Because i don't want to tradutor Turco
2,460 parallel translation
And I know that what's important to you is money and power, but I want real power, because with real power comes real responsibility, and I don't want any of that shit.
Biliyorum senin için önemli olan para ve güç ama ben gerçek güç istemiyorum. Çünkü gerçek güç, gerçek sorumluluk getirir ve ben o şeyleri istemiyorum.
I beat them up because I don't want the Japanese to look down on them.
Dövüyorum çünkü Japonlar'ın onları hor görmesini istemiyorum.
Laura really wants a kid, and, you know, I feel like a selfish bastard because I don't want to share my wife.
Laura çocuk sahibi olmayı çok istiyor ben de bilirsin işte kendimi karısını paylaşmak istemeyen bencil bir p. ç gibi hissediyorum.
And I don't want to go to L.A., because I would have to get a boob job and a fake tan and an agent and- -
Ayrıca Los Angeles'a da gitmek istemiyorum. Gidersem silikon taktırmam solaryuma girmem ve bir menajer bulmam lazım.
I don't want you to choose me because I'm the only option.
Beni tek seçeneğin olduğum için seçmeni istemiyorum.
Please... please believe that I want to talk to you and I'm not blowing you off because I'm a terrible person or because I don't care about you.
Lütfen... Lütfen seninle konuşmak istediğime ve çok kötü bir insan olduğumdan veya seni umursamadığımdan seni ekmediğime inan.
Either you're getting her gifts because you want her to like you, in which case, I don't like you.
Ona hediye alma nedenin ya onunla anlaşmak istemen ki durum buysa biz pek iyi anlaşamayız demektir ya da sadece onunla uğraşmak için ona hediyeler alıyorsun.
I don't want to give you money because you're an ass.
Sana para vermeyeceğim, çünkü götün tekisin.
Go home and be a mother to our son, because I don't want you here!
Eve dön ve oğlumuza annelik yap çünkü seni burada istemiyorum!
I'm willing to bet that you don't want to risk telling us what happened because you're concerned about your reputation.
Bana sorarsan adının çıkmasını istemediğin için bazı şeyleri söyleme konusunda ikilemdesin.
If you're here to help me, it's because I have value to the military, and they don't want the long-lost experiment 69545 to self-destruct!
Yardım etmeye geldiyseniz de bu, ordunun 69545 numaralı kıymetli deneklerinin kendini yok etmesini istememesinden ötürüdür.
I'm not gonna rubber-stamp this just because you're Anne Marie Harmon, so why don't you call me when you do want to talk, okay?
Sen Anne Marie Harmon'sın diye sana kolaylık sağlamayacağım. Sen konuşmak istediğinde beni ara, olur mu?
Because I don't want to look down on you.
Çünkü seni küçük görmek istemiyorum.
I want you to talk to your walking bosses, you tell them to keep their men in check because if you don't, we're gonna have bloodshed on our hands.
Amirlik edenlerle görüşmeni istiyorum. Adamlarını hizada tutmalarını söyle. Aksi takdirde bir katliamla yüzleşeceğiz demektir.
You don't have to protect my feelings. I just--I didn't want any of you to know because I knew you would all want to meet her. I wasn't.
Duygularımı korumak zorunda değilsin.
And I don't want to hear, "Schmidt, Schmidt, you're using too much tarragon," because I'm not.
Ve senden... "Schmidt, Schmidt çok fazla tarhun otu kullanıyorsun." Ben kullanmıyorum lafını duymayacağım.
I don't just get to go to the restaurant and eat for free because of some stupid badge on my shirt! Say what you want about me, but please don't disrespect the badge.
yemeğimi bedavaya alamam çünkü t-shirt'mde aptal bir rozet yok. ama lütfen rozetime saygısızlık etme.
Because I don't want to lose!
Çünkü kaybetmek istemiyorum!
Because I don't want to put sugar in and then find out afterwards what you actually meant was no.
Çünkü şekeri koyduktan sonra aslında hayır'ı kasdettiğini Söylemeni istemiyorum.
Yeah. And I don't want you to think, just because it was so bad last time...
Evet, birde çok kötü bir seks olduğu için... böyle düşünmeni istemiyorum....
I just--I don't want to talk about it all the time, which is hard, because it's all I'm thinking about all the time.
Hepsi bu. Hep bu konuyu düşünüyorum.
Did you even entertain the idea that Zach could talk to you about leaving Jodi because it's easier for him to talk to a man? Violet, I don't want to discuss this with you.
- Violet, bu konuyu tartışmak istemiyorum.
I don't want to have another kid because I already got mine through.
Başka çocuk istemiyorum çünkü kendi sıramı savdım.
But not because I couldn't or that they don't want me to, but because...
Ama yapamadığımdan veya beni istemediklerinden değil.
Because you don't want me to, and I like having secrets in my own lab.
- Çünkü öğrenmemi istemiyorsun ve ben kendi laboratuvarımda sır saklanmasından hoşlanmam.
The last thing I want to do is give up because of a problem that we don't even have yet.
Son isteyeceğim şey ise henüz ortada olmayan bir sorun yüzünden pes etmek.
Because I'm carrying our cupcake future, and I don't want half of our future's frosting to be on top of the box.
Çünkü bizim çörek geleceğimizi taşıyorum ve geleceğimizin yarısının kutunun üstünde donmasını istemiyorum.
