Bizarre tradutor Turco
1,886 parallel translation
But perhaps the most bizarre social patterns can be found within the small island community of Manhattan.
Fakat belki de en tuhaf sosyal düzene küçük Manhattan adası topluluğu bünyesinde rastlanabilir.
So you guys are still friends, or is this just some bizarre coincidence we're all here?
Çok garip. Dostluğunuz hala devam mı ediyor yoksa burada rastlaşmamız tesadüf mü?
Mushrooms also have a very bizarre property of hyper-accumulating heavy metals.
Mantarların ayrıca ağır metalleri yüksek derecede biriktirmek gibi çok ilginç özellikleri de var.
I think you've been part of this bizarre thing all along.
Bence sen başından beri bu tuhaflığın bir parçasıydın.
A spaceship in a samurai period drama is a bit bizarre.
Bu uzay gemisi tarihin korkunç bir cilvesiydi!
Witness this bizarre yet mysterious magic!
Acayip ve gizemli el hünerleriyle başlıyoruz.
You know, part of me holds some... strange hope that by helping this bizarre creature overcome his own suffering,
Bilirsin, içimden bir ses... bu tuhaf yaratığın tuhaf ızdıraplarına çare olabileceğimi söylüyor.
Julia find all the thing bizarre.
Julia olanları çok tuhaf buldu.
By what Bizarre and convoluted logic, did she arrive at the decision to do what you're about to see?
Ne acayip ve kıvrık bir düşünce. Görmek üzere olduğunuz hamlesini... ... yapmaya karar verdi mi?
It's bizarre to get punished for shit like that, ain't it?
Bu yüzden cezalandırılmam çok tuhaf.
How bizarre.
Ne kadar garip.
So bizarre.
Çok acayip.
Doesn't that strike you as bizarre?
Garip gelmiyor mu?
Nothing bizarre ever happens to you.
Garip olan hiçbir şey başına gelmedi.
Why did Gauguin pick this title for such a bizarre and beautiful painting?
Gaugin neden bu tuhaf ve güzel resim için bu ismi seçmiş?
But I've learned that we're all searching to fit in and we... we all feel like outsiders and we all do things and feel things that are bizarre and unconventional and dorky.
Ama hepimizin uyum sağlamaya çalıştığını fark ettim. Ve biz... bizler kendimizi azınlık gibi hissettik. Hepimiz tuhaf, alışagelmedik ve saftirik şeyler yaptık ve bunları hissettik.
He is totally bizarre.
Oldukça tuhaf biri.
This is bizarre.
Ne tuhaf.
For such a famously romantic story, Pride and Prejudice is a parade of bizarre marriages.
Aşk ve Gurur çok sevilen romantik bir hikaye ama..... tuhaf evliliklerin de bir göstergesi.
In a bizarre twist, McKenna was able to stash the gold before he was apprehended.
Kaderin tuhaf bir cilvesi, McKenna yakalanmadan önce altını saklamıştı.
The saboku thing and the fugu thing and the bizarre russian roulette fish eating thing.
Suboku, balık ve o garip Rus ruleti gibi balık yeme olayı.
/... reports worldwide a bizarre phenomena in the skies... / Thousands of sightings of unidentified objects
... dünyanın her yerinden gökyüzündeki acayip ışıklarla ilgili haberler geliyor....
On the other hand, it would take a seriously disturbed individual to... to come up with such a bizarre excuse ... in order to discredit the arresting officer.
Diğer yandan, bu kadar garip bir iddiada bulunduğuna göre bir memurun itibarını sarsmak için cidden rahatsız edici bir özrü bulunmalı.
You are very bizarre.
Çok tuhafsın.
Mm. Very bizarre.
- Çok tuhaf.
Admittedly not as bizarre as yours, but you shouldn't risk your life just because you can't tell your boyfriend the truth.
Tabii sizinki kadar tuhaf değil. Ama gerçeği söylemeye utandığınız için hayatınızı tehlikeye atmamalısınız.
I know it sounds bizarre.
Bu biraz garip geliyor biliyorum.
You know, tonight was unusually bizarre, even for my family.
Biliyor musun, bu gece benim ailem için bile biraz garipti.
It's bizarre.
Çok garip.
What's really bizarre is this.
Esas garip olan şey bu :
- Only in the most bizarre way.
- Çok tuhaf bir şekilde.
The saga of Superman's return... just took another bizarre twist... as the Man of Steel allegedly adds tech mogul Lex Luthor to his recent hit list.
Süpermen'in destansı dönüşü, Demir Adam'ın, teknoloji lideri Lex Luthor'a saldırmasıyla birlikte, garip bir hâl aldı.
Bizarre as it may sound.
Kulağa tuhaf gelebilir.
In a bizarre story, prominent plastic surgeon Dr. Tom O'Bannon was charged with the murder of his wife today after he confessed to staging a car accident.
Tuhaf bir hikaye ünlü estetik cerrahı Dr. Tom O'Bannon bugün karısını öldürmekle suçlanıyor. Bir trafik kazasını düzenlediğini itiraf ettikten sonra.
Prosecutors believe that in order to maintain access to his wife's inheritance, Dr. O'Bannon concocted a bizarre plan to have another woman impersonate her.
Savcı miras yüzünden cinayetin işlendiğine inanıyor. Dr. O'Bannon, ilginç bir plan tezgahlamış, başka bir kadını karısının kimliğine büründürmüştü.
The situation has gotten even more bizarre...
Durum daha da garip hale geldi.
She's got this bizarre wedding ESP.
Evlilik konusundaki altıncı hissi garip bir şekilde iyi.
Among the most bizarre creatures down here, are Stalked Crinoids or Sea Lilies.
Buradaki en ilginç canlılardan biri denizlaleleridir.
Well, that was one of the most bizarre evenings I've ever spent.
Geçirdiğim en tuhaf akşamlardan biriydi.
I cannot even begin to tell you how bizarre it was.
Ne kadar garip olduğunu anlatamam.
- You want bizarre?
- Lütfen, sen garip görmemişsin.
"Police are baffled over a recent string" of bizarre citizens'arrests.
" Polis,'tuhaf vatandaş'ların tutuklanma şekilleri karşısında şaşkın.
Bizarre.
acayip oldum.
It's so bizarre.
Ne garip.
Enya and Jones they were running a bizarre fertility scheme out of Overland's clinic.
Enya ve Jones Overland Kliniği'nde korkunç doğum yöntemleri uyguluyorlardı.
it it's successful and you've shattered your subject's illusions of normalcy then the most unbelievable and bizarre situations will be accepted without question.
Ve bu gerçeklik aldatmacasında parçalanmaya başlarsanız sonra da en inanılmaz ve korkunç durumlara düşerseniz sorgusuz şunu kabullenmelisiniz :
- What? Yeah, my uncle's body no longer shows bizarre signs of a crushed heart, right?
Amcamın cesedi artık kalp parçalanması ile ilgili izleri taşımıyor, değil mi?
that's bizarre.
Bu garip.
I'm you, only a little more bizarre.
Ben, senim. Yalnızca biraz daha tuhafım.
I mean, this is bizarre!
Bu çok garip.
This is some bizarre coincidence or...
Chloe, bu ya tuhaf bir tesadüf ya da sen- -