English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ B ] / But i don't know

But i don't know tradutor Turco

36,325 parallel translation
I don't know, but I'm on my way.
Bilmiyorum, ama oraya geliyorum.
Okay, I don't know about you, but I'm a little worried.
Tamam, sizi bilmiyorum ama ben biraz endişelendim.
I don't want to say it was selfish of you guys, you know,'cause we're all laying it on the line, but, I will.
Bencil davrandığını söylemiyorum ama hepimiz aynı tarafta olduğumuz için söyleyeceğim.
But then somehow... again, I don't know how ; I did not see this movie... there was something that happened, okay?
Ama sonra bir şekilde, tekrar söylüyorum filmi izlemedim bir şey olmuş, tamam mı?
Hey. I don't know exactly how to do this, but I'm very flattered by your interest in me, and just so you know, the feeling is mutual.
Bu nasıl yapılır pek bilmiyorum ama benimle ilgilendiğin için gurur duydum ve hislerimizin karşılıklı olduğunu bil istedim.
I don't know if you're into camping, but I can get a tent.
Kamptan hoşlanır mısın bilmem ama bir çadır alabilirim.
Oh, I don't know if you realize this, but I bought that crib.
Fark ettin mi bilmiyorum ama o beşiği ben aldım.
Okay, uh, I don't know what he told you, but you can't stay here.
Tamam. Size ne dedi bilmiyorum ama burada kalamazsınız.
Oh, I know, but Leonard and Penny think we're doing it, and I don't want to disappoint them.
Biliyorum ama Leonard ve Penny yaptığımızı düşünüyor ve onları hayal kırıklığına uğratmak istemem.
I don't know what I did to you, but I'm so sorry.
Sana ne yaptığımı bilmiyorum ama çok özür dilerim.
Uh, well, after we got married, we hit a taco truck, and then I drove her back to Orson and dropped her off,'cause she had to work, but I don't know where she is right now.
Evlendikten sonra bir taco büfesine gittik sonra onu Orson'a bıraktım çünkü işe gitmesi gerekiyordu ama şu anda nerede bilmiyorum.
I don't know, but Bill seems like he might be a body wash go...
Bilmiyorum, Bill duş jeli kullanıyor gibi ama...
I don't know, but the nun is missing.
Bilmiyorum, ama rahibe kayıp.
- I don't know, but that's where we're going.
Bilmiyorum ama oraya gidiyoruz.
I not only know what you are talking about, but I don't even want to know.
Neden bahsettiğini bilmiyorum. Zira, öğrenmek de istemiyorum.
I don't know what you're talking about but anyway, if you have money take a taxi.
Ne sesinden bahsediyorsun bilmiyorum ama paran varsa bir taksi tut.
I don't know, but I deserve polarized!
Bilmiyorum, ama polarizeleri hak ediyorum!
I don't know what happened, but it must be very bad.
Ne olduğunu bilmiyorum, durum çok kötü galiba.
But now, I don't know, I think I've seen too much of the world.
Ama simdi, bilemiyorum. Sanirim cok fazla sey gordum.
I don't have money, a passport, or anyone I know so it makes me really anxious, but I'll wait here alone.
Paramın olmaması, pasaportumun olmaması, tanıdığım kimsenin olmaması beni acayip gerse de burada bir başıma beklerim.
But I don't know how long it's been since a customer asked me for chicken.
Fakat bir müşterinin en son ne zaman piliç sipariş ettiğini hiç bilmiyorum.
I don't really know how to say this, but last night, something incredible happened.
Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama dün gece inanılmaz bir şey oldu.
I know we don't know each other all that well, but we're going to be spending a lot of time together, so...
- Birbirimizi henüz çok iyi tanımıyoruz ama birlikte çok fazla vakit geçireceğiz, o yüzden...
I don't know what you've got going on, but this play is pretty important to me.
Ben... Neler yaşadığını bilmiyorum ama bu oyun benim için çok önemli.
I know you don't like waiting, but it's taken time for the changelings to acquire the remaining pieces.
