Bandy tradutor Turco
107 parallel translation
It's no use to bandy words.
Ağız dalaşına hiç gerek yok.
I'm not going to bandy words with you at this time of night.
Gecenin bu saati sizinle ağız dalaşı yapmayacağım.
Do not bandy words with me, Mr. Keane.
Benimle ağız dalaşı yapmayın, Bay Keane.
Stop! I forbid you to bandy those names.
Bu isimleri kullanmana izin veremem.
What do you propose? That's not a word I bandy about, Professor.
Sizinle bir kelime için tartışmam Profesör.
I'll take him on myself but I can't bare bandy legged man.
Onu kendime ayarlayacağım ama çarpık bacaklı bir adama tahmmül edemem.
All splashed in blood... with his arms and his fingers and those bandy legs of his... all twisted out and writhing... like a smashed cockroach.
Şöyle yüksek bir yere.. Cılkını çıkarırdım hergelenin. Çarpık bacaklarını, yengeç kollarını..
If you must bandy names, I do wish you'd learn to pronounce them!
- Ne? Ortaya bir isim atacaksan nasıl söylendiğini öğreneceksin!
Don't bandy that about.
Bu konuda dalaşma.
My mind hath been as big as one of yours... my heart is great, my reason haply more... to bandy word for word and frown for frown... but now I see our lances are but straws.
Benim hayalim de sizinki kadar genişti, Yüreğim azmandı, aklım sınır tanımazdı, Lafa laf, surata surattı ilkem. Ama şimdi görüyorum ki, Kargılarımız birer saman çöpü.
- Don't bandy words with counsel.
- Avukatla ağız kavgası yapmayın.
I will not bandy words with a drunkard!
Bir sarhoşla ağız kavgası yapmam!
Those few seconds will not make any difference, Mr. Spock, because you and I and the rest of the crew will no longer be here to bandy it back and forth.
O birkaç saniye bir şeyi değiştirmeyecektir, çünkü atışmak için artık burada olmayacağız.
Notice the bandy legs, the strong arms.
Su çarpk bacakIara, güçIü koIIara bak.
Now that's settled, he would appreciate it if you didn't bandy his name about.
Bu artık halledildiğine göre, adını ortalık yerde pek fazla kullanmazsanız, memnun olur.
I must warn you, Chauncey's not a man to bandy words.
S ¡ z ¡ uyarayim, Chauncey lafi ev ¡ r ¡ p çev ¡ rmekten hoslanmaz.
And adenoidal typists from Birmingham with flabby white legs... Will you be quiet? ... and diarrhea trying to pick up hairy, bandy-legged, wop waiters called Manuel.
- İshalden muzdarip Birminghamlı, sarkık beyaz bacaklı lenfatik sekreterler çarpık bacaklı, esmer garson Manuel'e asılır.
- Scrawny, bandy-legged
- Sıska, çarpık bacaklı
- He wasn't bandy-legged
- Çarpık bacaklı değildi.
You mean you'd stand a chance if she had bandy legs and a hump?
Ne yani çarpık bacaklı kambur bi tip olsaydı bakmaz mıydın ona
A valiant son-in-law shalt thou enjoy, one fit to bandy with thy lawless sons!
Asilzade damadın bakalım seni ve yasaları hiçe sayan oğullarını hoşnut edebilecek mi?
I'll say you are the worst ones... But, what shit did we do?
Sen anlat yanlış olanları ben düzeltirim içkisine votka karıştırmasını Sen mi söyledin Bandy'e.
Did you know that Ted Bundy's first dog, a collie, was named Lassie?
Bandy'nin ilk köpeğinin adının Lesie olduğunu biliyor muydun? Bunu duymuş muydun?
He won a "Bandy" award for that one.
Onunla Bandy ödülü aldı.
I have not passed through fire and death to bandy crooked words with a witless worm.
Ateşten ve ölümden, beyinsiz bir solucanla hileli lâflar yarıştırmak için, geçmedim ben.
Do you think you should bandy about words you don't understand?
Anlamadığın kelimeler hakkında yorum yapmak akıllıca mı sence?
Think if we play bandy sometimes.
Bazen Hokey oynuyoruz farzedin.
You don't bandy it around as though you said,
Bunu laf kalabalığına getiremezsiniz,
Knock the bugger bandy, Seamus!
İndir yere, Seamus!
Though anyone can bandy numbers.
Tabii rakamlar değişebilir.
I don't bandy my secrets either.
Sırlarımı ben de açık etmem.
Boys, this is Petty Officer Bandy McAnsh.
Çocuklar, bu Deniz Astsubayı Bandy McAnsh.
- Thanks, Bandy.
- Teşekkürler, Bandy.
- Merry Christmas, Bandy.
- Mutlu Noeller, Bandy.
When Bandy goes out, we'll go in.
Bandy dışarı çıktığında, hep beraber içeri gireriz.
Where's Bandy and Skipper?
Bandy ve Skipper nerede?
Well, Mrs. McAnsh is a bit sick, but Bandy will be by later.
Bayan McAnsh biraz hasta ama Bandy daha sonra bir uğrayacak.
I saw Bandy giving her pills, but I never knew how bad she was.
Bandy'nin ona ilaç verdiğini görmüştüm ama hiç bu kadar kötü olduğunu bilmiyordum.
Bandy's taking it hard and I know you boys can help lift his spirit.
Bandy çok zor zamanlar geçiyor ve biliyorum ki siz ona moral veriyorsunuz.
I'll give you some to take for Bandy.
Sana Bandy'ye götürmen için biraz bundan vereyim
See you, Bandy.
Görüşürüz, Bandy.
- Thank you, Bandy.
- Teşekkür ederiz, Bandy.
- See you, Bandy.
- Görüşmek üzere, Bandy.
Thanks, Bandy.
Teşekkürler, Bandy.
That's here. It's the Bandy tract.
O alan Bay Bandy'ye aittir.
Bandy, 600.
Bandy, 2,400 dönüm.
- Who? - William Bandy. ... eight.
- William Bandy.
And hairy, bandy-legged wop waiters called manuel
Çarpık bacaklı, esmer garson Manuel.
- Who's Ted Bundy?
Ted Bandy kim?
A bandy little village down by the road
Pekâlâ.
You might send Mac Bundy to Saigon to have a talk with him,
MC BANDY'Yİ SAİGON'A GÖNDERMEK İSTEYEBİLİRSİNİZ. BEN KENDİM GİDERDİM AMA...