Bulk tradutor Turco
676 parallel translation
Not to belittle you and all, but bulk seed, you sure can. Seeds
O kapalı ambalajlı olanlardan değil ama açık olanlardan alınır.
Thank you. Perhaps you've been mislead by the common notion regarding the shape and bulk of state papers.
Belki de devlet belgelerinin şekli ve hacmi konusundaki yaygın düşünce sizi yanıltmıştır.
And thrice his head thus waving up and down... he raised a sigh so piteous and profound as it did seem to shatter all his bulk and end his being.
Öyle acı, öyle derin bir ah çekti ki, kendini paralamak, yok etmek istiyordu sanki.
These are not organic blackberries or granola in bulk.
BunIar organik böğürtIen veya gevrek değiI.
- We must buy in bulk.
- Her şeyi toptan almamız gerekiyor.
But still the envious flood kept in my soul... and would not let it forth to find the empty, vast and wandering air... but smothered it within my panting bulk... which almost burst to belch it in the sea.
Ama hain sular hep çıkışı tıkadı, salmadılar ruhumu ; bırakmadılar, boşluğa, o engin özgür havaya kavuşsun. Soluk soluğa çırpınan bedenimde sıkışıp kaldı. Neredeyse geğirip denize püskürtecektim ruhumu.
A sheer bulk surpassing many million earthly libraries.
Milyonlarca dünya kütüphanesini geçen hacimde bilgi.
In the old will, that which was revoked, were you not to receive the bulk of Mrs French's estate?
Eski vasiyette, yani değişende, Bayan French'in varlığının çoğunu sizin almanız gerekiyordu, değil mi?
I suggest you formed this opinion because his friendship with Mrs French cost you the bulk of her estate.
Bu duyguya kapılmanızın nedeni hanımınızla arkadaşlığının vasiyetteki payınızı azaltmış olması, değil mi?
On the morning of the very same day, you heard Mrs French change her will, - leaving you the bulk of her money.
Bay Stoaks'a göre aynı günün sabahı Bayan French'ten parasının çoğunu size bırakacağını duydunuz.
Buy'em by the bulk!
Toptan alın!
"THE BULK OF THE SUPPLIES HAVE BEEN DESTROYED IN THE CRASH " AND AS OF THIS MOMENT " THERE IS LITTLE CERTAINTY THAT WE HAVE BEEN TRACKED
Şu an itibariyle, takip edilmiş olduğumuz ve bulunduğumuz yerin bilindiğinden pek emin değiliz.
I figure you Australian thieves are the only thieves who can supply in bulk.
Galiba sadece siz Avustralyalı hırsızlar toptan temin edebiliyorsunuz.
The bulk of my force will be made up of prisoners.
Esas gücü esirler oluşturacak.
The "Cheap John" has the bulk of the loot, and he scrammed across the border.
"Cheap John" ganimetleri topladı, sınırdan geçmek üzere.
We're interested in the bulk-buying of fermentation chemicals.
Kimyasal maya maddelerinin toptan alımı ile ilgileniyoruz.
Intelligence does not necessarily require bulk, Mr. Scott.
Bay Scott zeka için illaki kütle gerekmiyor.
Astonishing that anything of that bulk could move so rapidly.
Böylesine büyük bir şeyin bu kadar hızlı hareket etmesi inanılmaz.
In summation the bulk of our problems seem to be in the northern areas of the country.
Özetlersek sorunlarımızın esas kısmı ülkenin kuzey bölgelerinde görünüyor.
I do not understand why you take the trouble to consume this bulk material to sustain yourselves.
Varlığınızı sürdürmek için neden bu maddeleri tüketme zahmetine katlanıyorsunuz?
The bulk of your crew trapped, your ship racing from this galaxy at wild speeds.
Ekibin çoğu kapana kısıldı. Geminiz de bu galaksiden aşırı hızda çıkıyor.
Now, if you can destroy the bulk of his fuel supplies at that moment, it might make all the difference.
Eğer yakıt stoklarının büyük bölümünü tahrip edebilirsen. Herşey değişebilir.
Will this medical bulk ever get off?
Bu insanlar ne zaman hastaneden çıkacaklar?
Two years ago the bulk of it was transferred here.
Hayır, iki yıl kadar önce hepsi buraya, İngiltere'ye transfer edilmiş.
Well, I've become accustomed to sleeping in the dirt and the cold and the heat in the bulk of my military career.
