English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ B ] / But i'm warning you

But i'm warning you tradutor Turco

176 parallel translation
But I'm warning you... ... Vandervere will stop at nothing.
Ama seni uyarıyorum Vandervere'i hiçbir şey durduramaz.
But I'm warning you, and you, Jean La Cour... member of the City Counsel, and all of you... if we get us another dose of yellow fever like we had back in'30... when there wasn't enough men alive to bury the dead... there just isn't going to be any town to run a railroad into.
Seni, belediye meclis üyesi Jean La Cour seni ve hepinizi uyarıyorum eğer 1930'larda ölüleri gömecek adam bulunamadığı zamanlardaki gibi.. ... yine bir "sarı humma" vakası yaşarsak içine demiryolu yapacak kasaba da olmayacak.
I'm sorry this has happened to you, Constance. I felt like warning you about him, but I wasn't certain.
Böyle olduğu için üzgünüm, Constance seni onun hakkında uyarmayı düşünmüştüm ama emin olamadım.
But I'm warning you, I don't give up easily.
Bakın sizi uyarıyorum, Kolay kolay pes etmem.
But I'm warning you, though.
Ama sizi uyarıyorum.
It's not much, I'm warning you, but you can park your car next to ours and wait.
Sizi uyarayım, pek büyük değil ama arabanızı bizimkinin yanına park edip bekleyebilirsiniz.
But I'm warning you, it won't do you any good.
Ama uyarıyorum, bir şey değişmeyecek.
But I'm warning you :
Ancak sizi uyarıyorum :
But I'm warning ya, once you're grown up, you can never come back.
Ama sizi uyarıyorum, eğer büyürseniz asla geri dönemezsiniz.
But I'm warning you.
Ama seni uyarıyorum.
Call them, but I'm warning you, I'll tell them everything!
Ara onları, ama seni uyarayım, Onlara her şeyi anlatacağım.
But I'm warning you, sir.
Sizi uyarıyorum efendim.
But now I'm warning you.
Ama şimdi seni uyarıyorum.
But I'm warning you, that 20 bucks isn't just another handout.
Fakat seni uyarıyorum, bu 20 dolar sadece bir başka bağış değil.
But I'm warning you, Pop.
Fakat seni uyaryoırum, Pop.
OKAY, BUT I'M WARNING YOU
Tamam... ama sizi uyarıyorum.
But I'm warning you.
Fakat seni uyarıyorum.
But I'm warning you that if you dare buffooning in my presence again
Ama sizi uyarıyorum eğer bir daha benim huzurumda maskaralık yaparsanız
All right, my situation forces me to give in, but I'm warning you, we won't see each other very often. Great!
Bir şantaja boyun eğmek zorunda kaldım ama hatırlatırım, bu her zaman olmaz.
But I'm warning you, no heavy-duty stuff.
Ama seni uyarıyorum. Ağır iş yapmam.
Well, I'm warning you, if you want to turn us into a dreary boom town metropolis filled with nothing but millionaires, all you gotta do is put up one little, tiny two-storey... cathouse!
Sizi uyarıyorum, burayı milyonerle dolu bir metropole... dönüştürmek istiyorsanız,... tek yapmanız gereken, küçük iki katlı bir genelev inşa etmek!
Do what you want, but I'm warning you.
Ne isterseniz onu yaparsınız ama sizi uyarıyorum.
But I'm warning you :
Ama uyarıyorum :
I'm not gonna cite you, sir, but I am gonna give you a written warning'.
Ceza yazmayacağım ama yazılı uyarı vereceğim.
But I'm warning you one last time that I won't let you smoke at school.
Ama son defa ihtar ediyorum. Size okul içinde sigara içirtmem.
But I'm warning you, Brunel, when that brain stops screaming, I'll need that bed badly.
Bilgin olsun Brunel, şu beyin dalgaları kesildiğinde bu yatak derhal boşalacak.
I hadn't told you earlier, but now I'm warning you.
