But i'm telling you tradutor Turco
1,201 parallel translation
I g--I guess I just- - I think I just had this idea that this was all supposed to go a certain way or that maybe we weren't ready but what I realized is that the part of me that's been telling me those things is the exact part that you make me feel like I don't want to listen to anymore
Ben düşünmüştüm ki kesin bir yolda gitmemiz gerektiğini veya veya hazır olmadığımızı düşündüm ama içimden bir parçanın artık dinlemek istemediğimi hissettiren asıl parça olduğunu anladım.
- OK... but I'm telling you that you're crazy... if you think there's anything going on with me and Sam.
- Tamam... ama eğer hala Sam ve benim aramda... bir şeyler var sanıyorsan sen delirmişsin derim.
Probably. But I'm telling you the truth.
Ama sana doğruyu söylüyorum.
But I'm telling you, they have a big sign right in the window says "Whites Only."
Söylüyorum size, pencerelerinde... "Sadece beyazlar" yazan bir yazı var.
But I'm telling you, I'm jinxed.
Bizimle geliyorsun yoksa seni pencereden aşağı atarım.
I know the timing's not that great, but... I'm really in love with you, so... So I'm telling you now.
Zamanlamam yanlış ama sana gerçekten aşığım.
Now as you might surmise, I have certain connections... certain relationships and I should not be telling you this... but any boy of legal age comes to me... with $ 150 deposit for up-front expenses... shall receive a position on one of several fruit vessels... that make the journey from New Orleans to the continent of South America.
Benim de bazı özel bağlantılarım var. Bunu size söylememem gerekirdi. Sizin yaşınızda her çocuk 150 dolar peşinatla benim yanıma geliyor.
I got transvestites telling me... they ran into you at a bar... a gay bar... and with Marty who's there all the time... and now she's sleeping over at your house, and correct me if I'm wrong, but you guys are sharing pajamas now.
Travestinin biri bana seninle bir barda karşılaştığını söylüyor, bir gay barda, ve Marty'nin de yanında olduğunu söylüyor ve o şu an senin evinde yatılı kalıyor yanılıyorsam beni düzelt ama şimdi de birbirinizin pjamalarını giyiyorsunuz.
But I'm telling you I haven't taken it!
Ama ben size söylüyorum bende değil..!
But I'm telling you, everyone in America who's got just your basic, everyday job is gonna love watching the boss being chased down the street with his shirt off, thrown to the ground and a knee to the neck.
Ama Amerika'da normal bir işte çalışan herkes patronunun ovalanmasını, gömleğinin çıkarılmasını, yere yatırılmasını üstüne çıkılmasını seyretmeye bayılır. İyi rating alır.
But I'm telling you again... it's best if you go alone.
Ama tekrar söylüyorum yalnız gitmen gerekiyor.
I know how you feel about telling our side of the story first. But right now there is no time for that.
Hikayeyi önce bizim açımızdan anlatmak için isteklisin biliyorum, ama vakit yok.
But if you were telling the truth when you said you wanted to protect me, then, Mom... I need your help.
Ama beni korumak istediğini söylerken doğruyu söylediysen... anne, yardımına ihtiyacım var.
I tried telling you that while you were busy offshore dumping me but I didn't know the whole score.
Beni açıklardayken denize dökmeye çalıştığında sana söylemeye çalıştım ama pek sonuç alamadım.
But I'm telling you, there's no reason to panic.
Fakat sana söylüyorum ; panik yapacak bir durum yok.
Yeah, but above and beyond that, I'm telling you my Spider-Sense is tingling.
Hayır. Evet ama onun ötesinde. İçimde kötü bir his var.
Well, I probably shouldn't be telling you this, but... a secret government agency called Manticore infected her with a deadly virus that's genetically targeted to my DNA.
Sanırım bunu sana söylememeliyim ama Manticore denilen gizli bir hükümet tesisi, ona, genetik olarak benim DNA'mı hedef alan... -... ölümcül bir virüs yerleştirdi.
