Balik tradutor Turco
128 parallel translation
We're not to shoot, fish, or set traps in the forest anymore.
Avcilik yapmak, balik tutmak, ormana tuzak kurmak yasak.
I won't go fool around with these fish anymore until I tell you first.
Bir daha senden izin almadan, çikip balik tutmaya da gitmeyecegim.
Would you like a fish?
Balik ister misiniz?
A little fishing accident on R and R, sir.
Istirahatte balik tutarken kucuk bir kaza oldu efendim.
Fishing on R and R?
Istirahatte balik tutmak ha?
Fish?
Balik mi?
Not fish.
Balik degil.
Hammond's a big fish compared to Uncle Jack.
Jack Amca'yla kiyaslarsan Hammond çok büyük bir balik.
Ordering : Veal chop, medium, two scrods, an order of chicken!
Dana pirzolasi, orta pismis, iki balik, bir piliç siparisi!
One scrod underdone.
Bir balik, az pismis.
May the extreme left forgive history but if the guerrillas are like fish in water it's a bit thanks to Sweden.
Asiri sol, tarihi affetsin ; ama gerillalar suda balik gibiyse bunu biraz isveç'e borçluyuz.
The kids who found her were fishing near Wykagil.
Wykagil'de balik tutan çocuklar onu bulmuslar.
You think you're fucking special, whitefish?
Kendini ozel biri mi saniyorsun beyaz balik?
Come on! Hey, fish, straight ahead.
Dogru yuru beyaz balik!
THE CHERRYL HOLE IT SMELLS FISH.
CHERLY'NİN DELİĞİ BALIK KOKUYOR
You know, fish, chips, cup of tea bad food, worse weather, Mary-fucking-Poppins.
Bilirsin, balik, patates kizartmasi, cay kotu yemek, daha da kotu hava, Lanet olasi Mary Poppins.
How about fishing?
peki ya balik?
Plenty more naked fish in the cupboard.
Dolapta bir sürü çiplak balik var.
Are you trying to comfort me by telling me There's plenty more fish in the toilet?
Beni tuvalette bir sürü balik oldugunu söyleyerek teselli etmeye mi çalisiyorsun?
I think what jeff is trying to say Is there are plenty more fish in the toilet of love.
Jeff'in söylemeye çalistigi, ask tuvaletinde bir sürü balik oldugu.
Fish flash in the darkness.
Karanlikta parlayan balik.
Come into my mouth, little fish!
Agzima dogru gel, kücük balik!
A satisfying meal for a fish with a highly extendible stomach.
Genis bir midesi olan bir balik icin tatmin edici bir yemek.
This is a tripod fish.
Bu üc ayakli balik.
This huge eight tonne fish feeds on plankton and nothing else.
Bu dev sekiz tonluk balik sadece planktonla beslenir.
Great schools of fish find sanctuary here.
Büyük balik sürüleri burada siginirlar.
When night falls there are fewer predatory fish around and the bryozoans emerge from their white shelters.
Gece cöktügünde etrafta daha az yirtici balik olur ve yosun hayvanlari beyaz siginaklarindan cikarlar.
They gather into a giant defensive ball of swirling fish.
Büyük bir savunma cemberi olusturan bir balik girdabi icinde toplanirlar.
But there are so many fish wintering here, over 5 billion individuals, that the losses are almost unnoticeable.
Ama kisi burada geciren cok fazla balik vardir. Bes milyardan fazla canli. Öyle ki, kayiplar neredeyse hissedilmez bile.
I'm living in a gefilte-Fish jar.
Balik kavanozunda yasiyorum.
Milk, fish, fruit, all tipped into one bucket, because the Germans use the tins to make grenades.
Süt, balik ve meyve, hepsi bir kovaya konuluyormus. Çünkü Almanlar, tenekeleri el bombasi yapmak için kullaniyorlarmis.
- That's a fish!
- Bir balik! - Oopsy.
Have some fish!
Biraz balik!
I don't eat fish!
Balik yemem!
Do you eat fish?
Balik yer misiniz?
Want fish instead?
Yerine balik ister misin?
Two orders of fish, one with extra ginger!
İki balik siparisi, bir tanesi ekstra zencefilli!
Two fish, one with extra ginger!
Iki balik, biri ekstra zencefilli!
I can teach Reggie about fishing.
Reggie'ye balik tutmayi öğretebilirim.
Surf and turf, no seafood.
Hem et hem balik. Deniz ürünü degil.
The fish show up on their own.
Balik kendisini gösterecektir.
Do you still have that singing plastic fish?
Sarki soyleyen plastik balik hala sende duruyor mu?
With what's left of its wings tucked flat against its body, enlarged feet take over, propelling it on in search of octopus, eels and small fish.
Vucuduna sikica yapisan kanadindan geriye kalanlar ve on plana cikan buyumus ayaklari yilan baligi, ahtapot ve kucuk balik avinda ona itis gucu sagliyor.
- YOU'RE NOT HUNGRY, SWEETIE?
- Ac degil misin tatlim? - Balik yemiyorum.
I'm Steve-O, and this is the Fish Hook.
Ben Steve-O, ve bu da "BALIK OLTASI".
WE MUSTDRAlN their WATER I wanted an Army lawyer :
İÇTİKLERİ SUYU KURUTMALIYIZ Ben bir ordu avukatı istedim, onlar bir öğrenci gönderiyor! GERİLLA HALKIN ARASINDA SUDAKİ BALIK GİBİ OLMALIDIR
Because they're fish.
Çünkü balik o.
Fish don't understand.
Balik anlamaz.
- Great, except I feel like a fish in a bowl.
- Harika, yalnïz akvaryumda balïk gibiyim.
This fog's as thick as bouillabaisse.
Sis, balïk çorbasï gibi yogun.
Here it goes.
Hem et hem balik.