I mean, I'm not going to do it, because I don't want--eew--it's mine.
Demek istediğim, ben vermeyeceğim, çünkü istemiyorum.
I'm like, Can I get my portion to smoke without you, alone, later, because I don't want to stand in a parking lot with some twenty year-olds. Last time I got high I was in Kansas City.
Ben de "Ben kendi hakkımı sonradan içmek için alabilir miyim çünkü 20 yaşındaki gençlerle bir park alanında dikilmek istemiyorum."
Unfortunately it evolved, and I don't know if you remember, but Michael took the tapes out of the studio in Los Angeles, because he didn't want to finish the project.
Ne yazık ki durum değişti. Belki hatırlarsın, Michael bu projeyi tamamlamak istemediği için
The reason why I do this, because I don't want my chocolate amaretti pudding to get lumpy, then I will put the rest of the milk inside.
Bunu yapıyor olmamın nedeni, Benim çikolata amaretti pudingin topaklanmasın diye. sonra geri kalanı sütü de içine koyacağım.
Are you irritated because seeing her brings back bad memories? I don't want to see her whenever I come to the office.
Aşkın her şeyi yendiği bir romantik komedide değiliz.
Why are you looking at me? Because I don't want to see your face.
Senin yüzüne bakmaya dayanamıyorum.
And I don't want to kid myself about the stupid, meaningless way that she died, because that would really make her throw up, but I don't want it to become the summation of her life, because it's not.
Böyle saçma sapan bir yolla ölmesinden ötürü kendime yalan söylemek istemiyorum çünkü bu ona bir hakaret olurdu fakat bunun, onun hayatının özeti olmasını da istemiyorum çünkü değil.
"But I don't want to take away the 12 years she did have " and turn them all into leukemia, because they weren't. "
Ama yaşadığı 12 yılı öylece kesip atıp hepsini lösemiye dönüştürmeyi istemiyorum, çünkü öyle değil. "
He says it somewhere else in the play, but I don't want to get hung up on this, because that's not what Shakespeare meant.
Oyunun başka bir yerinde bunu söylüyor, fakat buna takılıp kalmak istemiyorum. Çünkü Shakspeare'in kastettiği bu değil.
Anyway, I realize this is horribly embarrassing for Lisa, but I just really wanted to meet you, Emily, because you've frankly become such a big part of Lisa's life, and I don't want to be intrusive, but this whole court case seems to be suddenly dominating everything and I can't get Lisa to tell me anything about it.
Her neyse, bunun Lisa için son derecede utanç verici olduğunu farkındayım fakat seninle tanışmayı gerçekten çok istedim, Emily çünkü açıkçası Lisa'nın hayatının büyük bir kısmı haline geldin ve araya girmek de istemem fakat tüm bu mahkeme davasının aniden her şeyi bastırdığı görünüyor ve Lisa'nın ağzından da tek bir kelime bile alamıyorum.
And she and Harper have developed a relationship that's kind of great... and I don't want to see that end just because I screwed up.
Ve Harper ile çok güzel bir ilişki geliştirdiler. Sırf ben her şeyi mahvettim diye bunun sona ermesini istemiyorum.
Only now I don't want to see her face because she wouldn't come when I asked her to.
Ama artık yüzünü görmüyorum çünkü istesem de buraya gelmiyor.
I must go now, Emerenc, because we haven't had our lunch yet and I don't want to get caught in the rain.
Artık gitmeliyim, henüz yemek yemedik ve yağmura yakalanmak istemem.
Because I don't want it to change anything.
Cunku bunun herhangi birseyi degistirmesini istemiyorum.
I don't sound like me, Doug, because you don't want me to.
Kendim gibi konuşmuyorum Doug, çünkü istemiyorsun.
Because I don't want to!
Çünkü istemiyorum!
Well, sue me because I don't want to talk about having sex with my wife with a total stranger.
Beni dava edin çünkü karımla yaptığım seksi tamamen yabancı biriyle konuşmak istemiyorum.
I love technology, but we just... we don't want to abuse it, because there's more to relationships than pushing buttons, and that's what this program is about.
Teknolojiyi severim. Ama onu kötüye kullanmanızı istemiyoruz. Çünkü düğmelere basmaktan daha iyi ilişkiler kurmayı bu program sayesinde anlayacaksınız.
I'm going to show you something that I don't like to show people because I don't want them treating me differently.
Sana bir şey göstereyim. İnsanlara göstermeyi sevmem. Çünkü bana farklı davransınlar istemiyorum.
Michael, if you want us to close up shop here, you just say the word because I just don't think it's fair to Fiona to get her hopes up.
Michael, buradaki mevzudan vazgeçmemizi istiyorsan söylemen yeterli. Çünkü bana kalırsa Fiona'yı boş yere umutlandırmak iyi bir şey değil.
Because I don't want to lecture you.
Çünkü sana ders vermek istemiyorum.
I probably won't tell them the truth... because I don't want them... to worry that I might get bad again.
Çünkü yeniden kötüleşmemden korkmalarını istemiyorum.
Because I don't want us to adopt the baby.
Çünkü evlat edinmek istemiyorum.
I think you are dressed like a woman, because secretly you don't want to be a man.
Bence kadın gibi giyinmiş olmanın sebebi, içten içe, erkek olmak istemiyor olman.