But what are you doing tradutor Turco
486 parallel translation
Well, you're safe now, lad... but what are you doing here in the middle of the African jungle?
Artık emniyettesin delikanlı... ama Afrika ormanının ortasında ne arıyorsun?
But what are you doing here?
Burada ne yapıyorsunuz?
But what are you doing here?
Siz burada ne yapıyorsunuz?
But what are you doing here?
Ama burada işin ne?
But what are you doing here?
Ama burada ne yapıyorsun?
But what are you doing?
Ne yapıyorsun ama?
But what are you doing here?
Ne yapıyorsun sen yahu?
- But what are you doing about it?
- Peki bu konuda sen ne yapıyorsun?
- Yeah, but what are you doing here?
- Evet ama burada ne işin var?
I'm tolerant But what are you doing here?
Hoşgörülüyümdür.
But what are you doing in my bed?
- Peki, yatağımda ne arıyorsunuz? - Bilmiyorum!
But what are you doing here then, my dear César?
Hadi bizler bir dümen çevirdik Sana ne oldu Cesar?
But what are you doing?
- Ne yapıyorsun?
- Yes, but what are you doing?
- Evet de burada ne yapıyorsunuz?
- But what are you doing?
- Ama ne yapıyorsun?
But what are you doing here?
Neden buradasın?
The factory's being built, but what are you doing for our town?
Fabrika inşa ediliyor, ama kasabamıza ne yapıyorsunuz?
Excuse me, but what are you doing?
Affedersiniz ama ne yapıyorsunuz?
But what are you doing here?
Burada ne yapıyorsun?
But what are you doing here?
- Peki burada ne işin var?
Your clever illusion has breached Beersheba... but What are you doing?
Sizin ileri görüşünüz Birüssebi yarıldı... Ama ne yapıyorsunuz?
Grandma loves you. But what are you doing?
Ninen seni çok sever ama sen neler yapıyorsun?
I don't know your name, but what are you doing for lunch?
Adınızı bilmiyorum ama, öğle yemeğinde ne yapıyorsunuz?
What are you doing? I'm trying to catch some food, but something got to it before me, it looks like.
Yemek yakalamaya çalışıyorum ama görünüşe göre biri benden önce davranmış.
- But, what are you doing here?
Peki burada ne işiniz var?
But, what are you doing?
Ama, sen ne yapıyorsun?
Of course, it's no business of mine... but are you sure you're right in what you're doing?
Tabi bu beni hiç ilgilendirmez ama... yaptığın şeyin doğruluğundan emin misin?
But one should avoid running straight into disaster which is what you are doing at the moment.
Ama kişi felaketin içine doğru yol almaktan kaçınmalı. Sen de şu an bunu yapıyorsun.
No, but, What are you doing?
Hayır ama ne yapıyorsunuz?
But, what are you doing?
Ne yapıyorsun?
But, Mr. Hampton, what are you doing out this way?
Ama Bay Hampton, sizin buralarda ne işiniz var?
But what are you doing?
Ne yapıyorsun?
But Doctor, what are you doing, that thing's covered in poison!
Doktor! O zehir dolu şeyle ne yapıyorsun sen?
Good, but maybe he doesn't know the way to jail I'll show him lady, what are you doing?
ama zindanın yolunu bilmiyor olabilir ona gösteririm madam, ne yapıyorsunuz?
I hope you know what you are doing, but if I were you...
Umarım ne yaptığını biliyorsundur, yerinde olsaydım...
But I never know what you're doing, what you think, who you are. Never, never!
Bunca zaman Neyin peşinde olduğunu, aklından ne geçtiğini,... kim olduğunu bir türlü çözemedim.
Stop thinking in terms of Bible peddling, because I am confident that once you realize... what you are doing for others, you in your own esteem will rise so high... not with conceit, but in humility,
Olayı İncil satıcılığı olarak düşünmekten vazgeçin. Çünkü başkaları için yaptığınız şeyin farkına vardığınız vakit adım gibi biliyorum güç ve ayrıcalığın sizde olduğunu bilerek başkalarının hizmetinde olarak kendinize olan saygınız öyle bir artacak ki, bu saygı kibirden değil tevazudan ileri gelecek.
But what are you two doing in my bed?
İyi de yatağımda ne arıyorsunuz?
I don't know who you are or what you're doing here, but I will not tolerate rudeness in the presence of a star... two stars.
Kim olduğunuzu ve burada ne yaptığınızı bilmiyorum ama bir yıldızın huzurunda kabalık yapılmasına müsaade etmem... iki yıldızın.
But Cruchot, what are you doing here?
Ne, Cruchot, burada ne işin var?
I don't know what this is all about... but I do know that what you are doing here is completely illegal.
Konunun ne olduğundan tam olarak emin değilim... ama burada yaptığınız şeyin tamamen yasadışı olduğundan eminim.
B-But, Charlie, what, what are you d-doing with her?
Charlie, onunla ne işin var?
I'm sorry things couldn't have worked out another way, but, uh... now that you've dumped your husband, what are you doing tonight? Mmm.
Olaylar başka türlü gelişmediği için üzgünüm ama şimdi kocandan boşandığına göre bu gece ne yapıyorsun?
I realize you're not very interested in what Marilyn and I are doing, but we have a real shot at getting our work into AD next month.
Marilyn ve benim ne yaptığımız seni ilgilendirmiyebilir..... ama gerçek bir tiyomuz var işimizi gelecek ay AD'ye çeviriyoruz. - AD?
I don't know how many vampires you have killed... but what you are doing is killing your own people.
Senin kaç vampiri öldürdüğünü bilmiyorum ama sen kendi insanlarını avlıyorsun.
But sir, what are you doing?
Ama efendim, sen ne yap? yorsun?
But what are you kids doing here, anyway?
Peki, burada ne yapıyorsunuz çocuklar?
Thanks for coming. But enough about me. What are you doing in town?
Sen burada ne arıyorsun?
But what you are doing to and behind?
Arkamda ne yapıyorsun?
But what the hell are you doing here?
Senin ne işin var burada?
I know what you guys are doing, and I appreciate it, but there's nothing you could do or say that would make me change my mind.
Yapmaya çalıştığınız şeyi anlıyorum ve sağ olun ama fikrimi değiştirmek için yapabileceğiniz bir şey yok.