında konuşmuştuk.
Stupid thing ate my dollar.
Aptal şey paramı yedi.
Oh, I already ate.
Ben yemek yedim
Actually, Joy and I already ate.
Aslında biz Joy'la yemiştik.
I already ate dinner.
- Yemeğimi yedim ben.
I ate some chocolate marijuana and it's starting to kick in.
Biraz marihuanalı çikolata yedim ve etkisini gösteriyor.
Oh, and Jim's sushi from yesterday, which I ate.
Ve dünden kalan Jim'in suşisi. Onu da yedim.
Too late... these gals ate it up.
Artık çok geç. Bu kızlar onu yiyip bitirdiler bile.
You still ate it!
Ama yine de yedin onu!
How many of them ate of my blood and body?
Kaçı kanımı ve vücudumu yedi?
I teach primary school, and when one of my kids is having a bit of a day because a girl won't share her crayons or a boy ate the color blue, I take them through a relaxation exercise.
İlkokulda öğretmenlik yapıyorum ve kız öğrencilerimden biri boya kalemlerini diğeriyle paylaşmadığında ya da bir çocuk mavi boya kalemini yediğinde onlarla gevşeme egzersizleri yapıyorum.
According to the M.E., the victim choked to death on viscous matter which then ate its way through his lungs and moved onto other organs.
Adli tabibe göre, kurban yapışkan bir maddede boğulmuş. Madde daha sonra ciğerlerini delip diğer organlara yayılmış.
Well, sometimes at cheer camp, we braid each other's hair and talk about how many calories we ate.
- Bazen amigo kampında birbirimizin saçını... -... örer, kalorilerden bahsederdik.
I walked with him, ate with him, called him my friend.
Ona yoldaşlık ettim, onunla yemek yedim, ona dostum dedim.
Liv : Fun fact of zombie-ism : Knowing you're being affected by the brain you just ate
Zombi olmanın ilginç bir yanı da her ne kadar yediğin beyin yüzünden etkilensen de dürtülerini yaşamaktan alı koymuyor bu.
That the woman whose brain you ate Never had a healthy relationship in her life.
- İçimden bir his yediğin kadın beyninin doğru dürüst bir ilişkisi olmadığını söylüyor.
Yeah, they did. You just ate them all.
Verdiler aslında ama sen hepsini yedin.
I ate him, and he was delicious.
Yedim ve çok lezzetliydi.
He might, though, if he stops drinking and going to parties and sleeping all day and he plays tennis and focuses, ate right.
Bitirebilir ama partilere gidip içmeyi, bütün gün uyumayı bırakıp odaklanıp tenis oynar ve doğru beslenirse olur ancak.
I think it's something she ate.
Yediği bir şeyin dokunduğunu düşünüyorum.
But he ate it, Booth.
Ama onu yedi, Booth.
Yeah,'cause they're really ticked that I ate all their S.H.I.E.L.D. pizza bagels.
Evet çünkü onların S.H.I.E.L.D. pizza simitlerini yediğim için bana çok kızgınlar.
There's a woman who ate someone.
Birini yemiş bir kadın var.
He was either overcome by something that happened earlier, like maybe he ate something that didn't agree with him in a big way.
Daha önceden olan bir şey yüzünden de olmuş olabilir. Belki dokunan bir şey yemiştir falan mesela. Zack Blumenthal, 26 yaşında.
I didn't charge you for the fries,'cause I ate them.
Patates kızartmasını eklemedim, çünkü onu ben yedim.
I think there was some dairy in the cheesecake that I ate for breakfast.
Kahvaltıda yediğim peynirli pastada bir şeyler vardı sanırım.
... ate the Eskimo palace or whatever.
- Eskimo sarayını falan yemiş her neyse.
- It just ate chess.
- Az önce satrancı yuttu. - Ne?
A rogue program ate our drives.
Bir virüs bütün sürücülerimizi yedi.
I ate a hot dog that rolled under a car the other day.
Daha geçen gün arabanın altında bulduğum sosisliyi yedim.