Booking tradutor Turco
833 parallel translation
Can't hold you without booking you, no matter what.
Mahkemece suçlanmadıkça ne kadar şüphelenirlerse şüphelensinler seni tutamazlar.
Every time I walked into a booking office, they leaned back and they roared.
Ne zaman bir organizasyon bürosuna gitsem kahkahayla suratıma güldüler.
I'm sorry to pick on your friend, but I'm booking him.
Üzgünüm ama arkadaşını tutukluyorum.
Did you have that appointment with that man about your booking?
İş hususunda o adamla görüşebildin mi?
The booking office has been calling up all day and they want us to play Des Moines...
Bilet satış bürosu bütün gün arayıp durdu ve Des Moines'yi oynamamızı istiyorlar...
So, instead of booking her, I takes her home.
Bu yüzden de onu cezalandırmak yerine eve götürdüm.
Zeena's already written to three or four booking agents.
Zeena üç dört acenteye mektup yazdı bile.
I been booking'vaudeville acts, circus acts, nightclub acts for 30 years.
30 yıldır vodviller, sirkler ve gece klüpleri için roller ayarlıyorum.
Give it a rundown with casting officers, booking agencies.
Bu resim ve bir özeti, rezervasyon yapan ajanslara ve casting ajanslarına ver.
If you ever learn to do that, I can get you a good booking.
Eğer bunu yapmayı öğrenirsen sana iyi bir yer ayırırım.
I imagine if he ever found out, he'd get us a booking someplace in South Africa just to get me away from you.
Düşünüyorumda, eğer öğrenirse beni senden uzaklaştırmak için Güney Afrika'ya bir bilet alır ve gönderir.
I haven't been assigned yet. You make sure they give you a good booking, son.
- Daha tayin edilmedim.
Checked booking offices, in case he tried to work.
Ajansları kontrol ettik, iş aradıysa diye.
I'm booking her under the second.
İkincisinden dolayı onu tutukluyorum.
I was thinking, if we act quick we might get a booking in Marseille.
Düşündüm de eğer elimizi çabuk tutarsak belki Marseille'ye kayıt olabiliriz.
In case we don't get a booking, it would save money.
Eğer kayıt olamazsak paramızı kurtarmış oluruz.
You promised to join us when we got a booking.
Kayıt olduğumuzda bize katılacağına söz vermiştin.
- The booking is for the act.
Kayıt gösterimiz içindi. Dördümüzün gösterisi için.
We're booking this man for robbery, Lieutenant.
Bu adamı soygundan kaydediyoruz, teğmen.
Have you ever heard of an undertaker booking funerals in advance?
Hiç önceden cenaze rezervasyonu yapıldığını duydunuz mu?
After all the years I carried you in this stale act when you finally luck into a decent booking, you brush Roxie for her.
O bayat numaralarını bunca yıl sırtımda taşıdıktan sonra onun için Roxie yi bir kalemde silip atacaksın, öyle mi? .
Nothing, apart from being able to help me on a matter of seat booking.
Hiçbir şey. Yalnızca yer ayırtma konusunda bana yardımcı olabilirsiniz.
Block booking, upper circle Whole tribe get in on 3 / 6d each.
Bütün kabile yarı fiyatı öder.
I made a booking by letter.
Mektupla yer ayırttırmıştım da.
Booking.
- Karakola.
- The girl who did the booking.
Biletleri alan kız.
Unless you want booking for manslaughter.
Tabii kazara adam öldürmekten suçlanmak istemiyorsan...
Hold this guy for booking.
Bu herifi tefecilikten tık.
Booking a seat on the first available plane... the storm now moved toward Paris.
İlk uçaktan yer ayırtır... ve kasırga Paris'i terk eder.
Oh, if you're a booking agent, don't bother.
Vergi memuruysanız, boşuna yorulmayın.
I hope we did the right thing booking you into a hotel on the European side rather than the Asian side.
Sizin Avrupa yakasında bir otelde konaklamanızı tercih ettik.
The head usher, the booking agent, the Flying Cantini Brothers...
Tiyatroda koltukçuya, biletçiye, Uçan Cantini Kardeşlere...
But I promise you you'll never get another booking.
Ama artık asla bir iş bulamayacaksınız.
They take care of everything, your... your booking, your salary, your taxes.
Her şeyle onlar ilgilenecek, anlaşmalarınla, alacağın ücretle, vergilerinle.
Booking agent?
Rezervasyon acentasi?
But I'm booking you tomorrow.
Bu senin yorumun. Ama yarın seni içeri alacağım.
He's booking my driver for mail fraud, if you can believe that.
Şoförümü posta dolandırıcılığından tutukluyorlar. Sahi mı?
Every year I repaint the first class booking office.
Her yıl bilet gişesinin boyasını yeniledim.
And this is Nietzsche's third booking in four games.
Bu Nietzsche'nin dört maçta üçüncü sarı kartı. Bu kim?
- Am I your booking agent?
- Komisyoncuya benzer bir halim mi var?
I handle the management and the booking.
İşle ilgili konulara ben bakıyorum.
All right, Gramps, move it along. What's the booking, gentlemen?
Durum nedir, beyler?
Oh, I took the liberty of booking you into our hotel.
Size bizim oteli ayarladım.
- We've got to make booking decisions.
- Şovla ilgili kararlar almak zorundayız.
I'm booking a flight.
"Uçak biletleri ayarladım".
I think I can get you a booking.
Size iş ayarladım.
A lot of acts would kill for a booking in North Africa.
Birçok insan Kuzey Afrika'ya gitmek için can atar.
We're gonna lose our booking.
İşimizi kaybedeceğiz.
Tsimmis, the theater booking agent?
Tsimmis?
In a way, it's just a change of booking.
Sadece sahne değiştiriyorum.
Booking's got a little thin.
Konserler giderek azaldı.