Barnabas tradutor Turco
166 parallel translation
My husband was Captain Barnabas McKlennar.
Kocam Kaptan Barnabas McKlennar'dı.
I used to live here myself, till Barnabas took it into his head to build that stone place.
Barnabas o taştan yeri yapmaya başlayana kadar burada yaşamıştım.
Barnabas, tell you what, we'll have him smoke a cigar for you.
Ne istediğini söyle, sabah senin için ona bir puro içtireceğiz.
The messenger Barnabas, who brought this letter, will come to see what you need, and will pass it to me.
Yardım etmek mi? Bize yardım etmek istiyormuş! Kimsin sen?
His voice was weak, distant. Barnabas is not here anymore. Come back!
Azarlamak öğretmenliğin doğasında var, ama ben aldırmam, artık öğrenci değilim.
By day, the Castle appeared within reach, and Barnabas knew the way.
Evin yakınlarında bir yere saklanırım. Bir işaret vermen yeter.
Who is with you, Barnabas? The surveyor.
Ama beriki gelmedi.
It was a misunderstanding, banal and trivial, and K. had a lot of those.
Olga yüzünden geldiğini de biliyorum. buraya gelmek için Barnabas'ın mesajlarını mazeret göstermene gerek yok. Bunu yaptığım yok.
But over there, he couldn't hear any of it. And where is the Surveyor?
Barnabas mektubu çok meşgul bir haberci edasıyla verdi, sense...
With Barnabas! Like he didn't stay there!
Oysa o sadece bürolarda bir temizlikçinin kızı.
You got Frieda into such a frenzy that she is ready to give everything to happily share in your misery, and you are boasting how you will go sleep at Barnabas'!
Seni soranlara yok dedirtiyorsun. Hayır, artık bu konuda konuşmayalım. Konuşacak bir şey de yok zaten.
Barnabas was with them. - Barnabas, are you looking for me?
Mum ışığında biri kitap okuyordu.
Don't you pity them?
Adım Barnabas, haberciyim.
- Do you want them back? - No! No, I want to be with you.
Bu mektubu getiren Barnabas, ara sıra sizi ziyaret edecek... isteklerinizi öğrenerek bana bildirecek.
My father is the cobbler,
Demek Barnabas o kadar uzaklaşmıştı bile.
The woman with the baby, was that your mother?
Barnabas, sana bir şey daha söyleyecektim.
I'll come for you, if she agrees.
K.'yı selamladılar. Barnabas onu anne babası ve kardeşleri
And I was thus able to introduce Barnabas to the Castle.
Bana ondan her şey beklenirmiş gibi geldi.
By the courtyard, and the garden next to it. You have to climb the fence. Won't you wait for Barnabas?
K.'nın düşünceli bir halde kalakaldığını fark edince... korkuyla doğrularak çocuk gibi onu çekiştirmeye başladı.
She suffered a lot when you left her for Barnabas'sisters.
Memnun, biraz da korkulu
She is so good that she's still wondering whether you really went to Barnabas'.
Ne yaptın sen? İkimiz de mahvolduk.
His mother is the dishwasher there.
Barnabas'ta kalabilirdim diyorsunuz. Herhalde ne kadar bağımsız olduğunuzu bana göstermek istiyorsunuz!
Stretching out her trembling hand to K.
- Barnabas, beni mi arıyorsun? - Evet!
I want you to call John Kennedy at St. Barnabas.
St. Barnabas'tan Doktor John Kennedy'yi ara.
We got Little Paulie in St. Barnabas.
Nasıl yani? Küçük Paulie, St. Barnabas'ta.
Hey, I blew 70 bucks on a Barnabas Collins costume, and now it's worthless!
Barnabus Collins kostümü için 75 dolar harcadım! Artık hiçbir değeri yok!
Brother Barnabas says he'll try you on the football team... and I want you to read this.
Barnabas kardeş seni futbol takımında deneyeceğini söylüyor. Bunu okumanı istiyorum.
A few weeks ago, I read in the paper that... there was going to be an episode of Dark Shadows on... the one where Barnabas is released from his tomb.
Birkaç hafta önce gazetede "Dark Shadows" un yayınlanacak olan bir bölümünde Barnabas'ın mezarından kaldırılacağını okudum.
Of course, this is the episode where Barnabas kidnaps Maggie- -
Ama bu bölümde Barnabas Maggie'yi kaçırıyor...
Yeah, maybe. "Upon execution, all earthly items shall be remanded to the Prisoner's House of Worship, St. Barnabus Church."
İdamdan sonra mahkumdan kalanlar ibadethanesine bırakılmış, St. Barnabas Kilisesi'ne.
" St. Barnabus, donations, 1862.
St. Barnabas bağışlar, 1862.
I hear Sil is at St. Barnabas.
Sil'in St. Barnabas'ta olduğunu duydum.
You recognize Barnabas Cuffe, editor of The Daily Prophet.
Barnabas Cuffe'yi tanıyacaksındır, Gelecek Postası'nın editörü.
Barnabas, come here.
Barnabas, Buraya gel.
I am Barnabas, the messenger.
Sanki biri ötekinde saklanıyordu... sanki aldıkları zevk bir başkasına aitti de ondan bunu çalıyorlardı.
Barnabas!
Öğretmen sizleri azarladı. Çünkü ortalığı toparlamamıştın.
Barnabas, I wanted to say something to you.
Başka bir yardıma ihtiyacın olursa yine seve seve yardım ederim.
The surveyor!
Frieda yüzünden gün boyu Barnabas'ın evine gidip sormaya çekinmişti K.
He jumped behind the counter, the only possible hiding place.
Ayrıca bu sayede Barnabas'ı Şato'ya yerleştirdim.
Good night. Sleep well.
Barnabas'ı bekleyip burada gecelemek istemez misin?
Do not talk to them that way!
Gizlice Barnabas'ın evine sıvışıyorsun.
I am not aware of Barnabas'sin.
Şartlarımızın iyileşmesi için. Bu hayata katlanamadığını kendin söyledin.
Who are you anyways?
Barnabas! Buradayım.
He might treat you like a teacher.
Yanında kim var Barnabas?
This conversation with Hans gave K. a new hope, vague and unfounded of course, but so vivid he almost lost Barnabas from view.
Hayır beyim, eve gidiyordum, şatoya sabah gideceğim, orada hiç uyumam. Öyle mi? Peki bana neden söylemedin?
Because of Frieda, K. hesitated all day to go to Barnabas'.
İstersen derhal uzaklaşırlar.
Why pretend to be bringing messages from Barnabas!
Otel sadece şatodaki beyler içindir. Kural öyle olabilir.
Barnabas was a skilled messanger, you...
İyi geceler!
You don't know that word.
- Barnabas'ın evi!
Similarly, you hung out at Barnabas', knowing how shameful that was for me, and hoping to profit from it ;
Barnabas'ın ailesinin ne günahı olduğunu bilmiyorum.
It was Gerstäcker's mother.
Ama yalnız yardımcılar değildi gelen, aralarından Barnabas ileri çıktı.