Kirli yerlerde uyumaya alışığım ve soğuk ve sıcak askeri kariyerimin büyük bölümünü oluşturuyor.
So aside from being visually impressive with their bulk and simplicity, the tombs are also a marvel of engineering skills built to withstand the onslaught of thieves.
Görsel olarak hacim ve basitliklerinin yanı sıra bu mezarlar hırsızların saldırısına dayanacak mühendislik harikasıdır.
The bulk I leave to my beloved niece Antonia Quijana... with the exception of certain personal bequests... which are as follows...
Bazı istisnai kişisel mallar haricindeki her şeyi sevgili yeğenim Antonia Quijana'ya bırakıyorum. İstisnalar şöyledir :
The nazistas had the support bulk of the unemployeds, but less of organized workers.
Naziler'e destek işsiz kesimler arasında had safhadaydı. Sendikalı çalışanlar arasında ise bu oran oldukça düşüyordu.
We buy our bottles in bulk, and keep them here until they're ready to be filled with the various Carsini vintages.
Şişelerimizi toptan alırız ve doldurulmaya hazır oluncaya değin çeşitli Carsini ürünleri ile birlikte burada muhafaza ederiz.
What spiritualists refer to as ectoplasm derives almost entirely from the medium's body. The remainder is a mixture of air, the costume fibrous remains, food and dust, et cetera. But the bulk of it is organic, living matter.
Tinselcilerin ektoplazma dediği şey medyumun bedeni tarafından oluşturulduktan sonra kalıntıları havaya, medyumun kıyafetindeki liflere ve toz parçacıklarıyla filan karıştı.
Country butter, in bulk.
- Kesinlikle bulmak lazım. - Köy yağı.
You can confirm with Faulkner that we'll be continuing our standing bulk order.
Faulkner'dan şirketimizin düzenli büyümesi hakkında bilgi alabilirsiniz.
To the north of Antwerp lay the bulk of the British forces.
Anvers'in kuzeyinde, İngilizlerin önemli bir kuvveti bulunuyordu.
We have to support Stalin... while he fights the bulk of the Nazi army.
Nazi ordusunun büyük bölümüyle savaşan Stalin'i desteklemeliyiz.
Yeah, she says she's gonna bulk me up to 280 pounds.
Evet, bana beni 130 kg yapacağını söyledi.
Not the local bulk cruisers, mind you.
yerel takaları değil.
Nomad bikers, bulk trouble.
Göçebe motosikletçiler, tam bir felaket.
We've got a special on... if you buy in bulk.
Toptan alırsan ekstra indirim yaparız.
The sheer bulk of the supplies the department sent along set me back, as I had to get not only myself but all this stuff another 300 miles into the wilderness.
Hükümet, yanıma koca bir yığın ekipman vermişti. Bu yüzden, sadece kendimi değil, bütün bu ekipmanı da vahşi doğada 300 mil taşımak zorundaydım.
At this bulk, Miss Bailey, I can give you a very good price.
Hepsi için, Bayan Bailey, Size iyi bir fiyat verebilirim.
- Needs more bulk.
- Biraz daha gerekiyor.
A young woman today wants a little bulk in her diet.
Bugünün genç kadını sağlam beslenmek ister.
Bulk it up and add a few multicolored graphs.
Bunu büyüt ve birkaç renkli grafik ekle.
On Earth we should buy you four bulk packages of matches.
Dünya'da sizin için dört kutu kibrit alırız.
When relieved of its bulk the Enterprise becomes an exceptional weapon. Yes.
Evet.
It's bulk.
Büyüklüğü.
And then, as she oozes that thousand-pound bulk over the table, lifts up three of her chins so she's able to put one of them into her mouth I'm gonna turn them into me!
Hayır, tek istediğim, parmaklarının uzunluğunda zilli domuz eti koymak ve o masadan sızdırırken, yarım tonluk bedeni kalkmayacak ve çenesini yükseltecek, ama tam o sırada ben geri çekeceğim ve o ağzının içine bile koyamayacak. Onları kendime alacağım!
So if we project just how large this card might have been on a costume we can conclude that the man who wore it was of great bulk.
Bu kartın bir kostümde ne boyutta olabileceğini hesaplarsak onu giyen adamın cüsseli olduğunu anlarız.
Bulk of treasure here.
Burada tonla define var.
Bulk of treasure here.
Burada bir ton define var.
The bulk of the estate was to go to Diane. The District Attorney will use that against us.
Savcı bunu aleyhinize kullanacaktır.