Bribery tradutor Turco
456 parallel translation
Bribery, intimidation...
Rüşvet, tehdit...
Everything there is to know about bribery, Marius knows.
Rüşvet hakkında bilinecek ne varsa Marius bilir.
- Attempted bribery.
- Rüşvet teklif etmekten.
Bribery?
Rüşvet mi?
How did you get out of quarantine, a little bribery?
Karantinadan çıkmak için rüşvet mi verdiniz?
Are you blind that you cannot see that this is the plan for Philip's conquest... to extend his rule city by city, state by state, by bribery, treachery, force of arms?
Kör müsünüz de bunun Philip'in fetih planı olduğunu görmüyorsunuz? Rüşvetle, hainlikle, silah zoruyla egemenliğini şehir şehir, ülke ülke genişletme planı olduğunu?
She uses pressure, influence, bribery, blackmail.
Baskı, söz geçirme, rüşvet, tehdit. Her şeyi yaparım.
- All it needed was a little bribery.
- Biraz rüşvet vermek yetti.
Bribery!
Bribery!
This way the bribery investigation goes up in smoke, just like five years ago with the ministry building contract.
Böylece yolsuzluk soruşturmasını bir sis bulutu kaplıyor, tıpkı 5 yıl önce bakanlık binası ihalesinde olduğu gibi.
Everything was bribery, corruption, washed up
Ona göre her şey yozlaşmış, mahvolmuştu.
There's every kind of crook and bribery in them public auctions.
Aç gözlü, rüşvetçi memurlar.. Onları tanımıyorsunuz.
I mean bribery, I don't happen to believe in it.
- Önce herkes böyle der. - Rüşvet vermem.
We accept no bribery, sir.
Rüşvet kabul etmiyoruz, efendim.
Gan Wen Bin, you and my brother engaged in bribery and were afraid that godpa would find out
Gan Wen Bin, sen abimi kullanarak rüşvet yedin! Sonra Babamın durumu öğrenmesinden korktun
[Laughing] That is what is known as bribery after the fact.
- Bunu sakın yapma, rüşvet olarak anlaşılır
Because of bribery, we've become too lenient.
Rüşvetten dolayı, çok hoşgörülü hale geldik.
- Swindle and bribery.
- Dolandırıcılık ve sahtekârlıkla.
With bribery, madame.
- Rüşvetle, bayan
Let's stay with fraud, and not add bribery.
Sadece dolandıcılığımız yeterli, üstüne bir de rüşvetçiliği eklemeyelim.
- Maybe I should have tried bribery first.
- Belki önce rüşvet teklif etmeliydim.
And we added attempted bribery.
Ve dosyasına rüşvet teklifini de ekledik.
Kickbacks, bribery, usury, adultery, lechery, bigotry, larceny...
Rüşvet, yolsuzluk, zina, zamparalık, oğlancılık, hırsızlık...
Federal crimes ranging from the corruption of minors to bribery.
Çocuk istismarından rüşvete kadar bir sürü Federal suç.
Particularly, in view of the rumors about rigged contracts, bribery, the international Mafia.
Özellikle, gizli ihaleler, rüşvet ve uluslararası mafya ile ilişkileri hakkında çıkan söylentiler var.
Suspected bribery.
Rüşvet suçlaması.
But if the citizens of Chinatown regard what you call extortion and bribery as part of the cost of doing business, and have felt that way for thousands of years, why should you be so concerned?
Ama Çin Mahallesi sakinleri, binlerce yıldır sizin rüşvet ve çete dediğiniz olaya iş yapmanın bedeli diyorlarsa niye endişeleniyorsunuz, merak ediyorum doğrusu? Lütfen bana bunu açıklar mısınız?
I told you, bribery works wonders in here.
Sana söylemiştim. Rüşvet burada harikalar yaratıyor.
Well, it's out-and-out bribery.
Güzel, rüsvet yasak.
That's outright bribery.
İşte tam bir yolsuzluk.
See if blackmail will succeed any better than bribery.
Bakalım şantaj rüşvetten daha mı çok işe yarayacak?
Those who understand bribery, swindle and cheat to move up in the world.
Rüşvet, dalavere ve kazıklamayı bilenler terfi ediyor.
How did you talk them out of that? Bribery.
- Onları bundan nasıl vazgeçirdin?
Bribery is rife.
Rüşvet çok yaygın.
Bribery of elected officials.
Seçilmişlerin rüşvet alması.
Mac... Tell me what Carolyn Polhemus was doing with a bribery file.
Mac... söylesene Carolyn Polhemus'un bir rüşvet dosyasıyla ne işi vardı?
Did you assign a bribery case to Carolyn?
Carolyn'e hiç rüşvetle ilgili bir dosya verdin mi?
What if I told you Raymond secretly assigned a bribery case to Carolyn?
Ya sana Raymond'un Carolyn'e gizlice bir rüşvet dosyası verdiğini söylersem?
B-file cases... Cases involving bribery and official misconduct... Are normally assigned to the assistant deputy.
R sınıfı dosyalar... rüşvet ve memurların kanuna aykırı davranışlarını ele alır... ve bu davalara genellikle savcı yardımcıları bakar.
Maybe not bribery any more.
Belki artık rüşvet yok.
Well, that's bribery.
Peki, bu rüşvet.
It's like it's all bribery, you know.
Bunların hepsi rüşvetçilik yani.
And they're teaching kids fuckin'bribery.
Çocuklara siktiğim rüşvetçiliğini öğretiyorlar.
The women's movement just can't seem to make any progress in the world of bribery, can they?
Kadınların sergiledikleri tavırlar rüşvet dünyasında bir gelişim teşkil etmeyecek gibi. Değil mi?
"Successful in verifying on three occasions " the charges of bribery against James Hoffa. "
"James Hoffa'ya karşı üç rüşvetçilik davasının onaylanması."
James R Hoffa, Robert Ciaro, Peter Connelly, et al, for bribery, fraud, conspiracy to commit same.
James R Hoffa, Robert Ciaro, Peter Connelly, ve ekibi rüşvetçilik, hile, bunları yapmak için komplodan.
You suggest bribery.
Sen rüşfeti öneriyorsun.
Money laundering, jury tampering, bribery.
Para aklama, jüri üyelerine sataşma, rüşvet.
Police have arrested contractor James McManus on $ 23 million grant and bribery charges in connection with the Mystic River extension. Saugus :
Saugus :
Bribery.
Rüşvet.
- Yeah, bribery.
- Evet, rüşvet.