Been there tradutor Turco
31,408 parallel translation
With everything that went on between you two, you never should have been there.
Aranızda geçen onca şeyden sonra, asla orada olmamalıydın.
Oh, I've been there.
Oradaydım.
This initiated a rogue subroutine in her programming, a directive that never should have been there...
Kendi programında, hiç olmaması gereken asi bir altyazılımı etkinleştirdi.
You must've been there...
Sen orada olmalıydın...
Been there, done that, not touching it.
O badirelerden geçtim ve ona dokunmayacağım.
That's because it's an intimate restaurant that's been there 50 years and no one knows about it.
Çünkü 50 yıldır açık olan ama kimsenin duymadığı özel bir restoran.
I think we should look into his family, his finances, see if there's been an influx of cash.
Ailesini, mali durumunu ve hesabına nakit akışı olup olmadığını araştırmalıyız.
There's obviously been some kind - of screw-up here, okay?
Belli ki burada bir haltlar dönmüş, tamam mı?
He's been gone a while. And Mom is there, too.
Gideli biraz zaman geçti, annem de evde.
How long have they been sitting there?
Ne zamandır orada oturuyorlar?
You know, there's been scary voices since this whole thing started.
Biliyorsunuz bu iş başladığından beri korkutucu bir ses var ya.
There've been 2,200 little earthquakes over the last 24 hours.
Son 24 saatte... 2,200 küçük deprem oldu.
Uh, Janet, how many "Janets" have there been?
- Janet toplamda kaç tane Janet var?
There have been 25 generations of Janet.
- Janet'ler 25 nesildir devam ediyor.
Anyway, what is there to say about Janet that hasn't already been said by the giant Janet alarm in the sky?
Söylenebilecek her şeyi gökyüzündeki devasa Janet alarmı söyledi zaten.
There's been so many wasted years.
Bunları demek istememiştim.
The dates we've been given, there appears to be no documentation in the material you gave to us.
Bize verilen tarihler, bize verdiğiniz materyallerde belgelendirme yapılmamış gibi gözüküyor.
Um... Crowley's been into pornography for years, but there was nothing on his computer.
Crowley yıllardır pornografiye düşkünmüş ama bilgisayarında hiçbir şey yoktu.
It's not like I've ever been in a party in the UK and there's an American guy there, and I've heard this sentence,
İngiltere'de bir partide bir Amerikalı varsa şöyle dendiğini hiç duymadım...
There's never been a ten in my audience, ever.
İzleyicilerim arasında asla bir 10 olmadı, asla.
How long has she been down there?
Ne zamandır aşağıda bekliyor?
Mike, there have been reports on some divided opinion - on Ginny Baker in the clubhouse...
Mike, Ginny Baker'ın kulüpte olanlar hakkında farklı fikirler elde ediyoruz.
Because there's been some confusion about that lately.
Çünkü son zamanlarda bu konuda iyice karışıklık olmaya başladı.
After all, there have been three break-ins at Oscar's over the course of the past two years, but I'm sure you know that.
Sonuçta, son iki yılda Oscar'lara üç defa haneye tecavüz oldu fakat bunu sizin de bildiğinize eminim.
I've been going over these. There's a lot of money here.
Bunu inceliyordum da..... burada çok fazla para var.
Where I've been, there is no loneliness... no pain.
Gittiğim yerde, ne yalnızlık var ne de acı.
Languages are just hard to learn, cause I've been studying Russian for like, I don't know, 18 years and there's no secret, it's just hard work.
Dilleri öğrenmek zordur çünkü bilmem kaç yıldır, 18 yıldır Rusça öğreniyorum ve sırrı yok, sadece sıkı çalışma.
There's nothing, sir, we've been over the terrain a hundred times.
Bir şey yok efendim. Araziyi yüzlerce kez taradık.
It's where the Russians have been launching missions from for the past 60 years, all of the big missions have gone from there, the Sputniks, the Vostoks, the Soyuz.
