Calling tradutor Turco
37,778 parallel translation
And stop calling us bin people!
Bize depo insanları demeyi bırakın!
Just so you know, we bought you some lunch meat, so you can tell the school they can stop calling.
Şunu bil ki sana öğle yemeği aldık okula aramayı bırakmalarını söyleyebilirsin.
- Without calling.
- Haber vermeden. - Doğru.
Nick is calling a loft meeting.
Nick daire toplantısı için çağırıyor.
Uh, yeah, Clem, um. I'm calling about the whereabou...
Clem, ben şey için aramıştım...
All I've got right now is, "Hey, Nickname"... that's what we're calling each other until we can think of something better.
Şimdilik elimde "Merhaba Rumuz" daha iyi bir şey bulana kadar birbirimize böyle sesleniyoruz.
Neighbor said he heard a woman calling for help on the second floor.
Komşulardan biri ikinci kattan bir kadının yardım istediğini söyledi.
- Hey, tried calling.
Sana ulaşmaya çalıştım.
Did you try calling your lawyer?
Avukatını aramayı denedin mi?
If I got an intruder in my house, I'm saying "he" or "she" "I'm not calling it" it " "
Evime zorla giren olsa ona "Biri" diye hitap ederdim, "Şey" diye değil
I tried calling 911 but my phone won't work.
911'i aramayı denedim ama telefon çalışmıyor.
She's calling the shots?
Onun mu sözü geçiyor?
We're... calling her Chris.
Ona Chris diyoruz.
Why do I feel like if it was a group of white people, you'd be calling it a demonstration?
Bunu yapan bir grup beyaz olsaydı gösteri diyecekmişsiniz gibi hissediyorum.
She was calling "Death to the pigs!"
"Domuzlara ölüm!" diye bağırıyordu.
You're saying Porscha was calling for violence.
Porscha'nın şiddete davet ettiğini söylüyorsunuz.
Whoa. You're comfortable calling young black men "wild animals"?
Genç siyahi erkeklere "vahşi hayvanlar" demen senin için sorun değil mi?
When they stop acting that way, I'll stop calling them that.
Eğer böyle davranmaya keserlerse, ben de demeyi bırakırım.
It's Roman. He's calling me in.
Roman beni çağırıyor.
We tried calling her that when we were younger, but she's never really been the mom type, you know?
Ufakken öyle demeyi denedik ama "anne" yi pek sevmedi.
Except they're calling it a complete reset.
- Sadece bütünüyle sıfırlama diyorlar.
Well, we're not calling it that.
Ona, öyle demiyoruz.
Great, but we're not calling it that, either.
Harika, ama buraya öyle de demeyeceğiz.
No, I'm not calling Andi.
Hayır, Andi'yi aramayacağım.
Did you hear me calling you?
Seni çağırdımı duymuyor musun?
Calling her dad a monster, yelling he was going to kill her. Her dad?
Babasına canavar deyip... onu öldüreceğini haykırıyordu.
They won't have complete returns until later, but they're already calling it a victory... for democracy.
Tam rakamı henüz vermiyorlar ama demokrasi zaferi demeye başladılar.
Which this morning the NSA is calling - a "significant breach."
Bu sabah NSA bunu mühim bir ihlal olarak tanımladı.
The evidence I got from the woman who's been calling me.
Beni arayan kadın sayesinde ulaştığım kanıtları.
I am gonna be calling you back in, in a few hours.
Birkaç saate sizi tekrar çağıracağım.
You're the one calling me about MacLeish?
- Beni arayan sen miydin?
Whoever comes in gets that title and Garcia can stop calling me newbie.
O ünvan yeni gelenin olacağından Garcia bana çaylak demeyi bırakır.
Marco's calling everyone.
Marco herkesi çağırıyor.
Look, I'm calling the cops, because this is vandalism.
Polisi arayacağım, çünkü bu düpedüz Vandalizm.
Why are you calling me from a hospital, Conor?
Beni neden hastaneden arıyorsun Conor?
Hey, I tried calling you, like, ten ti...
Seni 10 kere aramayı dene...
I think if they start running for the sea, we're going to be calling Jerome pretty quick for the boat.
Eğer penguenler denize koşmaya başlarsa Jerome'i hemen arayacağız tekneyi getirmesi için.
You calling your old pal an idiot?
Eski arkadaşına aptal mı diyorsun?
So, yeah, him calling with this job offer and having that faith in me, uh, this is... it's intriguing.
Yani evet, bana bu iş teklifini yapması ve bana o denli güvenmesi etkileyici.
Well, they're probably on their walkie-talkies, calling in backup.
Tahminen telsizlerinden destek istiyorlardır.
The captain and I spent the last few hours calling every hospital in the city, trying to find a new lead.
Yüzbaşı ile son bir kaç saatimizi şehirdeki tüm hastaneleri aramakla geçirdik. Yeni bir ipucu bulmaya çalıştık.
But that's not why I'm calling.
Ama bu yüzden aramıyorum.
You really found your calling, man.
Hayattaki amacını bulmuşsun, adamım.
I've been calling you.
Sana sesleniyordum.
Okay, first, stop calling it a space laser. Second, I'm writing a code complex enough to wipe a locked, encrypted phone from 7,000 miles away.
Pekala öncelikle, uzay lazeri deme ona ayrıca 11 bin km uzaklıktan karmaşık bir şifreyi çözmeye çalışıyorum.
Calling station.
Çağrı istasyonu.
Calling Headquarter.
Çağrı istasyonu.
So tell me, when do I get to start calling you Dr. Sullivan?
Söylesene sana ne zaman doktor Sullivan diye hitap edebileceğim?
Why are you calling so early?
Neden bu kadar erken arıyorsun?
Can you please stop calling me that?
Bana öyle seslenmeyi bırakır mısın?
You're calling about the documents, right?
Belgeler için arıyorsun, değil mi?