By the sound of it tradutor Turco
66 parallel translation
You want glasses, by the sound of it.
Besbelli gözlüğe ihtiyacın var.
- A cockney berk by the sound of it!
- Londra ağızlı bir aptalla!
I recognized it by the sound of its wings.
Kanat sesinden tanıdım onu.
Taking off, by the sound of it.
Havalanıyor, bu onun sesi.
A winning song, by the sound of it.
Ödüllü bir şarkı, ritmi çok güzel.
Not good, by the sound of it.
Sesine bakılırsa pek iyi değil.
A real artist by the sound of it.
Gerçek bir artist.
By the sound of it, most people have seen it already.
Sesinden, bir sürü insan çoktan görmüştür.
Pretty high-yield by the sound of it.
Sesine bakılırsa tesiri fazla birşey.
By the sound of it, their ancestors might've come from somewhere near the Outer Hebrides islands off the coast of Scotland.
Anladığım kadarıyla, atalarının geldiği yer İskoçya kıyılarındaki Dış Hebrid Adaları olabilir.
By the sound of it...
Duyduğuma bakılırsa
By the sound of it, my partner took care of fatty.
Sese bakılırsa, ortağım şişkonun icabına baktı.
Ranked everybody, by the sound of it.
Herkesin üstündeki birinin sesi gibi..
A new rebellion, by the sound of it.
Görünüşe göre yeni bir isyan.
Clever by the sound of it, not as clever as me, but that goes without saying.
Zeki biri gibi görünse de, benim kadar zeki değil yine de söylemeden edemiyorum.
Yeah, and it looks like he got himself kicked out by the sound of it.
Öyle ama, duymak bile keyfini kaçırmaya yetiyor.
She's got minutes to live, by the sound of it.
Sanki dakikalar sonra ölecek gibi.
So does she, by the sound of it.
Sesinden de anlaşılacağı üzere, onun da var.
An animal, large by the sound of it.
Bir hayvan, sesine bakılırsa büyük.
- By the sound of it, I think he shot it.
- Sanırım silah sesi duydum.
He runs a grifting crew pretty high end by the sound of it.
Oldukça üst düzey bir dolandırıcılık çetesini yönetiyor.
Judging by the sound of it.
Sadece sese göre karar veriyorsun.
Good thing you came straight here by the sound of it.
Buraya dosdoğru geldiyseniz, güzel bir şeyin sesi.
He's probably an accountant by the sound of it.
Muhtemelen bir muhasebeci olmuştur.
By the sound of it, he's made the fight against Koruba's company pretty personal.
Koruba'nın şirketiyle kişisel bir kavga çıkarmaya çalışmış.
- By the sound of it, a barrel organ.
- bir laternadan geliyor.
A near miss by the sound of it.
O sese ramak kala.
French Canadian by the sound of it.
Duyduğum kadarıyla, Kanada Fransızcası.
Opera, by the sound of it.
Opera gibi tarif etti.
It doesn't sound like the sort of thing a young woman can handle by herself.
Bu olay genç bir kadının tek başına başa çıkabileceği birşeye benzemiyor.
It all began when the silence Of the jungle was broken by an unfamiliar sound.
Daha önce duyulmamış bir sesin ormanın sessizliğini bozmasıyla başladı herşey.
do not know if it is known it, but he was the first man... in measuring the waves of the sound produced by an erection.
Bilmem biliyor musunuz ama o ereksiyon sırasında ses dalgalarını ölçen ilk kişiydi.
The small bar in Shinjuku reminded him of that Indian flute whose sound can only be heard by whomever is playing it.
Shinjuku'daki ufak bar, ona hani o yalnizca çalanin duyabildigi yerli flütünü animsatmisti.
Look, um... I know this is gonna sound nuts, but my truck broke down by the fire road and Adam came out of the woods to fix it.
Kulağa saçma geleceğini biliyorum ama gözlem kulesinin yolunda kamyonetim bozuldu ve Adam tamir etmeye geldi.