But, I'm telling you, if you invest in this stock now, your value it'll double, eventually.
Ama inanın bana....... şimdi bu hisseye yatırım yaparsanız, fiyatı ikiye katlanacak. Sonunda.
Noel... The thing is, I know in the past when I've had the chance I've always chosen Ben over you, but I'm telling you now that that was a mistake.
Noel geçmişte bir seçim yapmam gerektiği zaman hep Ben'i sana tercih ettim.
they ain't so good at cooking, but when it comes to the end of the day, man, they clean up that cafeteria, I'm telling you.
yemek pişirme işinde iyi değiller, ama günün sonuna geldiğimiz zaman adamım, yemekhaneyi temizliyorlar, gerçekten.
Obviously I'm not supposed to ask, but if there's something that I should know something that could help me, you might wanna consider telling me.
Açıkcası sormak istemiyorum ama bilmem gereken bir şey varsa bana yardımcı olacak bir şey, bana söyleyin olur mu?
You can be cynical, but I'm telling you, get Kristen to talk about herself, it's on.
Dalganı geç, ama sana söylüyorum. Kristen'i kendisi hakkında konuşturdun mu tamamdır.
You know, I probably shouldn't be telling you this, but since you ask... I think certain people are starting to wonder where your heart is.
Muhtemelen bunu sana söylememem lazım ama madem sordun bence bazı insanlar kalbinin nerede olduğunu merak etmeye başladı.
But I have a supervisor who I've told everything... I'm telling you about my daughter and your son... and he started to look into it.
Ama herşeyi anlattığım bir yöneticim var kızımdan ve oğlundan bahsettim ve o da araştırmaya başladı.
I saw him, but I'm not telling you where he went.
Onu gördüm Maviş ama nereye gittiğini söylemem.
But I'm telling you one thing, I won't take this any further.
Ama bak söylüyorum, bunu daha fazla sürdürmeyeceğim
But I think that b y telling you who I am I would only be helping myself.
- Ama sanırım sana kim olduğumu söylemekle... - Sadece kendime yardım etmiş olacağım.
You can leave but I'm telling you, you're safe here
Gidebilirsin ama söylediğim gibi, burada güvendesin.
I can do anything, but I'm telling you, no one is going to come looking for him.
- Evet, yapabilirim. Ama size söylüyorum, kimse onu aramaya gelmeyecek.
I honestly don't know why... I have to keep telling you this. But the war is over.
Bunu neden size defalarca söylemek zorunda kaldığımı bilmiyorum ama savaş sona erdi.
But I'm telling you, he's a fucking psycho.
Fakat, iyi dinle, o tam bir çatlak.
It's not good, but I'm telling you, it could still get a lot worse.
Bu iyi değil ama şunu söyleyeyim, çok daha kötü olabilir.
But we gotta stop fighting, because I'm telling you, you don't wanna bring a child into this kind of environment.
Sadece, bu kavgaları kesmeliyiz.Sana söylüyorum. Böyle bir dünyaya çocuk getirmek istemezsin.
Okay, but I'm telling you, it's coming out like a Penthouse letter.
Size yazdığım şeyleri okumanız gerekiyor. Penthouse yazısı gibi.
I'm so sorry to be telling you this way, but... well, maybe it's for the best.
Bunu sana anlatmanın başka bir yolu olmadığı için çok çok üzgünüm, ama... şey, belki de en iyisi bu.
I do not know what you heard about me, but I'm telling you you've made me a new man.
Hakkımda ne duydunuz bilmiyorum ama söylemeliyim ki, siz beni yepyeni bir adam yaptınız.
David, I know you don't believe me, but just give me 30 minutes to prove to you that I'm telling the truth, that I did all of this to protect you,
David, inanmadığını biliyorum, ama doğru söylediğimi kanıtlamak için... bana 30 dakika ver. Hepsini seni korumak için yaptım, incitmek için değil.
