Beverage tradutor Turco
611 parallel translation
I shall prove... that they were under the influence... of an alcoholic beverage at the time.
Sizlere cinayet esnasında alkolün etkisinde olduklarını kanıtlayacağım.
- Is that an alcoholic beverage?
- Bu alkollü bir içki mi?
No alcoholic beverage under 21.
21 yaşın altında alkollü içki yasak.
No alcoholic beverage, no drug, no torture could induce me to stay married to you!
Bunlar bana vız gelir. Seninle evli kalmam ben.
Can't we discuss this without bringing up a rival beverage?
Bak, Phyllis, bu işi rakip bir içecekten söz etmeden çözemez miyiz?
- There's already a beverage on the table.
- Masada zaten içecek var.
- Isn't water a beverage?
- Su içecek değil mi?
Well, I took care of the beverage.
İçecekleri hazırladım.
The Suarian people do not drink alcoholic beverage.
Suarian halkı alkollü içecek tüketmez.
Karin Spiess, advertising director. Well, advertising... actually I sell soap and beverage. That's less harmful than selling sex and violence, or politics...
Reklâmcıyım çünkü, filmlerdekinin aksine gerçek hayatta çorba ya da meşrubat satmak ; seks, şiddet veya politika satmaktan daha kolaydır.
The strong, milky white beverage is called pulque.
Koyu kıvamlı, beyaz renkli bu içkiye pulque denir.
Yeah? No beverage?
Fena fikir değil gibi.
Do you want a beverage?
İçecek istiyor musun?
I've got six local fish samples to test. I've also got all the other foods and the beverage canisters.
Konuşmanın başında dediğini tekrarlaman için "Efendim?", dedi.
We don't allow the mention of any alcoholic beverage on the program.
Programda hiçbir alkollü içki ismi geçmesine izin vermiyoruz.
If I can ask you to board the bus as quickly as possible, you'll have a complimentary beverage waiting for each of you.
Eğer otobüsteyden birşey soracak olursanız, mümkün oluduğunca çabuk olsun. Hiçbirinizi tek tek bekleyemem. Bu yüzden acele etmelisiniz.
Three : food or beverage will be refused.
Ziyaretçilerin getireceği hiçbir madde çiğ, pişmiş hiçbir yiyecek ve giyecek içeri alınmayacaktır.
A most delicious beverage!
Çok lezzetli bir içki!
Send me some more of those herbs and I will declare it our national beverage.
Bana o ottan biraz daha gönderin, onu ulusal içeceğimiz ilan edeceğim.
Would you care for a beverage?
İçki ister misin?
You'll stay here and drink instant beverage or something.
Hazır çorba iç.
Before we go any further, I'd like to thank Mr Cleo McDowell, who's responsible for the fine food and beverage here tonight.
Gösteriye devam etmeden önce, Bay McDowell'e teşekkür etmek istiyorum. Kendisi bu geceki güzel yiyecekleri ve içecekleri hazırladı.
Carry my beverage to that table.
İçeceğimi o masaya taşı.
Oh, you mean the Ghostbusters hot-beverage thermal mug and free balloons for the kids?
Hayalet Avcıları Üncanlarını ve çocuklara balonları mı kastediyorsun?
What beverage would you like?
- Evet. İçecek olarak ne istersiniz?
We'll miss the complimentary beverage.
Bedava içkileri kaçıracağız.
You goddamn straphangers are ruining Mrs. Crane's beverage service!
Siz kahrolası ayaktakiler Bayan Crane'in içki keyfini mahvediyorsunuz!
Sake's not my beverage of choice.
Sake benim içkim değil.
I am afraid that would require the molecular structure of the beverage in question.
Bunu yapmak için, içeceğin moleküler yapısı gerekli.
- Alcoholic Beverage Control, Gina.
- Alkollü İçecek Denetleme, Gina.
- Sir, the car has a beverage holder.
- Bayım, aracın içinde zaten içecek kulbu var.
- Very big beverage holder.
- Büyük içecek kulpları.
A beverage?
Bir içki?
" Consume alco-beverage.
" Alko-içecek iç.
And this is the snack holder where I can put my beverage or, if you will, cupcake.
Ve burası da yemeğimi koyacağım yer, tabi yaparsan şayet kup kekimi.
Aren't you going to offer me a beverage?
Bana bir içecek teklif etmeyecek misin? - Beş, dört
You mind if I have some of your tasty beverage to wash this down?
Bir yudum alsam bir şey demezsin herhalde.
I believe this beverage has produced an emotional response.
Bu içecek bende bir his uyandırdı.
That beverage has not been programmed into the replication system.
Bu içecek kopyalama birimine programlanmamıştır.
Like, from Casino Executive to Food and Beverage Chairman.
Mesela Kumarhane Yöneticisi'nden Yiyecek İçecek Müdürü'ne çevir.
To play it safe, I switched job titles again... and made myself Food and Beverage Director.
Temkinli davranıp unvanımı tekrar değiştirdim. Yiyecek ve İçecek Müdürü oldum.
You could've had the food-and-beverage job without going on TV!
Televizyona çıkmadan da yiyecek içecek işini alabilirdin!
No, not, "Thank you." What do you say about the tasty beverage?
Hayır içkinin tadından bahsediyorum?
So, Ted, what do you think about that tasty beverage?
Ee, Ted içkinin tadı hakkında şimdi ne düşünüyorsun?
She's probably having her beverage service now.
Şu anda ona içecek servisi yapılıyordur.
The clear-beverage craze gave us all a reason to live.
Saydam şişe modası, hepimize yaşamak için bir neden veriyordu.
Includes entree, cracker pack, cheese spread mixed fruit, beverage powder, spoon, coffee, cream substitute, candy, salt, matches, toilet tissue.
İçinde antre, kraker, peynir, karışık meyve, içecek tozu, kaşık, kahve, toz krem, tatlı, tuz, kibrit ve tuvalet kağıdı var.
What is you feeling... of your being elected the Genius of Food and Beverage?
Hisleriniz ne? Yiyecek ve içecek dahisi seçildiniz.
Well, I am going to get a beverage.
Şimdi içecek alacağım.
No beverage?
Meşrubat yok mu?
Come with us. Well, I'm gonna celebrate with a beverage brewed from the crystal-clear waters of the majestic Colorado Rockies! Oh, hi, Dad.
Merhaba baba.