Barrister tradutor Turco
232 parallel translation
You thought that beggar in Damascus was a barrister.
Damascus'taki o dilenciyi dava vekili sanmıştın.
Mrs. Monteith bearing a message for Ralph King, a retired barrister.
Emekli bir avukat olan Ralph King için bir mesaj getirmişti.
Keane is too good a barrister to have forgotten that.
Keane iyi bir avukat, bunu unutmaz.
And for such a devious kind of barrister, too.
Ve üçkağıtçı bir avukat için ilginç oluyor.
- Yes, you beautiful barrister, you.
- Evet, güzel avukatım.
How's the barrister?
Avukat nerede?
My dear boy, he's a barrister, not a businessman.
Sevgili oğlum, o avukat, iş adamı değil.
From what I've just seen, you're likely to need the services of a promising young barrister.
Gördüğüm kadarıyla umut vaat eden genç bir avukata ihtiyacın var.
EGERMAN ESQ. BARRISTER
EGERMAN AVUKATLIK BÜROSU
Carter, I warn you, if this contraption should collapse, if the barrister should fall off the bannister...
Carter, seni uyarıyorum, bu makine devrilecek olursa, eğer bu avukat bu asansörden düşecek olursa...
Whether or not you murdered a middle-aged widow, you certainly saved the life of an elderly barrister.
Yaşlı dulu öldürmüş ya da öldürmemiş olabilirsin ama kesinlikle yaşlı bir avukatın hayatını kurtardın.
Sir Wilfrid is a barrister.
Sir Wilfrid ise bir avukattır.
Only a barrister can actually plead a case in court.
Sadece bir avukat davanızı mahkemede savunabilir.
You're in the hands of the finest, most experienced barrister in London.
Sizi Londra'nın en iyi ve en tecrübeli avukatlarından birine teslim ediyorum.
But until it's over, I'm still a barrister.
Ama bitene kadar hala bir avukatım.
I'm a barrister.
Avukatım.
What did you tell that fine, upstanding barrister?
O iyi, dürüst avukata ne söyledin?
I'd enjoy making that fine, upstanding barrister jump.
O ince, dürüst avukatı kışkırtmaktan zevk alıyordum.
If I were not a barrister An engine driver, me
Avukat olmasam Makinist olurdum
But she's engaged quite recently to a young barrister, Quincy Morris.
Ancak geçenlerde genç bir avukatla nişanlanmıştı, adı da Quincy Morris.
It's Mr Colas, the barrister.
Avukatım. Tanımadın mı?
If you ask my opinion as a barrister, I'll give it as a friend.
Madem avukatın olarak fikrimi sordun, ben de, dostça cevap vereceğim.
Your barrister...
Demek, avukatınız.
Mr... barrister Colas.
- Beyefendi. Bay...
- He's a barrister with the Crown Court.
Colas.
This was the distinguished Barrister and former Government Minister Lord Hallam whose acquaintance he had made, like so many others, at the gaming table.
Bu kişi, seçkin avukat ve eski hükümet bakanı... Lord Hallam'dı. Pek çok başkası gibi onunla da kumar masasında tanışmıştı.
He'll be your barrister in this case.
Bu davada temyiz avukatınız olacak.
I rather like the idea of an Indian barrister in South Africa.
Güney Afrika'da bir dava vekili fikrini çok sevdim.
He might have been impressed by a successful barrister who'd outmaneuvered General Smuts.
General Smuts'a üstün gelen başarılı bir avukattan etkilenirdi.
- I want to be a barrister.
- Ben avukat olmak isterim.
I mean, you're not going to become a parson or a barrister or a pedagogue... and you're not a - you're not a country gentleman.
Yani, bir papaz veya avukat ya da eğitimci olmayacağına göre! Eh, aslına bakarsan bir taşra beyefendisi de değilsin!
- Clive Durham, barrister-at-art.
- Clive Durham, dava yetkilisi.
Barrister-at-law.
Dava vekili.
I've become a barrister... so that I may enter public life.
Artık avukat oldum böylelikle halkın içine girebilirim.
The other guy must be the barrister.
Öbür adam da dava vekili olmalı.
But you are a famous barrister, aren't you?
Fakat siz çok ünlü bir avukatsınız, değil mi?
I'm his barrister, his lawyer.
Ben onun avukatıyım.
You're the bloody barrister!
Sen iyi bir avukat değil misin!
I'm George's barrister.
Ben George'un avukatıyım.
I am a barrister!
Avukatım!
Yes, Mr. barrister, you will have 30 minutes.
Evet, avukat bey, 30 dakikanız var.
Take the barrister to the prisoner.
Avukatı mahkuma götürün.
Mr. barrister will never say it's over.
Avukat Bey asla bittiğini söylemeyecek.
I'm a barrister, and I've never been to India in my life.
Ben bir hukukçuyum ve hayatımda Hindistan'a gitmedim.
I'm afraid that I am... I'm just not the barrister that you're seeking. I'm sorry.
Maalesef ki aradığınız savunma avukatı ben değilim, kusura bakmayın.
I shall find another barrister, and I shall prove you wrong.
Başka bir savunma avukatı bulacak ve hatalı olduğunuzu kanıtlayacağım.
Jacquot the Fatalist, barrister of the chicken-coop.
Bendeniz Fatalist Jacquot, tavuk kümesinin avukatıyım.
My barrister, Graham Newman, his two solicitors, and Muriel you know about.
- Avukatım, Graham Newman. İki danışmanı, ve Muriel'den bahsetmiştim.
But I could look like some old fool chasing after a young girl, becoming a walking midlife crisis cliché, running around like that buffoon Stanley Barrister.
Genç bir kıza asılan, yaşlı biri gibi görünmekten korkuyorum. Yürüyen bir orta yaş bunalımı abidesi ya da Stanley Barrister soytarısı gibi görünmek istemiyorum.
Who's that? - Barrister Colas.
- Kim bu?
- Oh, that is embarrassing.
Stanley Barrister, utanç verici.