But i didn't kill her tradutor Turco
122 parallel translation
But I didn't kill her.
Ama Cora'yı ben öldürmedim.
But, honest, Skip, I didn't think he'd kill her.
Ama gerçekten Skip, onu öldüreceğini düşünmemiştim.
Well, I didn't kill her, but I...
Kızı öldürmek üzereydim gerçi ama- -
But I didn't kill her!
- Ama onu öldürmedim.
But as I understand, you didn't believe her... because this wasn't the first time she telephoned you, threatening to kill herself.
Ama anladığım kadarıyla, siz ona inanmadınız, çünkü bu sizi ilk defa telefonla arayıp intihar etme tehdidinde bulunması değildi.
I didn't mean to kill her, but she was driving me crazy.
Onu öldürmek istemedim, ama beni deli ediyordu.
But I didn't ask you to kill her.
Sana bunları O'nu öldürmen için sormadım.
Everything you say is true, but I didn't kill her.
ben onu öldürmedim! Oydu!
I didn't want to kill her... but since you talked to her, she knew too much.
Onu öldürmek istemiyordum fakat sen onunla konuştuğun için, çok fazla şey biliyordu.
You know I didn't have any reason to kill her... but you did!
Onu öldürmek için nedenim olmadığını biliyorsun. Ama senin vardı.
I didn't kill her, but I know who did.
Onu ben öldürmedim ama kimin yaptığını biliyorum.
I did the nasty with her, yeah, but I didn't kill her family.
Onunla edepsiz şeyler yaptım ama ailesini öldürmedim.
I didn't want to kill her but I had to.
Onu öldürmek istemedim ama mecburdum.
I slept with her, but I didn't kill her.
Onunla yattım ama onu öldürmedim.
But I'll tell you what didn't kill her... Smoking.
Ama kızı öldürmeyen bir şeyi sana söyleyebilirim... tüttürmek.
16, 00 : 44 : 38 : 16, "So, you murdered your wife, huh Terry?" So... 16, 00 : 44 : 24 : 16, I'd appreciate it, if he shows up, 16, 00 : 44 : 26 : 16, I'd appreciate it, if he shows up, 04, 00 : 44 : 41 : 16, " Well, I killed her, but you can't call it murder... 04, 00 : 44 : 43 : 04, I hit her ;... 16, 00 : 44 : 46 : 04, I didn't try to kill her.
çok minnettar olurum, eğer ortaya çıkar ve... onunla ilgilenebilirseniz ya da bir şişe süt verebilirseniz...
You went with it because you didn't want to see him kill her and you knew he wouldn't do it but I was shocked by him thinking that way, "An experiment."
Kanıyordunuz çünkü kızın ölmesini istemiyordunuz. Yapmayacağını biliyordunuz. Yine de "deney" diye düşünmesi ürkütücüydü.
Duane attacked her, and she defended herself, but... she didn't have to kill him.
Ama Duane'i öldürmesine gerek yokmuş.
Because, see, in your world you think I'm bad or whatever it is you need me to be for you but in my world, I didn't kill nobody.
Çünkü, sizin dünyanızda benim kötü olduğumu sanıyorsunuz ya da her ne arzu ediyorsanız o olduğumu ama kendi dünyamda, ben kimseyi öldürmedim.
I didn't have the guts to kill her, but it's the result that counts.
Onu öldürmeye cesaret edemedim. Ama sonuç kötü olmadı.
Okay, well, maybe I-I didn't get all the facts... and the Internet isn't always accurate... but she's trying to kill you.
Tamam, belki tüm gerçekleri bilmiyorumdur ve internet her zaman doğru değildir ama seni öldürmeye çalışıyor.
Yeah, but I didn't kill her.
Evet ama onu ben öldürmedim.
Look, say what you want, but I didn't kill her.
Ne söylerseniz söyleyin. Ama onu ben öldürmedim.
Okay, so, yes, I know her, but I didn't kill her.
Tamam, evet onu tanıyordum. Ama ben öldürmedim.
But I didn't kill her.
Fakat onu ben öldürmedim.
But I swear to you both, I didn't, I couldn't kill her.
Ama yemin ederim onu ben öldürmedim. ÖIdüremezdim.
She came here, but I didn't kill her.
Tamam. Buraya geldi.
But I didn't kill her.
Ama onu ben öldürmedim.
We may have proved I didn't kill her, but we're not finished by a long shot.
Onu öldürmediğimi kanıtladık, ama işimiz daha bitmedi, kıyısında bile değiliz.
You won't believe me, but I didn't come to town to kill her.
Bana inanmayacaksınız ama onu öldürmeye gelmemiştim.
I didn't kill her... but it did put my total at 157.
Onu ben öldürmedim. Ama toplamda 157. sıraya çıktım.
But I didn't kill her.
Ama ben öldürmedim.
Josie and i hooked up, but i didn't kill her, i swear.
Josie ve ben beraber takılırdık, ama yemin ederim onu ben öldürmedim.
But as much as I would have loved to I didn't kill Mitchell Bentley.
Ama her ne kadar bunu yapmaktan zevk alacak olsam da Mitchell Bentley'yi ben öldürmedim.
Tricia's the reason I'm in this mess to begin with, but I didn't kill her.
Buna karışmam Tricia ile oldu, ama onu ben öldürmedim.
Well, I was there and I had reason, but I didn't kill her.
Evdeydim ve sebebim vardı ama onu ben öldürmedim.
And Margo, yeah, I'll admit, I slapped the ho around last night, but I didn't kill her.
Ve Margo'ya gelince. Evet, dün gece onunla biraz dalaştık, ama onu ben öldürmedim. - Onunla dalaştınız mı?
So if you want to call that rape, okay, maybe she looked at it that way, but I didn't kill her!
Buna tecavüz demek istiyorsan, tamam öyle olsun. Belki o da böyle görmüş olabilir, fakat onu ben öldürmedim!
- But I didn't kill her.
Ama onu öldürmedim.
But I didn't kill her!
Ama onu ben öldürmedim.
But I didn't... Kill her.
Ama ben öldürmedim.
But I didn't fuckin'kill her!
Ama onu öldürmedim!
Yes. But right now, I'm more interested to hear... why you trashed Kendra's condo after you didn't kill her.
Evet ama şu anda ilgilendiğim öldürmedikten sonra, Kendra'nın dairesini neden dağıttığın.
Well, I know, but they didn't kill her.
Biliyorum, ama onlar öldürmedi ki.
But I didn't kill her.
Elbette. Ama onu ben öldürmedim.
I can't know God's plan, but I didn't kill her.
Tanrı'nın planını bilemem, ama onu ben öldürmedim.
Yeah, but I-I didn't kill her.
Evet, ama onu öldürmedim.
Yes, I suppose so, yes. But I didn't kill her.
Evet, sanırım öyle oldu ama onu ben öldürmedim.
I took the cross, but I swear to you, man, I didn't kill her.
Haçı ben aldım! Ama yemin ediyorum onu ben öldürmedim.
I shouldn't have peeped, but I didn't kill her.
Ama onu ben öldürmedim.
- But I didn't kill her.
Ama onu ben öldürmedim.