But it's not him tradutor Turco
750 parallel translation
I'm not sure if it's okay for him to be gone, but I now understand what it's like to be next to him.
O yokken dayanabilir miyim bilmiyorum ama onun yanında olursam nasıl görüneceğimi şimdi anladım.
It's not true He said nothing... but she's no good for him... as he's nearly better
Bu doğru değil, çocuk bir şey söylememişti ama kız ona uygun değil oğlum daha iyilerine lâyık.
It's not him, but the chap next door.
O değil ki, yan dairede oturan adam.
It's not that I want him to be awful, but maybe just...
Onun çok kötü olmasını istemiyorum ama belki biraz...
I was in love with him, and I knew it for the first time that night but now he's dead, and I'm not sorry. He wasn't worth it.
Ona aşık olduğumu o gece anlamıştım ama şimdi ölü ve ben üzgün değilim.
But not tell him it's the movie part.
Tamam. Ama ona bunun film icabı olduğunu söylemeyeceğim.
Then see him you shall, and it is your good fortune that I'm not only irresponsible, but also unreasonable.
O halde onu göreceksiniz. Şanslısınız ki sadece sorumsuz değil aynı zamanda mantıksızım da.
But it's him, not her.
Ama bunun nedeni Brad.
You've roped him, but he's not yet broken to harness. Is that it?
İpi attın ama dizginler elinde değil, ha?
- Yes, sir. - I know, but it's not him.
- Emredersiniz efendim.
I wanted to bring him upstairs, but it's not allowed.
Yukarı getirmek istedim, ama müsaade etmediler.
Let but the commons hear this testament, which, pardon me, I do not mean to read, and they would go and kiss dead Caesar's wounds, and dip their napkins in his sacred blood, yea, beg a hair of him for memory, and, dying, mention it within their wills,
Bunları halka okusam, ki hoşgörün, hiç okumak niyetinde değilim. Bir okusam bunları, halk doğru gider yaralarını öperdi ölmüş Sezar'ın. Mendillerini boyardı kutsal kanına.
I'm perfectly willing to concede Mr. Devereaux's contribution to his native state... but it is the contention of the prosecution that this does not give him the right... - to flout the laws of this state or... - Object.
Bay Deveraux'nun bu ülkeye katkısına saygı duyuyorum sayın yargıç ama bu ona bu ülkenin kanunlarını çiğneme hakkı tanımaz.
I know you told me to try and get him out of my mind... but it's not that easy.
Onu kafamdan çıkarmamı söylediğini biliyorum... ama bu o kadar kolay değil.
It's not him, but me!
Ona söyleyeceksiniz bana değil!
It's not as much money as we were paying him, but that's what he wants to do, so we're all for him.
Bizim ona ödediğimiz gibi bir maaş vermiyorlar, ama istediği bu.
Weigh it but with the grossness of this age, you break not sanctuary in seizing him.
Bu çağda bu kadar ince düşünmek gereksiz, çocuğu almakla sığınağa saygısızlık etmiş olmazsınız.
Not yet... but it's still a little early for him.
- Henüz değil. Onun için henüz erken bir saat.
Maybe you could talk him in to quitting, but not me. It's too far gone now.
Belki buradan gitmesi için onunla konuşabilirsin benimle değil.Artık çok geç.
For within him, out of the death of Cleitus, a new idea was born, a new understanding, a new driving force... that it was not lands that must be conquered, but the hearts of men.
Cleitus'un ölümünden sonra, onun içerisinde yeni bir düşünce doğmuştu, yeni bir anlayış, yeni bir itici güç, o da şuydu : ... fethedilmesi gereken şey topraklar değildi, insanların kalbiydi.
Believe me, you're not gonna like him any better than I do, but that's the way it is in this man's army.
İnanın bana en az benim kadar ondan hoşlanmayacaksınız ama bu adamın ordusunda işler böyle yürüyor.
They will know it's suicide because that envelope you hand him... will contain not money, Mr. Crabtree... but a typed note explaining why he took his own life.
Bunu intihar sanacaklar çünkü ona vereceğiniz zarfta para olmayacak Bay Crabtree. Neden intihar edeceği yazılı bir mektup olacak.
My father is a minister, and it's not nice to criticize him, but I think he's just the teensiest bit too good-looking for a minister.
Babam bir rahip, ve onu eleştirmek güzel değil, fakat sanırım o bir rahip için azıcık bile yakışıklı değil.
But when I tell a client I can get him space in Hunsecker's column, it's not talk.
Eğer bir müşterime, kendisine Hunsecker'ın köşesinde yer ayırabileceğimi söylüyorsam, bu boş laf değildir.
You're the boss, but if he's as bad as you say... it's not gonna be nice havin'him around.
Son karar senin ama dediğin kadar kötü ise... kasabada kötü şeyler olabilir.
