English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ B ] / Bordo

Bordo tradutor Turco

222 parallel translation
They used to do you a very good lobster thermidor with a red Bordeaux.
Eskiden çok güzel bordo şarabında ıstakoz haşlıyorlardı.
They still do you a lobster, but no more red Bordeaux.
Hala ıstakoz yaparlar ama, ama bordo şarabı artık yok.
Louis the XV, in yellow and maroon satin.
XV. Louis, sarı ve bordo satenden yapılmış.
Your mouth suggests to me burgundy velvet.
Dudakların bordo kadife gibi.
Look at the clarets :
Diyelim bordo şarapları :
Mr. Du Schmurtz asked me to take it from Naples to Bordeaux.
Bay Du Schmurtz, Bordo'dan telefon edip, Napoli'de arabasını almak istediğini söyledi.
From Naples to Bordeaux...
Bordo'dan Napoli'ye kadar...
The car has to be in Bordeaux on August 27.
Araba, 27 Ağustos'ta Bordo'da olacak.
I'll still drive your car to Bordeaux.
Arabayı Bordo'ya kadar sürmeliyim.
Get Marechal and take him to the police station in Bordeaux.
Bordo polisine durumu bildirin.
I have seen myself on the bridge, taking the ship... from Japan into Bordeaux.
Kendimi köprüde, gemiyi almış Japonya'dan Bordo'ya götürürken hayal ettim.
No, Bordo.
Hayır, Boldo.
Set for the 2nd. The Paris-Lisbon train leaving at 11 : 59 p.m. Arriving Bordeaux : 5 : 43 a.m.
Paris-Lizbon treni saat 11.59'da Paris'ten hareket ediyor 05.43'te de Bordo'ya ulaşıyor...
Passengers for Lisbon, via Bordeaux, Bayonne, Hendaye Irun, San Sebastian, Burgos all aboard!
Lütfen dikkat! Lizbon, Bordo, Bayonne Hendaye, Irun, San Sebastian Burgos istikametine gidecek sayın yolcularımız, lütfen trendeki yerlerinizi alınız. Treniniz hareket etmek üzeredir.
We should get a good claret, anyhow.
Hiç değilse iyi bir bordo şarap olacaktır.
I have a superb claret breathing in my office.
Odamda şahane bir bordo şarabı var.
Well, there was that one time when he got that incredible bottle of claret.
Şu inanılmaz bordo şarap şişesini getirdiği sırada bir kez ayrıldı.
He brought back this superb bottle of claret.
Muhteşem bordo şarap şişesini getirdi.
And, of course, I took a particular delight in the fact that he allowed me to decant the claret.
Ve, elbette, bordo şarabını arıtmama izin vermesinden özel bir zevk duydum.
He allowed you to decant the claret?
bordo şarfabını arıtmana izin verdi?
I know Carsini only makes three red wines, two Burgundies, Pinot Noir and a Gamay and one claret, Cabernet Sauvignon.
Carsini'nin sadece üç kırmızı şarap ürettiğini biliyorum, iki Burgundy, Pinot Noir ve Gamay ve bir bordo şarabı, Cabernet Sauvignon.
Oh, that's a... a claret.
Oh, o... bir bordo şarabı.
Claret for His Majesty, please.
Majesteleri için kırmızı bordo şarap.
Which one is the claret, sir?
Hangisi kırmızı bordo, efendim?
The claret is in the decanter.
Kırmızı bordo sürahide.
And the claret is on top of the sideboard, to the left.
Kırmızı bordo büfenin üzerinde, solda.
Mmm. It's a claret.
Bu bir kırmızı Bordo şarabı.
I'm afraid most of the people we get here don't know a Bordeaux from a claret.
Buradaki çoğu insan "claret" yi "Bordo" dan ayıramaz maalesef.
A Bordeaux is a claret.
Bordo zaten claret'dir.
- A Bordeaux's one of the clarets, all right.
Bordo bir claret'dir, pekala.
Haricots verts bordelaise.
Yeşil bordo fasulyeleri.
You're terrific, Annabel. You ought to be in Drama class.
Bordo kravat.
With purple French taillights and 30-inch fins
Bordo Fransız arka ışıklar, pırıl pırıl aynalar
Where is my red belt?
Buyurun bakalım. Bordo kemerim nerede acaba? Dalga mı geçiyorsun?
I heard you in Bordeaux.
Bordo'da dinledim sizi.
The one in the burgundy jacket at the big table.
Büyük masada oturan bordo ceketli.
We'd like the house... Burgundy, please.
Biz bir bordo... şarap, lütfen.
The weather was bad in 1980, and it was a bad year for Bordeaux.
1980'de hava daima kötüydü ve Bordo için uğursuz bir seneydi.
Yeah, he wanted to trade me his burgundy Porsche.
KarşıIığında bordo Porsche'unu vermeyi teklif etti.
Tutti a bordo, fratello mio.
Tutti a bordo, fratello mio.
And they also come in burgundy and black.
Ve onlar da bordo ve siyah seçenekleride var.
- Prepare to be boarded.
- Bordo edilmek için hazırlanın.
Wine, Petite Syrah 1974
Şarap, Bordo Minyon. 1 97 4.
Burgundy?
Bordo mu?
Burgundy.
Bordo.
Only six bottles of Bordeaux.
Altı şişe Bordo şarabı.
So he rented this goony maroon tux and a stretch limo. When he showed up to my house all he found was a note that said : "Bite me, nerd boy."
O da bunun uzerine komik bir bordo smokin ve üç kapılı limuzin kiralayıp kapıma geldiğinde sadece "nah çıkarız!" yazan bir not bulmuştu.
He would feel its bouquet, its aroma and establish its vintage.
- Bordo ile kırmızı arasında gidip gelen rengine uzun uzun bakar, damağında dolaştırır...
Front row, burgundy interior.
Ön sırada, koltukları bordo.
The goods will be entrusted to Suitcase Matthew. But only at Bordeaux this time. They're more and more prudent.
Evet, malları taşıyacak trendeki adamın adı Bavul Matthew trene Bordo'dan binecek ve bizde onunla trene binp... kaldığı kompartıöamı öğrenip Bordo'dan sonraki istasyonda trenden ineceğiz... 1923 sefer sayılı bu tren Fransa demir yollarının... en eski elektrikli trenidir.
A Bordeaux is a claret, yes.
Bordo, claret'dir evet.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]