Beklemekten hoşlanmadığını biliyorum ama Dönüşenlerin kalan parçaları bulması uzun sürüyor.
"Claire, I don't know how to tell you this, but let me try."
"Claire, bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama denememe izin ver."
I don't know, but I'm gonna find out.
- Bilmiyorum... ama öğreneceğim.
- I don't know, but I'm gonna find out.
Bilmiyorum. Ama öğreneceğim.
I don't know how, but we are gonna get Claire's brother back.
Nasıl bilmiyorum ama Claire'in kardeşini geri alacağız.
I don't know! A loop begins and has no end, but it doesn't end when it begins.
Döngü, başlar ve sonu yoktur ama başladığında bir şeyi sonlandırmaz.
I don't know, but I bet you Strickler is involved.
Bilmiyorum ama bahse varım ki Strickler'ın bu işte parmağı var.
I don't know, but I don't like it either.
Bilmiyorum ama ben de hoşlanmadım.
I don't know what kind of a person you were, but you are being loved... truly.
Nasıl bir ömür sürmüş olduğunu bilmesem de sevilmiş olduğun doğru.
I don't know what the reason is, but just make up.
Sebebi ne bilmiyorum ama barışın gitsin yahu.
I don't know what kind of dream it was but if I was a mermaid in it, did I give you a warning of some sort?
Ne tür bir rüya gördün bilmiyorum ama madem denizkızıydım, seni uyarmış olmam gerekirdi.
I don't know, but whatever that is, can you not do it?
Bu ne şimdi?
I don't know, but whatever that is can you not do it? What does this mean?
Bu ne şimdi?
But now, I don't know, I think I've seen too much of the world.
Ama şimdi, bilemiyorum. Sanırım çok fazla şey gördüm.
I'm here because he called me, but I don't know him.
Telefon açıldığı için gelmiş olsam da bu vatandaşı tanımıyorum.
I don't know what kind of investigation this may be but I can be quite nasty if I need to, so be sure to tell me what you find out.
Araştırmanın doğası gereği nasıl bir araştırma olduğunu bilmesem de benim doğam pek yumuşak olmadığından sonuçlandığında beni de bilgilendirin.
I don't know what's going on here, but I can tell you I don't like it.
I, burada neler oluyor bilmiyorum Ama ı i do not like it söyleyebilirim.
Max, I don't know if you can hear me, but I can't hear you.
Sen beni duyuyorsan max, ı bilmiyorum, ama ı sizi duyamaz.
I don't know what you got up your sleeve, kid, but if I were you, I'd get off that buggy.
Ne planliyorsun bilmiyorum evlat. Ama yerinde olsam o at arabasindan uzak dururdum.
I know that you're upset about Pee-wee, but why don't you come downstairs, open some presents?
Pee-wee konusunda üzgün oldugunu biliyorum... ama asagiya inip hediyelerini açmaya ne dersin?
I don't know if we will win but I do know that we will show them a beautiful game.
Kazanır mıyız bilmiyorum ama onlara güzel bir oyun göstereceğimizi biliyorum.
Hey, I don't know about you, but I'm starvin'.
Hey, seni bilmiyorum ama ben açlıktan ölüyorum.
He said he had one more thing to take care of, but don't ask me what because I don't know.
Halletmesi gereken bir şeyin daha olduğunu söyledi ama ne olduğunu sormayın çünkü bilmiyorum.
Listen, Chris, I know that something's wrong with you up in the head, but please don't say that Ed wouldn't do that when he just fucking did that!
Dinle Chris, kafanda birkaç tahtanın eksik olduğunu biliyorum ama herif bunu yapmışken "Ed öyle bir şey yapmaz." deme lan bana!
I don't know how you fixed this, but it really meant a lot.
Bu olayı nasıl düzelttin, bilmiyorum. Ama çok teşekkür ederim.
I don't know why I should be embarrassed about this, but I lost it almost immediately after you gave it to me.
Bu konuda neden utandığımı bilmiyorum ama sen verdiğinde kuşu kaybetmiştim.
I don't know, I'm not sure, but...
Bilmiyorum, emin değilim ama...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]