And now I'm telling you I'm in a position to be a double agent, working for The Covenant but loyal to the CIA.
Şimdi de size çift taraflı ajan olarak çalışabileceğimi söylüyorum. Mutabakat için çalışıp CIA'e sadık kalacağım.
Darling, I don't mean to pry, but would you mind telling me what you're doing down there?
Hayatım, işine bununu sokmak istemiyorum, ama aşağıda ne aradığını bana söyleyebilir misin?
Look, I can understand if you... if you didn't want to, but it is possible that they're telling the truth, crazy as it sounds, that the message was intercepted from the decimated Scarran base on Katratzi.
Bak, eğer inanmak istemiyorsan anlarım, ama her ne kadar delice gelse de doğruyu söylüyor olabilirler Skarralıların büyük ölçüde imha edilen Katratzi'deki üslerinden mesajın engellendiği konusunda.
But I'm telling you, the only pick me up I use is a cup of coffee before
Ama aldığım tek uyancı göreve çıkmadan içtiğim kahveydi.
But I'm telling you, tonight, the way you worked that room... the way you flirted with those rich guys, batted your eyes and walked away with... a $ 100,000 check for a cause that needs you... that was beautiful to me.
Ama size söylüyorum, bu gece o salondaki çalışmanız yakışıklı erkeklerle flört etmeniz, onlara göz kırpmanız ve elinizde iyi bir sebep için tuttuğunuz $ 100,000'lık çekle... İşte benim için güzel olan buydu.
- I've some news, but I'm only telling you.
Sana bazı haberlerim var. Ama yalnızca sana söyleyeceğim
Yes, he can be a total ass sometimes but I'm telling you, it's just a defense mechanism.
Evet, bazı zamanlar tam bir pislik olabiliyor, ama bu tamamen savunma mekanizmasından kaynaklanıyor.
I was planning on telling you that you'll always come first, but the truth is that's not a promise that I can keep.
Sana en önemli olan şeyin sen olduğunu söylemek istiyordum, ama işin gerçeği, bu tutamayacağım bir söz olur.
But still, Tru, I'm telling you, the perfect guy is out there somewhere.
Ama yine de, Tru, mükemmel adam orada bir yerde.
I know, but I'm telling you the truth now.
Biliyorum, şimdi sana doğruları söylüyorum.
I know, but I'm telling you the truth now.
Biliyorum, ama şimdi sana doğruları anlatıyorum.
- Yeah, maybe. - I mean, he's heavier, but I'm telling you, that could be your twin brother.
- Diyorum ki belki biraz kaba olabilir, fakat bu adam senin ikizin kardeşin olabilir.
I mean it did point my life in a new direction when I first saw it, but you can't go around telling people that or they think you're crazy, you know?
- Yani hayatımı başka yöne çekti - Ama insanlara bunu söyleyip duramazsın, seni deli sanarlar
- No, I'm telling you your case is complex, very, very complex. - Yes, but...
- Evet ama...
but i'm telling you the truth 17
but i'm going 29
but i'm sorry 142
but i'm still here 37
but i'm not 551
but i'm not interested 30
but i'm 401
but i'm tired 27
but i'm hungry 38
but i'm not stupid 33
but i'm going 29
but i'm sorry 142
but i'm still here 37
but i'm not 551
but i'm not interested 30
but i'm 401
but i'm tired 27
but i'm hungry 38
but i'm not stupid 33
but i'm here now 110
but i'm done 25
but i'm warning you 41
but i'm just saying 30
but i'm not hungry 19
but i'm here 108
but i'm sure 24
but i'm okay 67
but i'm gonna need your help 24
but i'm thinking 25
but i'm done 25
but i'm warning you 41
but i'm just saying 30
but i'm not hungry 19
but i'm here 108
but i'm sure 24
but i'm okay 67
but i'm gonna need your help 24
but i'm thinking 25