English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ B ] / Bag him

Bag him tradutor Turco

3,367 parallel translation
Lourdes, bag him.
- Lourdes, Yüzbaşıyı tut.
But the world will never forgive him for this grave sin.
Ama dünya onun bu günahını asla bağışlamaz.
Damn, got him in a body bag already.
Ceset torbasına koymuşlar bile.
You mean about him being a V fiend?
V bağımlısı olmasını mı diyorsun?
It was a stroke brought on by his drug use, and if you yell at him, he could have another one.
Uyuşturucu kullanması, krize neden olmuş. Ve eğer bağırırsan, bir kriz daha geçirebilir.
I never should have yelled at him.
Ona hiç bağırmamalıydım.
The guys told me that they were screaming and yelling at each other and that Carney threatened him.
Adamların dediğine göre birbirlerine bağırıp çağırıyorlarmış ve Carney onu tehdit etmiş.
Forgive me if I didn't take him out back and shoot him.
Onu dışarıya çıkarıp vurmadığım için beni bağışlayın.
And he fights round after round as a righty until Burgess Meredith shouts, "Now," and Rocky comes at him with his left.
O da tüm roundlar boyunca sağ eliyle dövüştü ama sonra Burgess Meredith "Şimdi!" diye bağırdı ve Rocky sol eliyle vurdu.
Don't yell at him.
Ona bağırma!
He said he was going to fire me for yelling at him.
Ona bağırdığım için beni kovacağını söyledi.
My association with the club, they won't let me near him.
Kulüple olan bağım yüzünden onun yanına yaklaşmama izin vermezler.
I just remember him yelling, "it's flu season. Stop fingering my mojito."
Sadece Louis'in "grip mevsimi, mojitomu parmaklama" diye bağırdığını hatırlıyorum.
All right, well, listen, you're my fiancée now, so, uh... if you want me to forgive him, I, uh, I will.
Artık nişanlımsın, yani eğer onu bağışlamamı istersen, bağışlarım.
I-I will forgive him.
Bağışlarım onu.
I was standing across the street yelling at him to wake up when the first rocket went off, followed by 800 Roman candles.
İlk roket havaya uçtuğunda sokağın karşısından onu uyandırmak için bağırıyordum. Sonra 800 maytap daha patladı.
Some useless man is shouting at him, why are you silent?
işe yaramaz adamın teki ona bağırıyor, Neden bu kadar sesizsin?
Have pity on him and the others!
Onu bağışlayın.
I told him I'm addicted to pedicures and he told me he lost his virginity to his cousin.
Ben ona pedikür bağımlısı olduğumu söyledim o da bana bekaretini kuzeniyle sevişince kaybettiğini falan.
You know, when I saw him the next night, it was like this bond had been cemented between the two of us.
Biliyor musun? Onu sonraki gece gördüğümde aramızdaki bağ kemikleşmiş gibiydi.
There is one young lady with whom Jackson shared a real bond, one person who can save him.
Jackson'u kurtarabilecek, aralarında gerçek bağ bulunan genç bir hanımefendi var.
How dare he demand that I throw him a party when all people wanna do is scream and cry? !
Tüm insanlar bağırıp ağlamak isterken nasıl olur da parti yapmamı isteyebilir?
That was him who dropped the bag off?
Çantayı bırakan o muymuş?
Roya asked me to move him... on the day of that fund-raiser I missed.
Katılamadığım şu bağış toplantısının olduğu gün Roya onu götürmemi istedi.
I put my camera up to my face and he tried to move his head, this soldier, but his eyes were screaming at me not to photograph him, so I took my camera and went somewhere else.
Makinemi yüzüme doğru kaldırdım ve bu asker kafasını kaldırmaya çalıştı fakat gözleri "Beni çekme" der gibi bağırıyordu bu yüzden kameramı aldım ve başka yere doğru gittim.
He got those big puppy dog eyes, like I yelled at him or something.
Büyük zavallı köpek bakışı vardı, sanki ona birşeyden dolayı bağırıyormuşum gibi.
Actually, this bag was a personal gift from Raf after I wrote an article on him.
