But it's not your fault tradutor Turco
163 parallel translation
I've had it. - But it's not your fault.
- Ama bu senin hatan değil.
But you know, It's not your fault.
Ama biliyorsun, bu senin suçun değil.
You don't know it yet, but that's not your fault.
Farkında değilsin ama senin suçun değil.
People say it's not your fault, but if it's not your fault, whose fault is it, eh?
Senin hatan değil diyorlar senin hatan değilse, kimin hatası peki, ha?
It's not your fault, but you've arrived at the worst possible moment.
Senin hatan olmasa da, olabilecek en berbat zamanda buraya geldiniz.
Sometimes it's not your fault, but you always blame it on something else.
Hata bizde değildir ama her zaman suçu başkasına atarız.
I could tell you it's not your fault, but I won't
Senin hatan olmadığını söyleyebilirdim, ama yapmayacağım.
It may not be your fault, dear, but it's your problem.
Senin suçun demedim ama senin sorunun. Hey, Carlos...
You think you should have done something different but it's not your fault that Erica died.
Keşke farklı şeyler yapsaydım diyorsun ama Erica'nın ölmesi senin suçun değil.
I know I'm not dealing with this very well... but it's not your fault, and...
Çok güzel şeyler yapmadığımın farkındayım fakat bu senin hatan değil ve...
Look I don't know why this is happening but I know it's not your fault.
Bak bunlar niye oluyor bilmiyorum ama senin suçun değil, biliyorum.
You know, I adore doctors, but I must say, if it is an epidemic this gay plague thing, it's your fault for not stopping it, not mine.
Biliyorsun doktorlara taparım.. fakat söylemeliyim ki eğer bu bir salgınsa bu gay vebası şeyi. Onu durduramamak sizin hatanız ; benim değil.
But it's not your fault!
Ama bu senin hatan değil!
But it's not your fault.
Ama bu senin suçun değil.
BUT IT'S NOT YOUR FAULT.
Bu sizin hatanız değil ama.
It's not your fault but you can do a good deed
Senin hatan değil ama bir sevap işleyebilirsin.
Mr. Vitti, I know it's not your fault but shouldn't we take this up with our insurance companies?
Sizin hatanız olmadığını biliyorum. Ama sigortayla halletmemiz gerekmez mi?
It has been terrible... but it's not your fault.
Bu berbat birşey.. ... ama bu senin hatan değil.
But it's not your fault.
Ama senin hatan değil.
It's not your fault but mine for loving a girl like you
Beni parmağınla göstermeden önce, nasıl bir adam olduğuna bak! Ne dedin?
Too bad for Meng, but it's not your fault, or Li Mu Bai's.
Meng için üzgünüm, ama bu ne senin ne de Li Mu Bai'nın hatası.
But it's not your fault.
Ama bu senin hatan değil.
Yeah, but it's not your fault.
Evet, ama senin hatan değil.
OH, HONEY, IT'S NOT YOUR FAULT, BUT YOU'RE PROBABLY GONNA HAVE TO GIVE ME THE DOLLAR BACK.
Tatlım, senin suçun değil ama bir doları geri vermen lazım.
But you know, it's not your fault.
Ama biliyorsun ki bu benim hatam değil.
It's not your fault, but I don't love you.
Senin hatan yok. Seni sevmiyorum.
Thank you, Mr. pruzan, but it's not your fault.
Bay Pruzan bu sizin hatanız değil.
- It's not all your fault, but ninety percent.
Bu işe yaramıyor.
It's not your fault, of course... but it is a shame.
Korkuyor musun? Utanıyor musun?
But it's certainly not your fault... that you don't know the traditions of the castle.
Ama henüz şatonun geleneklerini bilmediğiniz için bu kesinlikle sizin hatanız değil...
But it's also your fault for not saying anything.
Fakat hiç bir şey söylememiş olman seni de hatalı yapıyor
I feel bad, but it's not your fault.
Kötü hissediyorum, ama senin suçun değil.
No words will fix it, but I know it's not your fault.
Kelimeler bunu telafi etmeyecek, ama senin hatan olmadığını biliyorum.
But, uh it's not your fault.
Ama, şey bu senin hatan değil.
But it's not your fault.
- Sen suçsuzsun.
You're gonna get screamed and yelled at today but it's not your fault.
Bugün müşterilerinden epey fırça yiyeceksin. Ama senin hatan yok.
But I'm sure it's not your fault.
Ama bunun senin suçun olmadığına eminim.
I wanna blame you, but it's not your fault.
Seni suçlamak istiyorum ama bu senin hatan değil.
well, I.... I know it's not your fault, but....
Senin suçun olmadığını biliyorum ama...
It's not your fault, But it makes me angry.
Bu senin hatan değil ama beni sinirlendiriyor.
I know it's not your fault but let's face it, it's my dad who feeds us.
Biliyorum senin suçun değil, ama artık bununla yüzleşmelisin. O bizim eve bakan kişi, benim babam.
Well, yeah, I-I realize it's not your fault that the meeting got postponed, but you promised you'd be back tonight.
Tamam, Anlıyorum, toplantının ertelenmesi senin hatan değil. ama bu gece eve geleceğine söz vermiştin.
I know you blame me for what's happening with your father, but... it's not entirely my fault, and I need you to understand that.
Babanla olanlar konusunda beni suçladığını biliyorum, ama bu tamamen benim suçum değil ve beni anlamanı istiyorum.
No, but it's not your fault there's a suicidal man lying in the road.
Hayır, fakat orada yolun ortasında intihar etmiş bir adamın yatması senin hatan değil.
I mean, it's not your fault your parents were cousins, but here we are.
Yani, anne babanın kuzen olması senin suçun değil, ama işte buradayız.
It's not even your fault, and I wouldn't bring it up, but I'm afraid that if I don't confront my anger that it could come out in very inappropriate ways.
Bu senin hatan bile değil, ben kendim çıkardım Ama sinirimle yüzleşememekten korkuyorum yoksa uygunsuz olarak dışa vuracağım.
No, it's not your fault, but I was just wondering if maybe you could help me find him.
Hayır senin hatan değildi.Ama bize onu bulmada yardım edebilirmisin diye merak ediyordum.
But it's not your fault it happened.
Önceden olanlar senin hatan değil.
- but it's your fault and your fault. - It's not my fault.
- Bu benim suçum değil.
People die, and I know that's not your fault, but I can't be a part of it.
İnsanlar ölüyor ve bunun senin hatan olmadığını biliyorum. Ama bunun bir parçası olamam.
But... it's not your fault.
Ama bu senin hatan değil.