English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ B ] / Backpacks

Backpacks tradutor Turco

191 parallel translation
Backpacks off!
Çantalar yere!
Carrying one of those packs... backpacks.
Şu çantalardan birini taşıyordu. Bir sırt çantası.
We're always talking over suitcases and backpacks or holding little sandwiches in our hand.
Tek konuştuğumuz şey valizler, bavullar veya yiyebileceğimiz küçük sandviçlerdir.
I'm curious, Sergeant, why you didn't search their backpacks.
Neden sırt çantalarına bakmadınız.
Okay, backpacks. Come on, do it.
Tamam sırt çantalarınızı verin.
Billowing backpacks, Radioactive Man!
Pelerinini dalgalandır, Radyoaktif Adam!
The shit was in their backpacks.
O lanet şey sırt çantalarındaymış.
We ordered the same catalogues..... and, flipping through the pages, we hiked through passes with the girls,..... stopping every now and then to help them with their backpacks,..... placing our hands on their warm, moist shoulders... .. and gazing off at papaya sunsets.
Biz de aynı katalogları sipariş ettik ve sayfaları çevirerek kızlarla tozlu geçitlerde dolaştık ara sıra durarak sırt çantalarına yardım edip ellerimizi onların sıcak, nemli omuzlarına koyarak papaya renkli günbatımlarına dalarak gezdik.
There's no reason for this many backpacks.
Bu kadar çantaya hiç gerek yok.
Hey, backpacks.
Hey, çantalar.
Backpacks, wine, cheese... and no more stinking, reeking Dr. Pavone.
Sırt çantası, şarap, peynir ve leş gibi sigara kokan Dr. Pavone olmaz.
You guys, go get your backpacks on and I'll write you a note.
Gidin. Sırt çantalarınızı alın. Gidin.
These are the ones who carry their babies around in these backpacks or front packs or slings, or whatever these devices are called, that are apparently designed to leave the parents'hands free to sort through high end merchandise
Bunlar bebeklerini şu sırtçantalarında veya önlerinde, anne kucağında, ya da ismi herne ise olan o şeyde taşıyanlar, Görünen o ki, bu alet ebeveynlerin eli rahat olsun da yukarıdaki şeyleri rahatça alabilip platin kredi kartlarına rahatça uzansınlar diye tasarlanmış.
WHY DON'T YOU GIRLS RUN UP AND GET YOUR BACKPACKS, OKAY?
siz ikiniz yukarı koşup çantalarınızı getirin, tamam mı?
I need your backpacks, your books, and your cheat sheets on the floor.
Sırt çantalarınızı, kitaplarını, kopyalarınızı yere koymanızı istiyorum.
COME ON, GUYS. RUBY'S GONNA BE LATE FOR SCHOOL. WOULD YOU GRAB YOUR BACKPACKS, PLEASE?
Ömer Ekmekçi İyi seyirler hadi millet, Ruby okula geç kalacak çantalarınızı alır mısınız lütfen?
Tomorrow we hide the guns in backpacks in the trees behind the school.
Yarın silahları okulun arkasındaki ağaçla sırt çantalarında saklayacağız.
And the- - and the little baby backpacks!
Bu ağırdı bak.
Two backpacks.
İki sırt çantası.
But we're backpacking through Europe. How're we gonna do this without backpacks?
Sırt çantamız olmadan Avrupa'yı, nasıl sırt çantasıyla dolaşacağız?
But all the time we've talked about backpacking, I never actually pictured us with backpacks. What were you picturing?
Bundan çok söz ettik, ama bizi hiç sırt çantasıyla hayal etmemiştim.
No, it's just the two of us humping our backpacks around.
Hayır, sırt çantalarımızı biz taşıyacağız.
Three backpacks and a baby carriage, each large enough to hold enough C-4 to level a city block.
3 çırt çantası ve bebek arabası, herbiri şehrin bu bloğunu havaya uçuracak kadar yeterli C-4 alacak kapasitede.
Backpacks on the belt. Game Boy too.
