Booming tradutor Turco
373 parallel translation
The factory is booming.
Fabrika hızla gelişiyor.
- Oh, Miss Frenchy, I was just tryin'to shut out... the booming'and the bangin of them there pop guns.
- Bayan Frenchy, ben de çenemi kapalı tutmaya çalışıyordum. Silahların sebep olduğu gürültü patırtı...
The cathedral crowded to the doors the organ booming, I kneel to be crowned.
Katedral tıklım tıklım dolu organ çalınıyor. Ben taç giymek için diz çökmüşüm.
A booming voice announces the show for that evening.
Avaz avaz bağırılarak o geceki gösteri duyurulur.
In my opinion, things will be booming out there before you can say Jack Robinson.
Bence, siz daha "Jack Robinson" diyemeden olaylar patlak verecek.
I hear business is booming there since Hashiba's forces arrived.
Hashiba'nın kuvvetleri geldiğinden beri orada ticaretin canlandığını duydum.
Right now building is booming.
Şu anda inşaat işinde patlama var.
Sales have been booming.
Satışların durumu iyiydi.
Sounds like it's made for us, booming with a gold strike, we ought to take a look.
Altın madenleri varmış, eğlence varmış Tam bize göre yani, bir bakmakta fayda var.
Her business must be booming.
İşleri yolunda olmalı.
Booming, eh, Accattone?
İşi ilerlettin, ha, Accattone?
Your business is booming.
Sizin işler büyüyor.
Your business should be booming.
İşlerin bayağı artmış görünüyor.
If tomorrow antique will be booming I'll rummage the countryside and discover an 18th century cupboard.
Yarın antika patlama yapsa şehri didik didik arar ve bir 18'inci yüzyıl sandığı bulurum.
But the records of atmospheric shock waves give not a hint of something booming out of the North Atlantic later that day.
Fakat ilerleyen saatlerde, atmosferdeki şok dalgası kayıtları Kuzey Atlantik'te patlayan hiçbir şeye işaret etmiyordu.
In 1705, Edmund Halley finally figured out that the same spectacular comet was booming by the Earth every 76 years, like clockwork.
1705 yılında Edmund Halley aynı ilgi çekici kuyruklu yıldızın bir saatin işleyişi gibi her 76 senede bir dünyanın yakınından geçtiğini keşfetti.
Booming away like a god's hammer on a mountain of ice.
Allah'ın çekici buzdağına vuruyormuş gibi gümbürdüyordu.
" She'll have a booming, boisterous family
" kalabalık gürültülü bir ailesi olacaktır tabii
And it could be sensed in the booming, bustling mining town of Denver.
Ve Denver'in hareketli ve canlı madenci kasabalarında da bu durum hissedilebiliyordu.
- Things booming in Vietnam?
- Vietnam'ı haklıyorsunuz ha?
Now look, Germany is booming.
Şimdi bakın, Almanya gelişiyor.
Open periods of gang warfare are followed by peace treaties... and attempts at consolidation and monopoly... each of which is shattered as new warfare erupts... in quest of the booming bootlegging and vice profits.
Çete savaşlarını, bazı anlaşmalar ve uzlaşma teşebbüsleri... Her biri ortalığı daha fazla yıkan... ve bombalama ya da kaçakçılık gibi... yeni savaş taktiklerine yol açtı.
The tudor economy's booming
Tudor ekonomisi çok gelişti.
Maxim's and Le Boeuf sur le Toit did a booming business.
Maxim'in Yeri ve Le Boeuf sur le Toit'nın işleri gelişiyordu.
Booming out of the pages of history comes a story of three men and one woman whose courage shocked a generation.
Tarih kitaplarından çıkıp gelen ve cesaretleriyle bir kuşağı etkileyen üç erkekle bir kadının hikayesi.
YOU'VE GOT CHEAP DRINKS, SLAVE LABOR AND A BOOMING STOCK MARKET.
İçki ucuz, işçiler köle, borsa hareketli.
There's this town called San Francisco that's booming.
San Francisco diye hızlı gelişen bir yer var.
Next month's sales should be booming.
Gelecek ayın satışları patlıyor olacak.
- What's that booming?
- Bu gümbürtü de neyin nesi?
Yes, business is booming, life's back to normal at last.
Evet, işler büyüyor, hayat sonunda normale döndü.
Well, I ain't seen him, oh, since things were booming a few years back.
Onu bir kaç sene önce, işlerin yoğun olduğu dönemden beri görmedim.
Or out on the lagoon, that shining lagoon with the goddamn surf booming on the Barrier Reef?
Veya dışarıdaki su birikintisinin içinde. Evet, şu mercan kayalıkları arasında dolaşan kahrolası sörfün bulunduğu pırıltılı su birikintisinde mi?
Business has been booming.
İşler açılıyor.
Do you hear it booming?
Lanet olası duyuyor musun?
I hear it booming.
Bir ses duyuyorum.
The people there might be walking along when a tiny lump of neutron star matter comes booming out of the ground and then falls back again.
İnsanlar yolda yürüken, işlerine giderken küçük bir nötron yıldızı kümesi gürleye gürleye zeminden dışarı çıkardı ve tekrar aşşağı düşerdi.
Business is booming.
İş hızla artıyor.
Business isn't exactly booming.
İşler çok kesat.
They were really booming, Cilly, really making a racket.
Deli gibi çalıyorlardı Cilly çok gürültülüydüler.
Things booming?
İşler yolunda mı?
Booming, maybe... but...
Yolunda, belki...
Then, if business starts booming, we'll see.
Ve sonra büyük patlama yapacak, göreceksin.
August was booming, but now I'm bored.
Ağustosta işler hareketliydi, ama şimdi sıkılıyorum.
- Big, deep, booming voice.
- Yüksek, boğuk ve gür bir ses.
No, my lord, a big, deep, booming voice.
Hayır Lordum, yüksek, boğuk ve gür bir ses.
Not as deep nor booming as once it was.
Ne eskisi kadar boğuk, ne de eskisi kadar gür.
After the news reports about him single-handedly saving Liebster's life, the place has being booming.
Tek başına Liebster'ın hayatını kurtardığına dair haberlerden sonra mekan büyük rağbet gördü.
- We must have triggered something left over from the Erselrope Wars when the arms business was booming.
Silah işinin en parlak olduğu Erselrope Savaşları zamanından kalma... bir şeyi devreye sokmuş olmalıyız.
Business is booming in the so-called arts
Sözde sanatlarda satışlar artıyor ama o oyun iki kişilik dostum.
[Booming sound of thrown sword sheath] By having ruined me you now give me cause for revenge.
- Herşeyi berbat ettin, intikamı mı almaya sen sebep oldun
"I hope business is booming. Love from your old friend, " Ceddie.
Umarım işleriniz çok iyidir Eski arkadaşınızdan sevgiler Saddy not artık Lort Fountleroy değil