But in order to do that tradutor Turco
97 parallel translation
Yes, but in order to do that, I'd specifically have to know what it is I'm trying to find.
Evet ama, bunu yapabilmem için aradığım şeyin ne olduğunu bilmem lazım.
But in order to do that, he needs to catch me, and in order to catch me, he's counting on you.
Ama bunu yapması için, önce beni yakalaması lazım, ve beni yakalaması için, seni izliyor.
Well, we can neutralize it. But in order to do that, we have to flood the entire complex with sodium hydroxide.
Ama bunu yapmak için tüm tesisi sodyum hidroksit ile doldurmalıyız.
But in order to do that, it's got to be able to find its way home, because it's foraging for grasshoppers for quite a long distance.
Ancak bunu yapabilmesi için eve dönüş yolunu bulabilmeli çünkü çekirgeleri bulmak için çok uzaklara gitmesi gerekiyor.
It may be possible to manually disengage the laser fusion initiator, but in order to do that we have to be in the reactor room.
Bir lazer patlatıcıyla devre dışı bırakılabilir ama bunu yapmak için reaktör odasına girilmeli.
But in order to do that, you have to let me bring a suit in your name... charging negligent infliction of emotional harm.
Ama bunu yapabilmem için... manevi zararlarını tazmin edebilme konusunda... senin adına dava açmama izin vermelisin.
I have it in me to be a great doctor... but in order to do that I have to sacrifice if I want to be better.
Benim, iyi bir doktor olma kapasitem var. Ama daha iyi olabilmek için fedakarlık yapmalıyım.
But in order to do that, they're gonna need a huge performance... by their star player, Juwanna Mann.
Bunu başarabilmek için yıldız oyuncuları Juwanna Mann'in ciddi bir performans göstermesi gerekiyor.
But in order to do that, we need to keep our heads, think clearly, okay?
Fakat bunu yapmadan önce, düzgünce düşünürüz. - Tamam mı?
But in order to do that, I need to know what you found out about my father.
Ama bunu yapabilmem için, ne bulduğunu bilmeliyim.
We need to neutralise it first, but in order to do that, we have to find it.
Önce onu etkisiz hale getirmeliyiz, ama bunu yapmak için önce onu bulmamız gerek.
But in order to do that he had to split his forces.
Bunu yapmak için güçlerini bölmeliyiz.
All I care about is maintaining the Grand Design, but in order to do that, I must claim the soul of the chaplain soon.
Hakkında Tüm l bakım Grand Design sürdürmektedir, ama bunu yapmak için, ben yakında papaz ruhunu iddia gerekir.
But in order to do that, we gotta get some fresh meat.
Ama bunun için taze kana ihtiyacımız var.
But in order to do that, I need to forgive you, and I can't do that until you admit what you've done.
Ama bunun için seni affetmem gerek. Ve yaptıklarını itiraf edinceye kadar bunu yapamam.
But in order to do that we're going to need a few minutes.
Ama bunun için birkaç dakikaya ihtiyacımız olacak.
But in order to do that, I have- -
Buna bağlı olarak, ben...
But in order to do that, I'd have to convince them that I was about to die.
Bunu başarmak içinse onları öldüğüme inandırmam gerekti.
But in order to do that, you gotta become one of them.
Ama bunları yapabilmen için, Onlardan biri olman lazım.
But in order to do that, you're gonna have to stay calm.
Ama bunu yapmamız için sakin olmalısın.
But in order to do that, we would have to leave the frequency open.
Ancak bunu yaparken frekansı açık bırakmalıyız.
And when they do, we will bring Ellie home, but in order to do that, I need you to think.
Anladıklarında da Ellie'yi kurtaracağız, ama bunu yapabilmemiz için düşünmen gerekiyor.
But in order to do that, we need to know the truth.
Sana yardım edebilmek için de, bize doğruyu söylemen gerekiyor.
But in order to do that, we've gotta shoot it In a premium good location, so I.
Fakat düzenleme için, fotoğraf çekimi üst sınıf iyi bir mekana ihtiyacımız var, ben de sen yardımcı olabilirsin diye düşündüm.
But in order to do that, I'm gonna have to dig a little deeper.
Bunu yapabilmek için birazcık daha derine inmem lazım.
But in order to do that she needs to make room for them.
Ama bunu yapmak için onlara yer açması gerek.
But in order to do that, we're going to need some actual scientific evidence to... catch him.
Ama bunu yapmak için bize gerçek bilimsel delil lazım. - Onu yakalamak için yani.
Danell, I think maybe I can help you, but in order to do that, wre gonna have to talk about what happened.
Danell, sanırım sana yardımcı olabilirim, ama bunu yapabilmem için, neler olduğunu konuşmamız gerek.