Ruslar, 60 yıldır buradan uzay araçları fırlatıyor. Bütün büyük görevlerde fırlatma oradan yapıldı. Sputnik'ler, Vostok'lar, Soyuz.
We've been studying the dust storms on Mars for quite some time, and there's a particular season where some of the dust storms can actually go global.
Mars'taki toz fırtınalarını epeydir inceliyoruz. Bazı toz fırtınalarının küresel hâle gelebileceği belli bir mevsim var.
When I think about you up there, if it had been you in that corridor...
Seni orada düşünürken ya o koridordaki sen olsaydın diyorum.
This is it, your home for the seven-month journey and the first two years you'll be living on Mars surface, when the time comes to face the unknown, there has never been another suit of armor more
İşte burası. Yedi aylık yolculukta ve Mars yüzeyinde yaşayacağınız ilk iki yıl boyunca eviniz olacak.
He's been in there since yesterday.
Dünden beri içeride.
Has there ever been anyone special?
Hiç özel biri oldu mu?
- Oh, there must've been a mix-up in the paperwork.
- Kağıtlarda bir yanlışlık olmuş olmalı.
And if you had, there would have been an alibi witness that would've told the jury that he couldn't have possibly have committed those murders.
Bulmuş olsaydınız, jüriye onun bu cinayetleri işlemesinin mümkün olmadığını söyleyecek bir tanık olurdu.
I'm very pleased to announce that there has been an addition to today's docket.
Bugünün listesine yeni bir parça eklendiğini duyurmaktan mutluluk duyuyorum.
There's been no example of the government making peoples'lives better.
Devletin, insanların hayatını kolaylaştırdığına dair hiçbir örnek yok. Devletin, insanların hayatını kolaylaştırdığına dair hiçbir örnek yok.
Yes, there has been an increase in poverty, but it is a lower rate of increase than it was in the preceding years, before we got here.
Evet, yoksulluk seviyesinde bir artış oldu, ama bu noktaya gelmemizden önceki yıllara göre daha düşük bir artış hızı var.
You know? They'd have been in there with little white gloves on, praying to Jesus.
Beyaz eldivenler giyer,
There has never been a period in our history where the law and order branch of the state has not operated against the freedoms, the liberties, the options, the choices that have been available for the black community, generally speaking.
Tarihimizde hiçbir zaman devletin kanun ve nizam anlayışının siyah toplumun özgürlüklerine, haklarına, seçeneklerine ve seçimlerine karşı işlemediği bir dönem olmamış.
Louis, your offer was just accepted, and there's never been a one-day escrow in the history of escrows.
Louis, teklifin daha yeni kabul edildi. ... ve eskrow tarihinde bir günlük bir eskrow yoktur.
- No, Harvey, the point is, I have been out there busting my ass trying to find us new business for days, and do you know what they keep asking?
- Hayır Harvey, mesele bu benim dışarıda günlerdir bize yeni iş bulayım diye kıçımı parçalamam.
Look, there's no reason that he should have been convicted.
Bakın, adamın mahkum edilmesi için hiç bir sebep yok.
Donna, please, I would not be coming to you if there was another way, but I have been up all night and there is no other way.
Donna başka bir yolu olsaydı sana gelmezdim ama tüm gece düşündüm, başka yolu yok.
He's been hoarding live contraband down there the whole time.
Bunca zaman boyunca aşağıda kaçak bir canlıyı saklıyormuş.
I would have been happy to help you out there, okay?
Sana seve seve yardım ederdim, tamam mı?
How come there haven't been any recorded events?
Nasil kaydedilmis herhangi bir olay olmaz?
There's been, um, an incident with Jaclyn.
Jaclyn'le ilgili bir mesele var.
He's been in there for, like, an hour.
Yaklaşık bir saattir içeride.
Dear viewers, there has been another disaster in our country.
Sayın seyirciler, ülkemizde bir afet daha meydana geldi.
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there 14012
theresa 292
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing to it 48
there's nothing here 275
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing to it 48
there's nothing here 275