Aslında, Bu çantayı Raf bana onunla ilgili..... makale yazdıktan sonra vermişti.
He gave you a donation so that you would leave him alone.
Onu rahat bırakman için sana bağışta bulundu.
But now, I lost my connection to Him.
Ama şimdi, onunla bağımı kaybettim.
If it bothers him so much when you scream, why do you scream so much?
Bağırman onu rahatsız ediyorsa eğer, neden bu kadar çok bağırıyorsun?
♪ Cry anymore ♪ I held him for a few minutes, and then I donated his organs.
Beş dakika kucağımda tuttum ve sonra organlarını bağışladım.
He screamed the whole time, it's time for him to get out of his box.
Boyuna bağırıyordu. Zavallı kedicik. Kutudan çıkartma zamanı geldi.
Brady here got hold of the bag of marbles, which I left on my desk, and, uh, research papers, and he took them with him to school, the little devil.
Brady, masamın üzerinde dosyaların arasında bıraktığım misketleri alıp okula götürmüş seni ufak şeytan seni.
The moment you're on the platform, drop your bag, try to slow him down.
Perondayken çantalarını düşür, onu yavaşlatmaya çalış.
Scream blue murder and get the guards on him in no time.
Yüksek sesle bağır, görevliler o sırada gelir.
I yell at him, "Hey, get the hell out of my barn!"
"Ahırımdan defol!" diye bağırdım.
Gates hinted there was a financial connection from Jackie to him.
Gates, Jackie'yi kendisine baglayacak mali bir bag olabilecegini ima etti.
Charles Zappa. Says a male black, early 20s, wearing a white T-shirt, put a gun on him and swiped his bag coming off the number six train.
Altı numaralı trenden çıkan beyaz tişört giymiş, 20 yaşından küçük zenci bir erkeğin kendisine silah çektiğini ve çantasını çaldığını söylüyor.
And I can hear him yelling!
Bağırışmalarını duyabiliyorum!
Some workers heard screaming, called it in. Couple of unis took a look around, and they found him back here.
İşçiler bağırışmalar duyup ihbar etmişler.
If you were the one who had married him and - forgive the macabre turn, Miss Glendenning - if you had died, what kind of man would that make him if he all-too-easily forsook you?
Eğer onunla evlenen kişi siz olsaydınız ve teşbih için bağışlayın Bayan Glendenning, ölmüş olsaydınız ve sizi hemen unutsaydı nasıl bir adam olurdu?
And we had hoped by coming here we could u-unconnect him.
Ve buraya gelerek bu bağı koparabileceğimizi düşünmüştük.
It must be the connection between him and the crew from the Zeeland ship.
Bu adamla Zeeland'in gemisinin tayfası arasında bir bağ olmalı.
- Why are you screaming at me, I told him so?
- Neden bana bağırıyorsun, ben de öyle söyledim? Bunu bilerek yapıyor.
I once saw him yell at Phyllis for sneezing wrong.
Bir defasında yanlış hapşırdığı için Phyllis'e bağırdığını gördüm.
Please, sir, spare him.
Lütfen efendim, canını bağışlayın.
He got in the doctor's face, called him a liar and accused him of giving him the runaround.
Doktorun suratına yumruk attı, yalancı diye bağırmaya başladı ve.. ... kendisini başından savmakla suçladı.
Heck, yeah, I yelled at him.
Evelallah bağırdım tabii.
Didn't matter how much he wanted, or how out of control his addiction was, you just kept selling to him.
Ne kadar istediğinin önemi ya da bağımlılığın ne kadar kontrol dışı olduğunun önemi yoktu sen sadece ona satmaya devam ettin.
Well... by the time I got there, traffic's backed up half a mile, everybody's yelling at him.
Oraya vardığımda, 800 metrelik trafik kuyruğu oluşmuştu. Herkes Phil'e bağırıyordu.
I stabbed him in the neck last night, so forgive me if I'm not in the mood to listen you try to talk your way out of this.
Dün gece onun boynuna bıçak sapladım. O yüzden, seni oturup dinleyecek havamda olmadığım için lütfen beni bağışla.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]