Be quick about it tradutor Turco
167 parallel translation
Bottle of champagne and be quick about it.
Bana acele bir şişe şampanya getir.
Be quick about it.
Acele et.
I know, but bring a brandy and soda, and be quick about it.
Biliyorum, ama o brandy ile sodayı getir ve biraz acele et.
Be quick about it, you gypsy beggar.
Çok çabuk ol, çingene dilenci.
Be quick about it because I'm not very good at this legal business.
Hızlı olun çünkü bu yasal mevzularda pek iyi değilim.
And be quick about it.
Ve çabuk ol.
Be quick about it.
Çabuk olun.
- In a big hurry, so be quick about it.
- Hem de ne acele, çabuk ol.
Be quick about it.
Acele etmeyi unutma.
Bring me more absinthe and be quick about it.
Bana çabuk biraz daha absent getir!
Fetch the litter bearers, squire, and be quick about it.
Söyle sedyeyi getirsinler. Çabuk olun hadi.
Go ahead, but be quick about it.
Git, al ama çabuk ol.
You get another cup, and be quick about it!
Başka bir fincan al, elini çabuk tut.
Get those shirts on and be quick about it!
Hemen gömleklerinizi giyin!
Alright, 50 francs extra, but be quick about it.
Tamam, 50 frank ekstra veririm, ama daha hızlı olmalısınız.
But be quick about it.
Ama çabuk olsun.
Now open that safe and be quick about it.
Şimdi şu kasayı aç ve çabuk ol.
Be quick about it.
Çabuk ol.
Be quick about it, sonny.
Elini çabuk tut, evlat.
Well, be quick about it then, and make less noise.
Şey, çabuk de öyleyse, ve fazla gürültü yapmayın.
Then you better give me that key and be quick about it.
Şimdi, bana şu anahtarı hemen versen iyi olur.
And be quick about it!
- Ve çabuk ol!
Miss, get out of there and be quick about it!
Bayan, oradan çıkın.
And be quick about it.
Çabuk hallet.
Babe, when the time comes whatever we have to do, we'd better be quick about it.
Babe, zamanı gelince ne yapmamız gerekiyorsa elimizi çabuk tutmalıyız.
Then be quick about it.
O halde acele edelim.
Be quick about it.
Bu konuda hızlı olun.
Be quick about it!
Çabuk!
Well, you better find the next one and be quick about it.
Şey, bir sonrakini de bulsan iyi olur. Elini çabuk tut. Haydi, iş başına.
Stewed abalone, shrimp noodles, and be quick about it.
Deniz kulağı buğulama, karidesli erişte.
Fetch the Duchess here and be quick about it!
Gidip Düşes'i buraya getirin ve çabuk olun!
Be quick about it.
Çabuk olman lazım.
Be quick about it!
Evet, acele et!
Just be quick about it.
- Tamam seni yakında ararım.
And be quick about it, my good man.
Elini çabuk tut dostum.
Get over there and get the horses saddled and be quick about it.
Şuraya gidip atları eyerle. Elini de çabuk tut.
Fall in! And be quick about it.
Çabuk olun!
And be quick about it!
Daha hızlı!
Come on, water the garden. And be quick about it.
Bitkileri sulayın!
Well, you... you better be quick about it.
Acele etsen iyi olur.
- Very well, be quick about it.
- Pekala, çabuk ol.
Now, you three hurry back home, and be quick about it.
Sizler hemen köye dönün.
Ben, tell Horace all about it, only be quick because he's very tired... and he must go to bed.
Ben, Horace'a anlat. Ama hızlıca anlat çünkü çok yorgun ve yatıp dinlenmesi lazım.
We know you've had rather a shock, Polly, and talking about it may be disturbing, but I'm afraid we must ask you a few questions, so I'll be as quick as I can, and you just try not to let it upset you. Hmm? Oh, it don't.
Oldukça sarsıldığını biliyoruz, Polly, ve ondan söz etmek rahatsız edici olabilir, fakat korkarım sana bir kaç soru sormamız gerekiyor, dolayısıyla olabildiğince çabuk olacağım, ve sen de canını sıkmamaya çalış.
- Don't be so quick about it.
- Hemen hüküm verme.
Let him out now, and be quick about it.
- Onu hemen serbest bırak.
Then tell us what you want and be damned quick about it.
- O zaman bize ne istediğinizi söyleyin ve de çabuk olun.
- Replace your parts and be quick about it!
Hasarlı parçalarımızı onartmazsak,... parçalanmak için formüle ihtiyacımız kalmayacak.
- And be quick about it!
Dinobotlar, temizleyin şu taşları.
Well, I don't know that quite yet, but I figure we ought to be pretty quick about it.
Şey, henüz bilmiyorum ama bir yolunu bulmak hemde çok çabuk olmak lazım.
Think about it, but be quick.
Bunu bir düşün ama çabuk karar ver.