English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ B ] / Baggage

Baggage tradutor Turco

1,358 parallel translation
Little baggage.
Küçük şımarık kadın.
I'm just so tired of being around human beings and all their baggage.
İnsanoğlu ve önemsiz sorunlarıyla uğraşmaktan sıkıIdım.
- Maybe.. maybe someday when I deal with my baggage maybe this can work out.
- Belki bir gün bu sorunlarımın üstesinden gelirsem bunu yürütebiliriz.
Ms. Price tried to get to baggage claim headfirst.
Bn. Price bagaj sırasının başına geçmeye çalışmış.
- Honestly, he disliked baggage.
Doğrusu şımarık kadınları sevmezdi.
- Divorced men do come with baggage. Baggage is one thing.
Evet, boşanmış erkekler yumurta küfesi gibidir.
First, the theft of my baggage including my memoirs, on which I spent countless hours.
Önce eşyalarım çalındı. Onca emek verdiğim günlüğüm de içindeydi.
Prepare the baggage.
Yükü hazırlayın.
Where is your baggage?
Senin bagaj nerede? ;
There will be a wagon for your personal baggage.
Eşyalarınız için bir araba ayrılacak.
The few valuables I have, they are in my blue briefcase in the baggage room.
Savaştan önce Hitler'in yaptığı her şey doğruydu. Alman halkı bunu biliyor. Bir gün, bunu hatırlayacaklar.
Please have your baggage ready for inspection.
Kontrol için bagajlarınızı hazırlayın lütfen.
Because it was never real.Plus, a divorce, I'd have baggage.
Çünkü hiçbir zaman gerçek değildi. Ayrıca, bir boşanma, kamburum olurdu.
Yes, carrying the emotional baggage of half of the city.
Evet, yanımda da şehrin yarısının duygu yükünü götürdüm.
Well, every new relationship has baggage,
Her yeni ilişki yanında yüklerle gelir.
Talk to Noel about his life... about his feelings and just leave your own baggage out of it.
Noel'la konuş, hayatı duyguları hakkında ve kendi dertlerinden bahsetme.
All that baggage, looked like it was for good.
Bütün bavullarını almıştı. Temelli gidiyordu.
- The man's got a lot of baggage, Mom.
- O çok şey yaşamış biri, Anne.
children and women with emotional baggage first.
Kaçacak yer yoktu. Çocuklar ve hassas durumdaki kadınlar öncelikliydi.
Eh, too much baggage.
Çok yaşlı.
And your father and I will help you with your stretching. I just wanna say, if you do the one where you throw your legs over your head, all baggage must be completely stowed.
Bacaklarını omzuna attığın hareketten yaparsan bagaj iyi yerleştirilmiş olmalı.
A damaged cop shouldering some heavy baggage.
Omuzunda ağır yük olan acılı bir polisi.
They can arrest your baggage, not you.
Seni değil, eşyanı tutuklarlar.
Unattended baggage will cause a security alert.
Başıboş bavullar güvenlik alarmına neden olacaktır.
Baggage?
Bavulun falan?
I watched every piece of baggage come off.
İnen her bir çantaya baktım.
Please store carry-on baggage
Lütfen bagajlarınızı yerleştiriniz.
So be prepared, be enthusiastic, and leave your bullshit attitude and baggage at the door, because we don't need it! Hey, you guys! Everybody focus up!
Hazırlanın, hevesli olun ve saçmalıklarınızı kapıda bırakın.
Put your baggage on the ground
Torbalarınızı yere koyun.
I'll see to your baggage
Yük arabanızı alıyım. Tabi ki.
They can arrest your baggage, not you.
Eşyalarını tutuklayabilirler, seni değil.
I gotta dump this Perseid baggage into a file.
Perseid'in bagajındakileri düşürmek için dosya aktarmalıyım.
If you do it again, you will be dismissed, bag and baggage.
Bunu tekrarlarsan kovulursun, pılını pırtını toplayıp sokaklara geri dönersin.
A baggage handler for Blue Star Airlines.
Blue Star Havayolları için bagaj kontrolü yapıyor.
- Listen, you tin-eared piece of baggage.
- Beni dinle, sağır haspa.
I know that I have baggage from my past relationships, but so do you.
Geçmiş ilişkilerimden kaynaklanan sorunlarım olduğunu biliyorum ama senin de var.
For such a short trip, you sure brought a lot of baggage.
Kısa bir gezi için çok fazla bagaj getirmişsin.
We all have our baggage.
- Hepimiz yükümüzü aldık.
From all you've told me about your parents... there's so much baggage between you guys.
Ailen hakkında bana anlattıklarına bakılırsa aranızda çok fazla duygusallık var.
She does bring her own unique set of baggage into the mix.
Gerçi bu karışıma kendine özgü tavırlarını da ekliyor.
Right now, we've got some baggage to claim.
Şimdi halletmemiz gereken bir şey var.
- Nice to meet you. Let's get down to the baggage claim, Kyle.
Haydi bagajları alalım Kyle.
Listen, I was telling your buddy here that... I'm trying to lose some excess baggage.
Bak, ben buradaki arkadaşına diyorum ki ben birkaç fazlalıktan kurtulmaya çalışıyorum.
Put him with the baggage porters.
Onu yük taşıyanların yanına götür.
Baggage porter!
Yük taşıyıcı!
Airport shuttles are located outside the baggage claiming area.
Havalimanı servis araçları bagaj teslim alanının dışındadır.
A misplaced key to a safe-deposit box, a certified check in tomorrow's mail, or a baggage claim ticket tucked in a paperback.
Kiralık bir kasanın yeri bilinmeyen anahtarı, yarınki postayla gelecek bir banka onaylı çek, veya cep romanına tıkıştırılmış bir bagaj fişi.
Check the toilets, check the baggage car, pull up the goddamn carpets, but find them.
Tuvaletleri kontrol edin, bagaj vagonunu kotrol edin, lanet halıları kaldırın, bulun onları.
Leave the hostel - pick up your baggage and go straight home.
Yurdu bırak, eşyalarını topla ve doğru eve git.
Your only job is to make sure that nobody kills anybody, and even if they do, not your baggage.
Hem öldürseler bile bu senin derdin değil.
Hev, no baggage.
Eşya yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]