English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ B ] / But i didn't listen

But i didn't listen tradutor Turco

263 parallel translation
- Oh, yes, but I didn't mean to listen.
Evet. Onu duydum. Ama dinlemek istememiştim.
But I didn't listen to her ;
Ama onu dinlemedim.
But I didn't listen.
Ama kulak asmadım.
Listen, maybe I'm indiscreet, rude, but if you didn't want to see me, all you had to do was say so.
Belki de ben geveze ve kabayım ama eğer beni görmek istemiyorsan tek yapman gereken bana söylemekti.
I wanted to explain, but he didn't listen.
Açıklayacaktım, ama beni dinlemedi.
I did, I am, I told them you didn't have anything to do with me but they wouldn't listen.
Çok uğraştım, ama dinlemediler.
But you didn't listen to me when I laid it down!
Ama sana anlattığımda beni dinlemedin!
Hey, I tried to tell you, but you didn't listen.
Seni uyarmaya çalışmıştım, ama beni dinlemedin.
No, I talked, but you didn't listen.
Hayır, ben konuşmuştum ama sen dinlememiştin.
They said he was ugly and so on, but I didn't listen.
Onlar adamın çirkin falan olduğunu söylediler ama onları dinlemedim.
Listen, I'm sorry I didn't call sooner, but...
Daha önce arayamadım, kusura bakma ama...
Yes, I said the same but he didn't listen!
Evet ben de söyledim ama dinlemedi.
Listen, Golda, speaking of living I didn't want to mention this while your husband was alive But you still haven't taken a Hebrew name.
Yaşamaktan bahsetmişken Golda eşin hayattayken bu konudan bahsetmek istememiştim ama hâlâ bir Yahudi ismi almadın.
I didn't do anything to the dog, but listen...
- Bir şey yapmadım ama dinle...
I said there would be trouble, but you didn't listen.
Başınız belaya girecek, dedim ama dinlemediniz.
I tried, but he didn't really listen.
Denedim ama beni bir türlü dinlemedi.
For all I know, he may have even heard voices, too but he sure didn't listen to them.
Bence o da sesler duymuş olmalı... ama kesinlikle onları dinlemedi.
You called me, but I was sleeping, although you had woken me up and I heard you, but I didn't listen to you.
Bana seslendin ama ben uyuyordum, beni uyandırmana ve seni duymama rağmen, aldırış etmemiştim.
I told you hundred times but you didn't listen.
Sana yüz kere söyledim, ama dinlemiyorsun.
I heard, but I didn't listen.
Duydum ama dinlemedim.
Listen... I didn't know your exact sizes. But these ought to be okay.
Bak... ölçülerini tam olarak bilmiyordum, ama bunlar sana olur herhalde.
I didn't want him to go, but he wouldn't listen.
Gitmesini istemedim ama beni dinlemedi.
Listen I know that your father and I had our differences. But that doesn't mean I didn't love him.
Dinle... babanla sorunlarımız vardı... ama bu onu sevmediğim anlamına gelmez.
No, listen I didn't write an entire book, but I kept a journal and I wrote the whole night in it.
Ne olduğunu hatırlamaman korkunç. Hayır, dinle.. .. koca bir kitap yazmadım, ama bir günlük tuttum..
No, listen, I know who killed Tony, but I didn't tell the police.
Hayır bak, Tony'i kimin öldürdüğünü biliyorum ama bunu polise anlatmadım.
Fran, listen to me. I didn't want to say this but you should know some things.
Bunu söylemek zorunda olmak istemezdim ama eğer bu kızla evlenmeyi düşünüyorsan bilmen gereken çok şey var.
I was warned, but I didn't listen.
Beni uyardılar ama ben dinlemedim.
I warned the others, but they didn't listen.
Diğerlerini uyardım ama dinlemediler.
So listen, I'm sorry I didn't tell you this before, but I'm no longer at my job.
Bakın, bunu söylemediğim için sizden özür dilerim ama artık işe gitmiyorum.
I tried to explain everything to them, but they didn't seem to-to want to listen.
Onlara her şeyi açıklamaya çalıştım ama pek dinlemek istemiyor gibiydiler.
I'd told you to send Anu back immediately, but you didn't listen.
Ben sana Anu'yu hemen gönder demiştim ama sen beni dinlemedin.
I called out to them... but they didn't listen. I ran after them to the lift.
Onlara seslendim ama beni duymadılar.
- Oh, for crying out loud. - No, but listen! I didn't want to.
Yaltaklanmak için.
I didn't listen to your damn tape... but if that's the way you're gonna be, whip it out.
Aptal kasetini dinlemedim ama böyle davranacaksan, çıkar bakalım.
But I was a boy, and I didn't listen.
Ama küçük bir çocuktum ve dinlemedim.
I'm sorry... it's too late... I warned him, but he didn't listen...
Üzgünüm çok geç, onu uyarmıştım ama beni dinlemedi.
I was actually trying to be nice to him but he's so freaked out... that he disobeyed your orders that he has to fuckin'squeal on me... and then I got to listen to your shit all-day And I didn't fucking do anything
Ona karşı iyi olmaya çalışıyordum ama o kadar korktu ki... verdiği sözü unutup beni sana ispiyonladı... ve ben kötü birşey yapmadığım halde bütün gün seni dinledim
My father warned me but I didn't listen to him and now,
Babam uyarmıştı beni Fakat onu dinlemedim Ve şimdi,
Listen, I know you didn't want to help me before but you did.
Dinle. Daha önce istemedin ama bana yardım ettin. Bunu yaptın.
But I didn't always listen.
Ama hiç dinlemedim.
Tell him I warned Vornac not to go, but he didn't listen.
Vornac'ı gitmemesi için uyardığımı ama onun dinlemediğini söylersin.
I'm proud of both of you, and, listen, Geoffrey, it wouldn't have mattered if you'd missed those shots, but you didn't!
İkinizle de gurur duyuyorum. Geoffrey, o atışları kaçırsaydın da sorun yoktu ama kaçırmadın.
Listen, Stefania, I'll always cherish the moments we had together, but I just didn't want you to move here for the wrong reasons.
Dinle Stefania. Birlikte geçirdiğimiz anları hep hatırlayacağım. Ama bazı nedenlerden dolayı buraya taşınmanı istemedim.
I told you not to become a soc, but you didn't listen.
Sana kimseyle kaynaşma demiştim, ama beni dinlemedin.
I knew it, but I didn't listen to my instincts.
Biliyordum ama içgüdülerime kulak asmadım.
I don't know if you're not listening or you don't want to listen... but he didn't do it.
Kasten mi anlamak istemiyor musunuz?
I told you you'd have to kill me Charley, but you didn't listen
Beni öldürmeni söylemiştim Charley, fakat sen dinlemedin.
- Okay. But listen to me, I didn't..
- Tamam, ama Ross, dinle bir...
I know you told me, but I didn't listen.
Bana anlattığını biliyorum, ama dinlemedim.
DIDN'T I SAY THAT? BUT YOU WOULDN'T LISTEN.
Ama sen dinlemedin.
But she had grown-up braces, so I didn't listen.
Ama kadın pantolon askısı takıyordu, o yüzden dinlememiştim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]