Can't complain tradutor Turco
522 parallel translation
- Hello. We can't complain about this.
Bundan şikayet edemeyiz sanırım.
I can't complain.
Şikayet edemem.
- Well, I can't complain.
Şikayetçi değilim.
I can't complain.
- Şikayetim yok.
- I can't complain, Manolo.
- Şikayet edemem, Manolo.
I can't complain then.
Öyleyse yakınmaya gerek yok.
Can't complain, Jeeter.
Şikâyet edemem Jeeter.
- This is no joke. I really can't complain.
Aslında şikâyetçi değilim.
- I can't complain.
- Şikayet edemem
Well, we can't complain.
- Şikayet edemeyiz.
- We can't complain.
- Bir şikayetimiz yok.
Oh, can't complain.
- İyidir.
Can't complain.
- Bir yaramazlık yok.
- Well, I can't complain.
- Şikayetim yok.
I can't complain.
Şikayetim yok.
So I guess I can't complain, can I?
Şikayet etmeye hakkım yok, değil mi?
- I can't complain.
- Şikayetçi olamam.
Can't complain now.
Şimdi şikayet edemem.
- Can't complain.
- Şikayet edemem.
Ever since then when I feel like candy, I say to myself "Well, you can't complain, brother."
O günden beri, canım ne zaman şeker istese kendi kendime : " Sızlanma birader.
They always complain about the light at first and when you tell them they can switch it off, they don't want to.
İlk başta hep ışıktan şikayet ederler söndürebileceklerini söyleyince de istemezler.
- I can't complain.
- Şikayet edemem.
You can't complain.
Hep şikayet ediyorsun.
I can't complain after all.
Şikayet edemem.
We can't complain, though ;
Ne yapalım?
But I can't complain.
Ama şikayetim yok.
You know, if I can just get back in time, I don't think I'll complain about a thing.
Zamanında dönebilmeyi umuyorum. Artık şikayet etmemeye karar verdim.
Oh, can't complain.
İdare eder.
Can't complain.
Şikayetçi değilim.
- I can't complain.
- İdare ediyoruz.
I can't complain. I had two more years to go.
Tarif edemem.Çıkmak için iki yıldan daha fazla zamanım vardı.
- If you can't, don't complain.
Alamassanız, mız mız etmeyin.
But I can't complain.
Ama şikayetçi değilim.
I can't complain.
Şikayetçi de değilim.
- This time, my boy, I can't complain.
- Ama bu kez çocuğum, şikayetim yok.
I can't complain.
Bir şikayetim yok.
Doctors complain they can't find the same nurse on the same floor... two days in a row.
Doktorlarım aynı hemşireyi iki gün aynı katta bulamamaktan yakınıyor.
You can't complain. On the contrary.
Aksine, şikayet edemezsin.
To tell the truth, I can't complain.
Gerçeği söylemem gerekirse, şikayetim yok.
Can't complain.
Bir şikayetim yok.
- I can't complain.
- Şikayet edemem. Daha kötü de olabilirdi.
He can't complain.
Şikayetçi olamaz.
- I can't complain.
- Pek şikayetim yok.
We can't complain.
Şikayet edemeyiz.
- Pretty well, can't complain.
- Gayet iyi, şikayetim yok.
I can't complain, Arthur.
Şikayetim yok, Arthur.
You can't complain.
Şikayet edemezsin.
And my husband can't complain...
Ayrıca eşim şikayet de edemez...
Jesus, I mean, you guys do nothing but complain about how you can't... stand it in this place, and then you haven't got the guts to walk out?
Ne yani, hepiniz durmadan buranın dayanılmazlığından yakındığınız halde dışarı çıkacak kadar yüreğiniz yok mu?
But I guess I really can't complain.
Şikayet edemem.
I can't complain about my income.
Kazandıklarımdan şikayetçi değilim.
complain 24
complaints 35
can't talk now 20
can't see 24
can't wait to see you 28
can't 831
can't help it 46
can't wait 291
can't you see me 22
can't see anything 20
complaints 35
can't talk now 20
can't see 24
can't wait to see you 28
can't 831
can't help it 46
can't wait 291
can't you see me 22
can't see anything 20
can't sleep 141
can't talk 79
can't it wait 76
can't talk right now 23
can't you see 340
can't breathe 68
can't hear you 109
can't you understand 52
can't be too careful 48
can't you wait 18
can't talk 79
can't it wait 76
can't talk right now 23
can't you see 340
can't breathe 68
can't hear you 109
can't you understand 52
can't be too careful 48
can't you wait 18