It's a state-of-the-art security system that, um, is activated by sound.
Sesle etkinleşmiş son model güvenlik sistemi.
From the sound of it, you'd think we'd have some money by now.
Dediklerine bakılırsa, biraz para kazanmış olmalıyız.
I knew by the sound of the car it wasn't Joe.
Arabanın sesinden Joe olmadığını anladım.
By the sound of it, he's been dead about two months. Sound?
- Sesine mi?
By the sound of the thrust of the jet engines, we can determine that it's a plane taking off, and more than 1,000 feet off the ground, which would further suggest a large urban area.
Jet motorlarının itiş esnasında çıkardıkları sesten bu sesin, yerden yaklaşık 300 m.'den daha fazla olmamak kaydıyla, muhtemelen büyük bir yerleşim alanından yükselmekte olan bir uçaktan geldiğini tespit edebiliyoruz.
The sound of the gun-shot caused an avalanche.. .. and by the time I returned aRer saving you.. .. it was all over.
Silah sesi çığ düşmesine neden oldu ve seni kurtardım hepsi bitti.
It's the sound of a cat being run over by a lawn mower.
Çim biçme makinesi tarafından ezilen kedinin sesi.
You knew it was me just by the sound of my breath.
Nefesimden bile benim olduğumu anladın.
It analyses speech sound waves and can identify the distortion in our voices created by the stress of lying.
Ses tonunu ve stresin yarattığı ses değişikliklerini... tespit edebilecek.
Yet it is the only way to move boots made solid by the sound of shelling.
Lakin hâlâ tek çare top atışı sesleri altında yeri döverek ilerlemektir.
- Hmm. And since sound travels at a fixed rate of speed, by continuously measuring the amount of time it takes for the waves to be reflected back to the microphone, we can determine the distance to the sunken vessel.
Ses, sabit bir hızda ilerlediğinden ötürü dalgaların mikrofona dönmesi için geçen süreyi sürekli ölçerek batık geminin uzaklığını belirleyebiliriz.
Julian Barbour's view of time may sound radical, but it's taken very seriously by the physics community, which doesn't mean everyone agrees with him.
Julian Barbour'un zaman görüşü radikal gibi görünebilir ama herkes ona katılmış olmasa da fizik topluluğu içinde çok ciddiye alındı.
It's the brain-child of Professor Craig Hogan, the Director of the Centre for Particle Astrophysics at Fermilab, who became intrigued by an unexplained sound, recorded by scientists in Germany.
Bu eserin fikir babası, Almanya'daki bilimciler tarafından kaydedilen açıklanamayan sesin ilgisini çektiği Fermilab parçacık astrofizik merkezi direktörü Craig Hogan..
There's a sound that repeats in the background, but it's obscured by the sound of a motor running.
Arkada tekrarlanan bir ses var ama bir motor sesi yüzünden duyulmuyor.
Maybe the sound of the planet is influenced by the seven billion souls whirring around it, each producing their own music, adding their own harmony.
Belki de gezegenimizin sesi etrafında dönen 7 milyar ruhun yarattığı müziklerden ve açığa çıkardıkları harmoniden etkileniyordur.
Which doesn't sound too complicated, until you're talking about a house of this scale where the one wall is four metres high by six metres wide, with a fireplace in it.
Aslında o kadar da karışık görünmüyor. Tabii 4 metre yüksekliğinde ve 6 metre genişliğinde, şömineli bir duvarı olan bir evden bahsetmiyorsanız.
That may not sound much, but in the 3 million odd years since this island emerged above the surface of the ocean, it has drifted in a south-easterly direction by about 60 miles.
Küçük bir uzaklık gibi görünebilir, ancak 3 milyon küsur yıl boyunca bu ada okyanusun yüzeyine çıktı. Güney doğu istikametinde yaklaşık 60 mil boyunca sürüklendi.