Cadaver tradutor Turco
422 parallel translation
I saw the cadaver myself.
Cesedi kendim gördüm.
" You old cadaver... you have liver cancer.
" Seni yaşlı kadavra sende karaciğer kanseri var.
I do not have even his cadaver
Cesedi bile bulunamadı.
But even if they do find the... The cadaver is discovered some time...
... i bulsalar bile kadavra bir süre sonra ortaya çıkarılır...
Then the so-called spirit would rise up and out of this meaningless cadaver.
O zaman bu ruh denen şey şu anlamsız kadavradan ayrılıp yükselebilecek.
Will you be so good as to demonstrate upon this cadaver... as to how you would propose to cut through the radius and ulna?
Bu kadavra üstünde, radius ve ulna kemiklerini nasıl birbirinden ayrılacağını göstermenizi rica edebilir miyim?
If you don't want it, it's always interesting... having another cadaver for the doctors, for science
Eğer bedeni istemiyorsan, bilim için doktorlara bir kadavra daha bırakmak oldukça ilginç olacaktır.
Cadaver Procurement Section.
Kadavra Alım Bölümü.
The next step... is the carefully planned obliteration... of identifiable portions of the cadaver... before it is found.
Bir sonraki adım kadavranın, bulunmadan önceki kimliğini açığa çıkaracak kısımlarının, çok dikkatli bir biçimde yok edilmesi işlemi.
Released for cadaver use last night.
Dün gece kadavra olarak kullanım izni çıktı.
Look Jose, that's no longer a man, it's a cadaver!
Baksana Jose, adam artık yaşamıyor, ölmüş! Gel bakalım.
The cadaver is totally incinerated.
Kadavra tamamıyla yanıp kül olmuş.
In the cold room at the university, we had a cadaver. A cadaver from which all four limbs had been amputated.
Bu odada, bir kadavra üzerinde yaptığımız incelemelerde, gövdeye bağlı olan uzuvların, parçalanıp, gövdeden ayrılmış olduğunu gördük.
It's also useless to bring a cadaver.
Bir kadavrayı getirmek de anlamsızdı.
Maldonado, there are ones from which only the head and... extremities are removed, and others and others from which only a hand or foot removed, with the... remainder of the cadaver left intact.
Şerif Rhesus Maldonado'ya göre bazılarından kafa ve eller çıkarılmışken, bazılarından yalnızca eller ve ayaklar alınmış ve cesetin geri kalanına dokunulmamış.
Marlo threw the cadaver out to sea.
Marlo cesedi denize atmış.
Remember that yellow cadaver skin under your fingernails?
Tırnaklarında sarı renkli kadavra derisi hatırlıyor musun?
The cadaver is then placed in the hands of forensic pathologists.
Kadavra daha sonra adli patologlara teslim edilir.
With a preservatory fluid injected, the cadaver is then refrigerated in an environment of 42 degrees Fahrenheit.
Enjekte edilen koruyucu sıvıyla kadavra 5,5 santigrat derece soğuk bir ortamda bekletilir.
- I'll be a cadaver soon.
- Yakında kadavra olacağım.
A ghost or a cadaver?
Bir hayalet veya bir kadavra mı?
.The cadaver.
- Bu kadavra.
This guy screaming in here, you're sure he's a dead cadaver?
Burada bağıran adamın, ölü bir kadavra olduğuna emin misin?
J.C., our stupid mission is to find a cadaver and dump it on the front of the P.O.G. house.
J.C., bize verilen aptal görev kadavra bulmak ve onu gizlice onların evine taşımak.
[signal breaking up] Uh, request, uh, cadaver- -
Talep, ee, ceset...
Synonyms for body... corpse, carcass, cadaver.
Vücut kelimesinin çağrıştırdıkları ; ceset, ölü, kadavra.
Might be fine for a cadaver.
Bir kadavra için iyi olabilir.
Then we'll have at least one cadaver here.
O zaman en azından burada bir cesedimiz olur.
He was a cadaver for the pre-med students.
Ben Al Bundy'yim. Olamaz.
- What happened to our cadaver?
- Kadavramıza ne oldu?
An identical bullet fired through the wrist of a human cadaver just one of the bones smashed by the magic bullet.
Üç yıl önce ismini vermeyen kaynağının dediklerine bir bakalım. O gün David Ferrie'nin Teksas'a gittiğini nasıl öğrendin? Bırak üç yıl öncesini, ben dün geceyi bile hatırlamıyorum ki patron.
Well, I don't want to rain on your cadaver, Maurice, but all we've confirmed is that Pierre was a living, breathing person.
Eh, kadavra hevesini kaçırmak istemem, Maurice ama doğruladığımız tek şey Pierre'in eskiden canlı, nefes alan bir kişi olduğu.
We scrape off the dead flesh, then cover it with cadaver skin.
Ölmüş doku ve eti kazıyıp yerine kadavradan doku yerleştiriyoruz.
I expected to see a cadaver.
Ben bir kadavra bekliyordum.
When this shit is over, when I'm a rotting cadaver, do something for me.
Bu boktan iş bittiğinde, ben çürüyen bir kadavra olduğumda, benim için bir şey yap.
So then the necrophiliac says, "If this ain't a cadaver..."
Yani nekrofil şöyle dedi : " Bu bir kadavra değilse...
The cadaver has been sufficiently prepared.
Kadavra yeterince hazırlandı.
We will be spending the majority of our time dissecting a human cadaver.
Zamanımızın çoğunu insan kadavrası inceleyerek geçireceğiz.
But it was to a cadaver.
Ama bir kadavraydı.
Got a charred cadaver here for you.
Senin için kömürleşmiş bir kadavram var.
You know all that about this cadaver?
Bu kadavranın her şeyini biliyor musun?
Starting with the male cadaver.
Erkek kadavrayla başlıyorum.
On a cadaver.
Kadavra üzerinde.
Putrefaction causes the skin to turn greenish, and the body and head of the cadaver to swell.
Çürüme cesedi yeşile döndürmüş. Ve kafa ile baş şişmiş.
The cadaver is partially mutilated, and seeing such a sight could be extremely traumatic for you.
Kadavra kötü durumda. Ve bu şekilde görmeniz sizin açınızdan travmatik olabilir.
-... on a cadaver.
Kadavra üstünde.
We often allow students to practice procedures here on the fresh cadaver.
Öğrencilerin taze kadavra üzerinde alıştırma yapmalarına izin veririz.
Dad, listen... can you think of anything that rhymes with cadaver?
Kadavrayla uyumlu bir kafiye düşünür müsün?
But, uh, abra-cadaver!
Ama "abra-kadabra!"
It's called "cadaver ka dab Ra."
Adına da "Kadavra Kadabra" deriz.
Bring it on, Santa. That vicious cadaver-junkie can't touch us as long as we're not stupid enough to leave this building.
O saldırgan esrarkeş, bu binadan dışarıya çıkacak kadar aptal olmadığımız sürece bize dokunamaz.