Beth tradutor Turco
5,618 parallel translation
- Beth should be home by now.
- Beth şimdi kadar dönmüş olmalıydı.
It's already dark out and Beth isn't back yet.
Hava karardı ama Beth hâlâ dönmedi.
Well, it's Beth.
Konu Beth.
Hey, Mom... we have to go pick up Beth, but Max and Sarah will take care of you while I'm gone.
Anne gidip Beth'i almamız gerek ama Max ve Sarah ben yokken sana göz kulak olurlar.
We got to find Beth.
Beth'i bulmalıyız.
Beth?
Beth?
- Beth!
- Beth!
Beth!
Beth!
- Where's Beth?
- Beth nerede?
And... - Beth?
Peki ya Beth?
- Mama, did someone take Beth?
- Anne, birisi Beth'i almaya gidecek mi?
Beth's just with her boyfriend, that's all.
Beth erkek arkadaşıyla birlikte, hepsi bu.
Hey. Beth's a tough girl.
Baksana Beth dayanıklı kızdır.
I know I'm going out there to find Beth.
Dışarı çıkıp Beth'i arayacağımı biliyorum.
And then we bring help back here. For Beth and Howie.
Ardından da Beth ve Howie için yardımla geri döneriz.
Beth, you up there?
Beth, orada mısın?
Beth wanted to go with him.
Beth de onunla gitmek istemiş.
After it happened, right after with Beth in the hospital, I saw that woman Dawn.
Olanlardan sonra hastanede Beth'e olandan sonra Dawn denen kadının suratını gördüm.
Didn't have a thing to do with Beth.
Beth'le hiçbir ilgisi yoktu.
But Beth wanted to get him here.
Ama Beth, onu buraya ulaştırmak istiyordu.
This was for her.
Bunu Beth için yaptık.
Losing Washington... losing- - losing Beth right after just finding out she's alive...
Ama Washington umudunu kaybetmek Beth'i yaşadığını öğrendikten hemen sonra kaybetmek...
Maybe him being alive, maybe something about that would have changed things with Beth.
Belki onun hayatta olmasıyla olacak şeyler Beth'in başına gelenleri değiştirebilirdi.
If you ever want to talk about your father or about Beth...
Babandan ya da Beth'den bahsetmek istersen...
It was hers.
Beth'indi.
I never thought she was alive.
Beth'in hayatta olduğunu düşünmemiştim hiç.
So was she.
Beth de öyle.
Beth.
Beth.
i won't be here long, beth.
Uzun süre kalmayacağım, Beth.
at beth's.
Beth'lerdeyim.
beth said she and, um, mitch saw this lady for a while.
Beth, Mitch'le bir süre o kadını görmeye gitmişler.
Who the fuck is Beth Mackey?
Beth Mackey kim lan?
- It's Beth Mackey.
- Ben Beth Mackey.
- Beth Mackey?
- Beth Mackey?
Um, you're gonna want to speak with Beth Orchard.
Beth Orchard ile görüşmelisiniz.
Oh, she's off with Beth and maty.
Beth ve Maty ile gitti.
Beth Tudor.
Beth Tudor.
Uh, last kid got off to college, so Beth and I are on our own.
İyiyim. Son çocuğu da üniversiteye gönderdikten sonra, Beth ve ben başbaşa kaldık.
Mark and Beth..... they don't need to be put through this trial.
Mark and Beth bu dava sürecini yaşamayı hak etmiyorlar.
~ Hi, Beth. ~ Oh, hi.
- Selam Beth.
~ Beth, I'm sorry.
- Beth üzgünüm.
~ Beth, don't push me.
- Beth beni itme.
Beth, this isn't the time.
Beth şimdi sırası değil.
~ Oh, Beth, your waters.
- Beth. Suyun gelmiş.
~ I had Beth to deal with.
- Beth'le uğraşıyordum.
Beth, what are you doing?
Beth, ne yapıyorsun?
Just try slowly breathing down a bit, Beth.
Derin derin nefes al Beth.
Beth's just had her baby.
Beth biraz önce doğum yaptı.
Congratulations, Beth.
Tebrik ederim Beth.
~ Beth.
- Beth.
How would you describe your relationship with Mark and Beth Latimer?
Mark ve Beth Latimer ile olan ilişkinizi nasıl tanımlarsınız?