Beasts tradutor Turco
1,481 parallel translation
These beasts, all of them... bear my mark.
Bu hayvanların hepsi, benim işaretimi taşıyor.
Because they're not beasts.
Çünkü onlar hayvan değiller.
I do not understand why, but it seems that you care for beasts more than you care for your own wellbeing.
Neden olduğunu anlamıyorum, ama görünüşe göre hayvanlara kendinizden daha çok değer veriyorsunuz.
Around him, the other residents of the canyon are starting to stir - strange beasts like the Chalicotheres.
Onun etrafında, kanyonun diğer sakinleri hareketlenmeye başladılar. Kalikoter'lere benzeyen garip yaratıklar.
In Walking With Beasts you will witness how mammals left behind these small beginnings and took over the world.
Walking With Beast'de, memelilerin nasıl olupda, bu küçük başlangıçtan geriye kaldığını, ve dünyayı fetettiğine tanıklık edecekceksiniz.
The correct name for these beasts is sabre tooth cats, and there have been many different species.
kılıç-dişli kedilerdir ve burada onların, pek çok farklı türü var.
They are not the brightest of beasts
Yaratıkların en parlağı değillerdi.
Uh-uh. These beasts live on ash.
Bu canavarlar külle yaşıyor.
Survival separates the dodos from the beasts!
Yaşam, dodoları ayaklılardan ayıracak.
While we overpopulate the world and create new technologies to kill each other with. Maybe we're just beasts with big brains.
Dünyaya egemen olmaya çalışırken ve birbirimizi öldürmek için yeni teknolojiler yaratırken belki de büyük beyinli mağara adamları olduk.
" Of the many fearsome beasts that roam our land none is more deadly than the basilisk.
" Topraklarımızda yaşayan korkunç yaratıklar içinde en ölümcül olanı basilisktir.
Mankind, the Nazis believe, is divided between... the man-gods and the subhumans... aliens who will be used as beasts of burden... or merely disposed of.
Naziler, insanların... Üstün insan ve alt-insan olarak ikiye ayrıldığına inanıyor. Ayrıca yabancıların kendi saf ırkları için... bir yük olduğunu düşünüyorlar.
The beasts are the Jews.
Yahudilerse sadece birer hayvan.
We've gotta get something to feed the beasts.
Canavarları besleyecek bir şeyler bulmalıyız.
Snow beasts do not think twice before they attack.
Kar canavarları saldırmadan önce düşünmez.
Perhaps in a month alone with the beasts in the hills I could get them back.
1 ay süre tanısaydınız dağlarda tek başıma çalışarak hazırlanırdım.
I can control the Tsutsuga beasts if I wish.
Epey fazlalar. Bunu al.
I'm used to training tigers and beasts.
Takaya Ougi'den başka neyim ki?
Some of them began to wonder if they were ever really soldiers of the commonwealth or simply beasts of burden.
Bazıları eski günlerde Bağımsız Devletlerin birer askeri mi yoksa yük hayvanı mı olduklarını merak etmeye başladılar.
Suddenly we're on Jiangyin, and she's got a driving need to commune with the beasts.
Sonra Jiangyin'e iniyoruz ve birden hayvanlarla iletişim kurma ihtiyacı duyuyor.
You possess the ability to steal the essence of the mightiest of warriors or the deadliest of beasts.
En kudretli savaşçıların en ölümcül yaratıkların ruhlarını ele geçirme yeteneğine sahipsin.
Send these foul beasts into the abyss.
Şu ucube hayvanları cehenneme gönderin.
All we wanted was to call the government's attention to us, make it see that we are men and not beasts for the slaughterhouse.
Tüm istediğimiz hükümetin dikkatini üzerimize çekmek ve bizim mezbahalık koyun değil, asker olduğumuzu göstermekti.
Soon the town is filled with Boche, the beasts, the swines.
Birazdan kasaba Almanlarla dolacak. Canavarlar! Domuzlar!
Without this, we are no more than beasts.
Bunlar olmazsa hayvanlaşırız.
These are noble beasts, my friend.
Bunlar seçkin hayvanlar, dostum.
Ha ha! Even wild beasts need their sleep.
Biz vahsi hayvanlarin Bile uykuya ihtiyaci var.
And he knows his birds and beasts.
Ve böcekleri ve hayvanları tanıyor.
They're said to be full of strange and wonderful beasts.
Bir sürü garip ve harika yaratıklarla dolu oldukları söylenir.
Men are beasts.
Bütün erkekler hayvandır.
Beasts! Who did?
- Pislikler.
King of the beasts.
Hayvanların kralı.
- No beasts.
- Hiç.
CONFESSIONS OF A MAN INSANE ENOUGH TO LIVE WITH BEASTS 1965 MIMEO PRESS
Sevdiğim oyunlardan biri de "Batman ve Robin" oyunuydu, şöyle oynardık.
Adrenaline pumps round the body, the muscles contract, our heart beasts faster and we run.
Adrenalin vücudun her tarafına pompalanır, kaslar büzülür, kalbimiz daha hızlı çarpar ve koşarız.
Beasts of prey in human form!
Alman halkını soyuyorlar.
The world is a dangerous place, and men are such beasts.
Dünya tehlikeli bir yer ve erkekler de biraz zalimdir.
- Filthy beasts.
- Pis hayvanlar.
The Feast of a Thousand Beasts is begun.
Binlerce hayvanın ziyafeti başlasın.
Animals are beasts but men are monsters
Hayvanlar yaratıktır, insanlarsa canavar.
Beasts from Croatia!
Hırvatistan'dan hayvanlar geliyor!
What beasts?
- Ne hayvanı?
Mr. Mayor, if we don't organize a hunt the beasts will slaughter us all.
Başkanım eğer bir av örgütlemezsek, ayılar hepimizi toptan öldürecek.
I want to thank you for turning out in force to show your readiness at tough times to defend your homes against the wild beasts.
Zor zamanlarda evinizi vahşi ayılara karşı savunmak üzere, var gücünüzle atıldığınız için sizlere teşekkür etmek istiyorum.
As long as the salmon run, these great beasts will continue to return a constellation of giants, helping to keep alive the magic of the bear on Earth.
Somon akını devam ettiği sürece bu büyük hayvanlar, dünya üzerindeki ayıların sihirini canlı tutmaya yardımcı olmak üzere devlerin buluşması için geri gelmeye devam edecekler.
Bears are more than just mythical beasts.
Ayılar, sadece efsanevi hayvanlar olmaktan daha fazlasıdır.
My ancestors talked of spirit beasts that live inside those mountains.
Atalarım dağlarda yaşayan yaratıklardan söz etmişti.
"Spirit beasts"?
Yaratık mı?
Beasts from the underworld.
Yeraltından gelen yaratıklar.
Those are the most savagerous beasts I have ever seen.
Onlar gördüğüm en vahşi yaratıklardı.
Whoa, you intransigent beasts.
Çüş, sizi inatçı yaratıklar!