It's not for us to judge him, but to help him, to save him.
Ayıp be ayıp! Öz annene söylediğin lafa bak!
You must make him feel that it is not he that has need of you but you who need him.
Onun sana ihtiyacı varmış gibi değil, senin ona ihtiyacın varmış gibi hissetmesini sağlamalısın.
They killed Charles to get it, but he must not have had it with him on the train.
Onu elde etmek için Charles'i öldürdüler, Fakat, trende Charles parayı yanına almamış olmalı.
Oh, I'm not sure if we do want him. But if we do, it's because he's an interstate fugitive.
İstediğimize emin değiliz ama istiyorsak şehirler arası kaçak olduğundandır.
The man who swears by heaven swears not only by God's throne, but by him who sits upon it.
Göğe ant içen ise,.. ... Tanrı'nın tahtı ve tahtta oturanın üzerine ant içmiş olur.
I wrote this other boy that I love him but I swear it's not true. It's just...
Diğer adama onu sevdiğimi yazmıştım ama yemin ederim ki yalandı.
But after what's happened, it's gonna be difficult to prove to him that we're not running an extermination camp out here.
Ama olanlardan sonra çocuğa, burada bir imha kampı... yönetmediğimizi kanıtlamak zor olacak.
Not directly, but it's connected to him.
Açıkça onun değil, ama onla bağlantılı.
Well, he's got enough sense not to come back here but if you get in touch with him, try and talk him into going back because it'll be a whole lot easier on him.
Buraya dönmeyecek kadar akiIli ama onunla temas ederseniz, oraya geri dönmeye ikna edin çünkü bu durumunu çok daha kolaylastirir.
It's not for him, but for you that I'll do it.
Bunu onun için değil, senin için yapıyorum.
Go back and tell your pa we're going to do whatever we can, but it's up to him whether he gives up or not.
Geri dön ve babana söyle, elimizden geleni yapacağız ama pes edip, etmemek ona kalmış.
But it's maddening to see you spare him over a rabbit but not bother to check if he got her drunk or not.
Hem bekar hem de taze bir kız ve o herifin onu sarhoş etmesini umursamıyorsun.
Oh, but it's not hiding things not to tell him that.
Bunu saklamak, bir şeyler saklamak değildir.
But it's not what he'll do to her, it's what she's done to him.
- Fakat konu onun kıza ne yapacağı değil, kızın ona ne yapacağı!
I shall thank him too, of course, for his kindness, but it you that I don't approve of, not the old gentleman.
Tabii ki hayırseverliği için ona teşekkür de edeceğim. Benim onaylamadığım beyefendinin değil sizin davranışınız.
For many years he concealed his character as best he could but in the end, because it was not natural to him blood would rush to his head every day
"Yıllarca, elinden geldiğince karakterini gizledi... "... ama en nihayetinde, yapısına uygun olmadığı için de, " her Allah'ın günü kan beynine sıçrardı.
I would like to meet the general... and ask him why it's okay to gamble at casinos but not at home?
Generalle bizzat konuşup... neden kumarhanede kumara izin verip evlerde vermediğini sormak isterim?
But... it's not like I saw him die in combat
Ama... Ben onun çatışmada öldüğünü görmedim.
But it's not his death that's important. It's who appeared to have killed him.
Ama önemli olan ölümü değil, onu kimin öldürdüğü.
I may not know him well, but it seems he's a good man.
Çok iyi tanımasam da, iyi bir adama benziyor.
Well, it's not exactly my idea of a good time either, but I have to see him, Eiko.
Bu aslında benim fikrim değil, ama onu görmeliyim, Eiko.
I try to tell him it's not his fault, but he won't take my word.
Onun suçu olmadığını söylemeye çalıştım, ama sözümü dinlemedi.
But it's not him I love!
Ama aşık olduğum adam o değil!
Of course not, but the more we learn about him,... the easier it will be to find who did it.
Elbette öyledir ama Morlar hakkında ne çok şey öğrenirsek bunu kimin yaptığını öğrenmeye de o derece yaklaşmış oluruz.
She set out to make him stay, but her heart's not in it.
Kalması için çaba gösterdi, ama onun kalbine giremedi.
But it's not for him.
Ama onun için değil.
but it's ok 45
but it's over 138
but it's okay 243
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18
but it's not a big deal 20
but it's over 138
but it's okay 243
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18
but it's not a big deal 20
but it's 672
but it's cool 35
but it's not 463
but it's not working 36
but it's worth it 73
but it's the truth 86
but it's not your fault 28
but it's not good 21
but it's more than that 40
but it's true 381
but it's cool 35
but it's not 463
but it's not working 36
but it's worth it 73
but it's the truth 86
but it's not your fault 28
but it's not good 21
but it's more than that 40
but it's true 381