Sırtçantası ve gameboyu da koyun.
I put them in one of Bernie's old, ancient backpacks.
Bernie'nin eski sırt çantalarından birine koydum onları.
Backpacks for boys, purses for girls. Understand?
Erkeklere sırt çantası, kadınlara el çantası Anladın mı?
Okay, guys, jackets and backpacks.
Tamam çocuklar. Ceketler, sırt çantaları.
Okay, guys, hey. Go get your backpacks.
Tamam, çocuklar, hey, gidip sırçantalarınızı alın.
The goal is to give backpacks to several thousand Iraqi children.
... verdikleri zarar sonucu, binlerce Iraklı çocuk yaşamını yitirmeye devam ediyor.
They go through our rooms, our cars, our backpacks.
Odalarımızı, arabalarımızı, sakladıklarımızı hep karıştırırlar.
All backpacks or other large bags are subject to random search by the New York City Police Department.
Tüm sırt çantaları ve diğer bütün çantalar... New York City Polisi tarafından aranmaya tabidir.
Our money, our credit cards, our phones, our backpacks... our passports, everything.
Para, kredi kartlarımız, telefonlar, sırt çantaları pasaportlarımız, her şeyi işte.
They'll be looking for backpacks.
Sırt çantalarına bakıyor olacaklardır.
There's also packing and tags from 4 new backpacks.
Ayrıca 4 yeni sırt çantasına ait paket ve etiketler var.
- Backpacks?
- Sırt çantası mı?
- You didn't have backpacks or buses or electricity.
Sırt çantası, otobüs veya elektrik yoktu.
Six Mexican bangers wearing backpacks.
Sırt çantası taşıyan 6 Meksikalı.
Walker's corporate reforms might play if he were selling backpacks online, but he's swimming in the deep end, and the neophyte seems ill-equipped To run a corporation the size of amerimart.
Online sırtçantası satıyor olsaydı, Walker'ın anonim şirketi işe yarayabilirdi ama o diplerde yüzüyor, ve o acemi Amerimart gibi büyük bir şirkette olmak için fazla tecrübesiz.
Backpacks? No, why?
Sırt çantası mı?
Why would we search the backpacks?
Hayır, neden? Neden arayalım ki?
Start carrying kiddy backpacks!
Çocuk çantaları taşımasana artık!
No, I got a special deal today for girls with backpacks.
Hayır, bugün sırt çantalı kızlara çok özel bir tarifem var.
I would show up at a fund-raiser in the same suit that I wore to the previous night's fund-raiser, and sometimes my wife and i would even bring the kids, strapped to us those backpacks.
Bir önceki gecenin fon toplamasında giydiğim kıyafeti ertesi günkü fon toplamada giyerdim. ve bazen karımla birlikte arkamıza sarılmış olarak çocuklarımızı bile getirirdik.
Your broken spirit. And these giant backpacks.
Senin çökmüş ruhun ve şu kocaman sırt çantaları.
Go put your backpacks away, and aunt Terry will give you more candy. Awesome!
Çantalarınızı bırakın hadi, Terry teyze daha çok şeker verecek.
Baby, get your backpacks over there.
Bebeğim, giy çantanı hemen.
And just live out of backpacks and see the whole world.
Sırt çantalarımızı alıp dünyayı dolaşabiliriz.
I felt like a little sneak just digging through their backpacks, waiting until they left the room... and the good news is, mrs.
Sırt çantalarından içeri sızıp, onlar odayı terk edene kadar bekleyen küçük bir yılan gibi hissettim...
They were found with lock picks, crowbars, cable cutters and backpacks full of school computer equipment.
Üzerlerinde bulduklarımız, maymuncuk, kazma, levye, kablo kesiciler ve bir de okul bilgisayar malzemeleri dolu çantalar.
- With shiny shoes and your backpacks in order!
- Bunu kim yaptı?
I didn't see any abandoned bags or backpacks. Well, maybe he stashed it.
Belki de saklamıştır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]