Bus station tradutor Turco
692 parallel translation
Want a lift any place on the way to the bus station?
Sizi terminal yolu üzerinde bir yerlere bırakayım mı?
- I'm here at the bus station.
- Buradaki otobüs garındayım.
This man was at the bus station with this girl.
Bu adam bu kızla birlikte otobüs garındaydı.
That night when you left the party at the house at Bride's Lake to meet Alice Tripp in the bus station do you remember leaving anything behind you?
O gece, Brides Gölü'ndeki evde düzenlenen partiden Alice Tripp ile garda buluşmak için ayrıldığında geride bir şey bıraktığını hatırlıyor musun?
Let me take you to the bus station. I've already called a taxi.
Taksi çağırdım bile.
I'm not going to the bus station.
Otobüs terminaline gitmeyeceğim.
You see, I left for the bus station and when I got back...
Biliyorsunuz, otobüs terminaline gitmek için ayrıldım, geri döndüğümde...
We have to be at the bus station at 11 o'clock.
Saat 11.00'de otobüs terminalinde olmalıyız.
Can you get me to the bus station on the American side?
Beni Amerikan tarafındaki otobüs terminaline götürebilir misiniz?
She told me if I dropped her off at the bus station I could forget her.
Onu otobüs durağına bırakırsam, kendisini unutabileceğimi söyledi.
You change, climb out the window and get down to the bus station.
Üstünü değiştirip, pencereden kaçıp, otobüs istasyonuna gideceksin.
You can change down at the bus station.
Otobüs durağında değiştirirsin üstünü.
He reached the bus station at 8 : 45.
Otobüs terminaline 8.45'de vardı.
He reached the bus station at 11 : 29.
Terminale 11 : 29'da vardı.
I had to get to the bus station.
Otobüs terminaline gitmeliydim.
Take me to the main bus station.
- Beni otobüs terminaline götür.
I followed Jiggs to the bus station.
Jiggs'i otobüs durağına kadar takip ettim.
YOU SEND ME A WIRE THAT YOU'RE GOING TO MEET ME AT THE BUS STATION AT 1 2 : 00 TONIGHT.
Benimle bu gece 12'de otobüs durağında buluşacağına dair bir telgraf gönderdin.
I want you to come to the bus station with us, Doc and me. - What?
- Doktorla terminale gidiyoruz, bizimle gel.
In a locker in a bus station.
Otobüs garındaki bir emanet dolabında.
The bus station. We'll go so far they'll never find us.
Uzağa gideriz, bizi asla bulamazlar.
I want to go to the bus station.
Otobüs terminaline gitmek istiyorum.
- I'm at the bus station.
- Terminaldeyim.
Sweetie, what are you doing in the bus station?
Tatlım terminalde ne yapıyorsun sen?
She's in the bus station and she's crying, but she's waiting for you to tell her.
Şu an terminalde ve ağlıyor, sadece bir şey söylemeni bekliyor.
My bag's at the bus station.
Valizim otobüs terminalinde.
And then to the bus station.
Sonra da istasyona.
Bus station?
İstasyon?
Would you please tell him the guy he wants is going to be at the bus station.
İstediği adamın otobüs istasyonunda olacağını lütfen söyler misiniz?
Bus station.
Otobüs durağı.
Bus station?
Otobüs durağı mı?
What bus station?
Hangi otobüs durağı?
- The bus station.
- Otobüs durağına.
That day at the bus station, when I phoned you.
Hani o gün otogardan sana telefon etmiştim ya...
It was a bus station in Prescott, Arizona.
Arizona Prescott'da bir otobüs durağı vardı.
Now I'm a bus station.
Şimdi de otobüs durağı olduk.
You sure you don't want us to drive you to the bus station?
Seni terminale götürmemizi istemediğinden emin misin?
Jesus, we almost didn't even get out of the bus station.
Tanrım, neredeyse otobüs garından bile çıkamıyorduk.
Shall I ever see bude bus station again?
Bude otobüs terminalini bir daha görebilecek miyim?
And of course we're... we got every bus station and uh... railroad depot and airport covered.
Ve tabikide bütün otobüs terminallerini, Ve... tren istasyonlarını, havalimanını koruyoruz.
Drop her off at the bus station.
Onu otobüs durağına bırak.
Better than working at the bus station changing tyres for two bucks a day.
Günde iki dolara otobüs garında lastik değiştirmekten iyidir.
- I gave you a quarter at the bus station.
- Sana istasyonda 25 sent veririm.
Could we get a locker at the bus station?
Otobüs terminalinde bir dolap alabilir miyiz?
Airport's clean, bus station, train station, docks...
Havaalanı, otobüs terminali, tren garı, limanlar... Hepsi temiz... Lanet olsun!
I left her at the bus station, like you said.
Dediğin gibi otobüs durağına bıraktım.
Check the railroad station and the bus stop.
Tren istasyonlarını ve otobüs duraklarını kontrol edin.
You followed this bus as far as Victoria Station?
Victoria İstasyonu'na kadar mı izledin?
They staked out the airport, bus terminals, railroad station.
Havaalanını, otobüs terminallerini ve istasyonları gözetliyorlar.
We get off the bus at Shinkoiwa Station.
Shinkoiwa İstasyonu'nda otobüsten iniyoruz.
After that, a bus will take you down to the station.
Akabinde bir otobüs sizi istasyona bırakacak.