And I ll defend you at this hearing tomorrow, but in order to do that, I need to know what I am walking into.
Yarın seni bu duruşmada savunacağım, ama bunu yapabilmem için, neler olduğunu bilmeliyim.
But in order to do that, I need a viable defense.
Ama bunu yapmam için kayda değer bir savunmaya ihtiyacım var.
But in order to leave him I had to believe it was the only thing I could do and that it was the best thing for him.
Ama onu terk etmek için bunun yapabileceğim tek ve onun için en iyi şey olduğuna inanmak zorundaydım.
But, in order to do that, we would have to catch this man with the stolen diamonds, right in the palm of his hand.
Ama bunu yapabilmek için bu adamı elmaslarla yakalamak zorundayız hem de avucunun içindeyken.
I think so, but, in order to get them to do that, we'd have to communicate with them first.
Evet haklısınız, ama bu dediğinizi yapabilmek için de, ilk önce iletişim kurmamız gerekiyor.
I know you'd like nothing better than to shoot me. But, in order to do that, you're gonna have to shoot through young Tom here.
Şu anda tek istediğin beni vurmak, ama beni vurmak için Tom'a ateş etmen gerekecek.
But in order to do so, you're going to have to learn that youth basketball ain't about you and your lack of respect for others.
Ama bunun için gençler liginin başkalarına saygısızlık yapmak demek olmadığını öğrenmelisin.
But those who do what is true come to the light... in order that the light may show that what they did was in obedience to God.
Ama iyi olanı yapanlar ışığa gelir yaptıkları şeyin Tanrı'ya itaat olduğunu ışık gösterdiği için.
I'm trying to help Walt, but he won't tell me what I need to know in order to do that.
Walt a yardım etmeye çalışıyorum, ama bunu yapmam için bana gerekli şeyleri söylemiyor.
But in order to do that,
Ama, bunu yapabilmek için onun
Well I'm sure that's a very expensive undertaking. But do you really have to resort to petty theft in order to fit in?
Çok masraflı bir girişim olduğundan eminim ama işi hırsızlığa vardırman şart mıydı?
I have no idea where it is, but what I do know is that in order to get to it...
Nerede olduğuna dair hiçbir fikrim yok. Ama şunu biliyorum ki ; eğer kasaya ulaşmak istiyorsan...
But, in order to do that, you must stay alive.
Fakat, bunu yapmanız için hayatta kalmanız şart.
Crowded, but that might have something to do with the sale, which means that if we're successful you're gonna lose the customers you have in order to get the customers you want.
Ama indirim yüzünden olabilir. Yani başarılı olursak, istediğiniz müşterileri çekmek için varolan müşterilerinizi kaybedebilirsiniz.
But I won't do anything dangerous like challenging Kira directly in order to gain clues, like Ryuzaki did. Is that okay?
Ama kendimi bir ipucu için Ryuzaki gibi tehlikeye atmayacağım.
Sweetie. if I've learned anything in life, it is that sometimes things get in your path, and you have a choice... you can either smash right into them, or you can adjust and move around, but you have to do one or the other in order to move forward.
Tatlım hayatta bir şey öğrendiysem şudur ;
Yes, but I'm afraid in order to do that, we may need Shota to curse someone else.
Evet fakat bunun için Shota'nın bir başkasını lanetlemesi gerekebilir, korkarım.
But, just so you know, do not need to greeting see your name in order to to know that the perfect guys I'm going to marry.
- Çok güzel olurdu. Ama bilgin olsun en harika adamla evlendiğimi bilmem için ismini sinemalarda görmeme gerek yok.
I mean, I don't know how to make a film, but obviously, that hadn't stopped Thierry, but I needed him out of the way in order to do it, so I said,
Nasıl film yapılacağını bilmiyordum ama bu Thierry'i durdurmamıştı. Ona ve film yapma tekniğine ihtiyacım vardı.
Somehow he managed to get... a real driver's license tied to a fictional identity, but y-you'd have to have a birth certificate... in order to do that.
Bir şekilde sahte kimlikle gerçek ehliyet almayı başarmış. Ama bunu yapmak için doğum belgenin olması gerek.
But in order for me to do that, I really need to talk.
Ama bunu yapabilmem için gerçekten konuşmam gerek.
If you wanted to do that, but with human beings, a rough calculation shows you'd have to scale it up to a thousand light-years around in order to do the same thing.
bunu insanlarla yapmak isteseydik, kabaca bir hesaplama gösterir ki, aynı şeyi yapabilmek için çevrelediği boyutun, binlerce ışık yılı uzunluğunda olması gerekirdi.
Become a father. You can ignore the child if you wish, but in order to become the kind of painter you want to become, this is what you must do - - father a child. I told you three months ago, that's not what I do.
Ama teklif üç ay öncesiyle aynı.