Sana daha önce söylememiştim ama şimdi seni uyarıyorum.
But I'm warning you, if the British fold and this stuff winds up in German hands, all who take part in these transactions stand a good chance of hanging from a lamppost on Constitution Avenue.
Ama sizi uyarıyorum, eğer İngilizler düşer ve bu şey Alman'ların eline geçerse, bu işte yer alan herkes Kendini Constitution Bulvarında ki sokak lambalarına asılı bulur.
We'll take you away but I'm warning you... and I want it to be crystal clear.
Seni buradan çıkaracağız. Fakat seni bir konuda uyarmak istiyorum. Ve bunu kafana iyice sokmalısın
Fine, but I'm warning you.
Tamam, ama sizi uyarıyorum.
But I'm warning you right now, missy, you better not try that with me.
Ama yine de seni uyarıyorum aynı şeyi bende de denemesen iyi olur, küçükhanım.
But I'm warning you, if the two of you can't come to an understanding I'm afraid you'll just have to leave, Al.
Ama sizi uyarıyorum, Eğer ikiniz arasında bir anlaşmaya varamazsanız, maalesef senin gitmen gerekir, Al.
But for now I'm just gonna give you a warning.
Ama bu seferlik sadece uyarıyorum.
But I'm warning you, it's getting harder and harder to fend off the men.
Ama seni uyarıyorum. Erkekleri uzaklaştırmak gittikçe daha zor oluyor.
BUT I'M WARNING YOU, IT'S NOT A PRETTY PICTURE.
Fakat sizi hiç de hoş bir hikaye olmadığı konusunda uyarmalıyım.
Maybe, but I'm warning you.
- Belki.
But I'm warning you, I won't touch him.
Ama sizi uyariyorum, ona dokunmam.
But I'm warning you, Ms. Kyle, if you ever don your Catwoman costume again to violate the law, I'll not only revoke probation, I'll throw the book at you.
Fakat sizi uyarıyorum Bayan Kyle bir daha kanunu ihlal edip Kedi Kadın kostümünü giyerseniz yalnızca şartlı tahliyenizi iptal etmekle kalmam sizi mümkün olan en ağır cezayla cezalandırırım.
I would, but it's not gonna be long, I'm warning you.
Yaparım, ama uzun olmayacak, sizi uyarıyorum.
You can use my ship, but I'm warning you, Quark :
Gemimi kullanabilirsin. Fakat seni uyarıyorum Quark :
Listen, usually I wouldn't give you no warning, but you're a good actor.
Bak, normalde seni uyarmazdım ama sen iyi bir aktörsün.
We'll go down there, but I'm warning you if they replace this with Don Rickles again I'm gonna hold you all responsible.
Tamam, gidelim ama hepinizi uyarıyorum eğer bunun yerine yeniden Don Rickles'ın şovunu koyarlarsa hepinizi sorumlu tutarım.
Okay, Mulder, but I'm warning you.
Tamam, Mulder. Ama seni uyarıyorum.
But I'm warning you, it's messy.
Ama sizi uyarıyorum, evim çok dağınık.
But I am warning you, I'm about to lose my temper.
Ama seni uyarıyorum, tepem atmak üzere.
I look forward to it. But just you remember my warning.
- Bunu dört gözle bekleyeceğim... ama sen sadece benim uyarımı hatırla.
But I'm warning you, anybody gets in my way is dead
Bak, seni uyarıyorum, bir kişi bile yoluma çokarsa ölür.
All right, Captain, but I'm warning you... no deceptions.
Tamam Kaptan, ama sizi uyarıyorum... sakın aldatmaya kalkmayın.
But I'm warning you, Jett...
Ama seni uyarıyorum, Jett.
what's that called? It's a local name, but I'm warning you, Jack, it doesn't sound good
Adı ne?
But I'm warning you, I'm not gonna pull any punches on the issues.
Ama seni uyarıyorum.Sana hiç bir konuda yardımda bulunmam, ona göre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]