Barrow tradutor Turco
786 parallel translation
I'll take the wheel barrow.
El arabasını alacağım.
- Sorry, Barrow, that's exclusive.
- Hayır Barrow, o bana ait.
You needn't bother. Thank you, Mr. Barrow.
Zahmet etmeyin Bay Barrow.
- Barrow took it.
- Barrow aldı.
There's no book in Stephens'desk, on you or in Barrow's pockets.
Masada, sende ya da Barrow'un cebinde defter yok.
- Well, lucky for Barrow it isn't serious.
- Barrow şanslıymış ki ciddi değil.
This is all we found on Barrow.
Barrow'un üstünden çıkanlar bunlar.
Nicky, do you see this laundry list from Barrow's pocket?
Nicky, Barrow'un cebinden çıkan çamaşırhane fişini gördün mü?
Lieutenant, I think this laundry list of Barrow's might interest you.
Teğmen, Barrow'un çamaşırhane fişi ilginizi çekebilir.
What connection did Whitey Barrow have with Stephens and Macy?
Whitey Barrow ile Stephens ve Macy arasında nasıl bir bağ vardı?
And when we find the murderer of Goldez we'll find the murderer of Barrow too.
Ve Goldez'in katilini bulunca Barrow'unkini de bulacağız.
Whoever killed Barrow thinks so too.
Barrow'u öldüren de öyle düşünüyor.
You see, I hardly knew Mr. Barrow.
Bay Barrow'u tanımazdım bile.
Well, that brings us back to Whitey Barrow.
Bu bizi Whitey Barrow'a getiriyor.
Mr. Barrow came along, and he took me to my seat.
Bay Barrow geldi ve beni koltuğuma götürdü.
Why did Whitey Barrow have to take you into a secluded corner to chat about a mutual friend?
Neden Whitey Barrow sizinle bir köşede ortak bir arkadaş hakkında konuştu?
I'm sorry, but you said that Barrow was taking you to your seat.
Affedersiniz ama Barrow'un sizi koltuğunuza götürdüğünü söylemiştiniz.
I have police permission to look over Mr. Barrow's apartment.
Bay Barrow'un dairesini incelemeye geldim, polisten iznim var.
But this is the p.m., and I've got another angle on Barrow.
Ama şimdi akşam ve benim amacım başka.
Do you figure it was the mob that blitzed Barrow? Or a solo job?
Sence Barrow'u haklayan çete miydi, yoksa tek bir kişi mi?
Now, you were saying that Mr. Barrow was...
Diyordun ki, Bay Barrow...
Whitey Barrow did.
Whitey Barrow severdi.
Did Stephens knows about you and Barrow?
Barrow ile aranızdaki ilişkiyi Stephens biliyor muydu?
How were they running when Barrow lost that 8 grand to you?
Barrow sana 8000 borçlanırken batırmadılar ama.
- Whitey Barrow.
- Whitey Barrow.
He was just standing over Barrow's body with a gun.
Silahla Barrow'un başında duruyordu.
Was Macy in the ticket office with you when Whitey Barrow was killed?
Whitey Barrow öldürüldüğünde Macy gişede miydi?
Mr. Stephens, was it your idea that Barrow and Miss Porter were merely casual acquaintances?
Bay Stephens, Barrow ile Bayan Porter'in tanışıyor olmaları sizin fikriniz miydi?
I found this hidden in Barrow's apartment.
Bunu Barrow'un dairesinde buldum.
Maybe you and your partner, Macy, were relieved when Barrow was found dead.
Belki siz ve ortağınız Macy, Barrow'un öldüğünü duyunca rahatladınız.
Barrow had nothing on me.
Barrow bir şey bilmiyordu.
Supposing Barrow did have something on us.
Diyelim ki, ne yaptığımızı biliyordu.
Are you hinting that maybe I killed Barrow?
Barrow'u benim öldürdüğümü mü söylüyorsun?
But if I was milking a rich guy and Barrow was making me sweat for it maybe then I'd...
Ama bir zengini sağıyor olsaydım Barrow da bana şantaj yapsaydı... -... belki o zaman...
- Sure, I looked for Barrow that night to get my bracelet back.
- Bileziğimi almak için o gece Barrow'a gittim.
Because Benny had seen who killed Barrow.
Çünkü Barrow'u kimin öldürdüğünü Benny görmüştü.
Macy, you said you were not disturbed about Barrow's quitting.
Macy, Barrow'un işi bırakmasından rahatsız olmadığını söyledin.
I caught Barrow pawing her that night right in my office.
O gece ofisimde Barrow'un onu rahatsız ettiğini gördüm.
Barrow always said things.
Barrow hep rahatsız ediyordu.
Did Paul know that Barrow was annoying you?
Barrow'un bu tutumunu Paul biliyor muydu?
You and the flatfoot claim whoever killed the jockey killed Barrow.
Jokeyi öldürenin Barrow'u da öldürdüğünü söylüyorsunuz.
Whitey Barrow was scared.
Whitey Barrow korkmuştu.
And we spread the news that whoever had killed Barrow had also killed the jockey.
Ve Barrow'u öldüren kişinin aynı zamanda jokeyi de öldürdüğü haberini yaydık.
We'd given up digging in a certain barrow.
Belli bir tümseği kazmaktan vazgeçtik.
Admiral Sir Merton Barrow of the so-called Senior Service.
Oramiral Sör Merton Barrow, sözüm ona Kraliyet Donanmasından.
She lived in Barrow Street.
Barrow Caddesi'nde kalırdı.
WHAT ABOUT MY BARROW?
Benim el arabası ne olacak
WHAT ABOUT MY BARROW?
Peki ya benim el arabam?
LOOK WHAT SHE DONE TO THAT BARROW BOY AND THE CABBY AND THE JUNK MAN.
İşportacı, taksici ve o eskiciye yaptıklarına bir baksanıza.
- PUT HIM IN THE BARROW.
- Onu el arabasına koy.
The whole barrow.
- Peki, hepsini.